"Korkaklıkta ar, yiğitlikte îtibâr var!"

A -
A +
 
Ebû Dücâne (radıyallahü anh), Uhud cenginde başına kırmızı bir sarık bağlamıştı.
Bunun bir mânâsı vardı.
Yâni, Allah ve Resûlullah için canını seve seve vermeye hazır olduğunun işâretiydi bu.
Bir fedâi olduğunu bildiriyordu.
Efendimizin kılıcında şu yazıyordu:
"Korkaklıkta ar, yiğitlikte îtibâr var!"
Bu kılıcı havaya kaldırdı.
Ve Eshâba seslendi ki:
"Bu kılıcı benden kim alır?"
Eshâbdan birçokları:
"Ben.., ben.., ben..," dediler.
Ve almak için ellerini uzattılar.
Ama hiçbirine vermedi.
Ve ikinci olarak seslendi ki:
“Bunu, hakkını vermek üzere benden kim alır?"
Eshâb-ı kirâm sustular.
Zübeyr bin Avvâm dedi ki:
“Ben alırım yâ Resûlallah!"
Efendimiz, ona da vermedi.
Belli ki, bir hikmeti vardı.
Zîrâ Hazret-i Ebû Bekr’in, Hazret-i Ömer’in ve Hazret-i Alî'nin istekleri de kabûl edilmemişti.
Ebû Dücâne sordu ki:
"Bu kılıcın hakkı nedir?”
Peygamberimiz;
"Onun hakkı, eğilip bükülünceye kadar Allah düşmanlarına vurmaktır" buyurdu.
Mesele anlaşılmıştı.
Hazret-i Ebû Dücâne;
"Yâ Resûlallah! Onu, hakkını yerine getirmek üzere alıyorum" diye arz etti.
Sevgili Peygamberimiz sevindiler.
Ve elindeki kılıcı ona teslîm ettiler.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.