"Sen kimlerdensin?"

A -
A +
Hicrette, Resûlullah Efendimiz, berâberinde Ebû Bekr-i Sıddîk ve onun âzâtlı kölesi Âmir bin Füheyre ile yola çıktılar.
Müşrikler de peşindeydi.
Onu yakalayacaklardı.
Yakalayana, mükâfât vadettiler.
Müşriklerden Büreyde bin Eslem de bu işin peşindeydi. Kabîlesinden yetmiş kişiyle, her yerde Resûlullahı arıyordu.
Derken karşılaştılar.
Efendimiz ona sordu:
“Sen kimsin?”
“Büreyde'yim.”
(Büreyde, serinlik demekti.)
Efendimiz, hazret-i Sıddîka döndü.
Ve Ona buyurdu ki:
“Yâ Ebâ Bekr, içimiz serinledi.”
Sordular yine:
“Kimlerdensin?”
“Eslem kabîlesindenim.”
(Eslem, selâmet demekti.)
Efendimiz;
“Selâmetteyiz” buyurdular.
Sordular yine:
“Hangi kolundansın?”
“Sehm kolundanım” dedi.
(Sehm; nasip demekti.)
Resûlullah, hazret-i Sıddîka döndü.
Ve Ona buyurdu ki:
“Yâ Ebâ Bekr senin nasîbin çıktı.”  
Büreyde’nin kalbi değişmişti.
Resûlullaha döndü ve;
“Peki, sen kimsin?” dedi.
Efendimiz buyurdular ki:
“Allahın Resûlü Muhammed'im”
O bunu işitti ve;
Şehâdeti söyleyip Müslüman oldu.
Yanındakiler de îmân ettiler...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.