Hep Elhamdülillah derdi...

A -
A +
Seyyid Tâhâ hazretleri, talebeleriyle bizzât meşgûl olur, her türlü dertlerine dermân olurdu o çocukların.
Bütün devlet ricâli.
Hattâ sultânlar.
Onun emrine muntazırdılar.
Îran Şâhı bile anlamıştı onun büyük zât olduğunu.
Nitekim Şemdinli yakınında yüz kırk beş pâre köyü, ona bağışlamıştı.
Bu haberi kendisine verdiler.
Başını önüne eğdi ve;
“Elhamdülillah" dedi.
Şükretti Rabbine.
Yıllar geçti aradan.
Îran Şâhı öldü.
Yerine oğlu geçti.
Ve babasının bu büyük zâta hediye ettiği o köyleri geri aldı.
Bunu Seyyid Tâhâ'ya söylediler.
Yine başını eğdi.
Az tefekkür etti ve;
“Elhamdülillah" dedi.
Şükretti Rabbine.
Yakınları bu hâlini gördüler.
Ve çok merak ettiler.
Kendisine;
“Efendim, hikmeti nedir ki, her iki hâlde de (Elhamdülillah) deyip şükrettiniz?” dediler.
Büyük velî;
“O köyleri verdikleri zaman kalbime baktım. Gördüm ki zerre kadar (sevinç) eseri yok. Sevinip (Elhamdülillah) dedim. Aldıklarında da kalbime baktım. Gördüm ki hiç (üzüntü) yok. Yine sevinip hamdettim Rabbime” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.