"Açım yâ Resûlallah!"

A -
A +
  Efendimiz aleyhisselâm evinde idi. Hazret-i Ebû Bekir geldi. "Yâ Resûlallah! Çok açım" dedi. Efendimiz sükût ettiler. Az sonra Ömer bin Hattâb geldi. Ve arz etti ki: “Yâ Resûlallah, karnım çok aç." Efendimiz yine sükût ettiler. Az sonra Hazret-i Alî geldi. Ve Efendimize dedi ki: “Çok açım yâ Resûlallah!” Efendimiz, çok sevdiği bu üç sahâbîsinin hâline çok üzüldüler. Kendileri de çok açtı. Hazret-i Alî arz etti ki: "Muâz bin Cebel'e gidelim yâ Resûlallah! Onun bahçesinde bir hurma ağacı var. Meyvesi varsa bize de ikrâm eder.” Efendimiz; "Olur yâ Alî!" buyurdular. Ve kalkıp o eve vardılar. Efendimiz sordu: "Yâ Muâz, hiç hurman var mı?” "Maalesef yâ Resûlallah!” dedi. Efendimiz bir hurma ağacı gördü. Ama kuru bir ağaçtı. "Yâ Alî, şu kuru ağaca git.Selâmımı söyle!" buyurdu. O da "başüstüne" dedi. Ve koştu bahçeye. Fakat o da ne? Ağacın dalları tâze hurma doluydu. Bir sepeti tâze hurmayla doldurdu. Efendimize getirip arz etti ki: “Buyurun yâ Resûlallah!" Hepsi çok sevindiler. Doyana kadar yediler. Yine de, hurmalar hiç eksilmedi. Hazreti Muâz, komşulara dağıttı. Bitmek şöyle dursun azalmadı bile.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.