Ağzımız sağlığımıza açılan ilk kapıdı

A -
A +

Yeme içme eyleminin başladığı yer olan ağzın önemine dikkat çeken Uzman DİŞ HEKİMİ NATUROPAT Furkan Karamustafa “İyi bir ağız hijyeni, iyi ve kötü mikroorganizmalar arasında oluşan dengenin sürekliliğini temsil eder” dedi.

Hep söylerim yemek ve içmek konusu karın doyurmaktan çok daha fazlasıdır. Aslında yeme-içme eylemi sağlığımızla direkt ilgili. Covid-19 salgını bunu anlamamızda biraz da acı tecrübeler ile kendisini hatırlattı. Bağışıklık sistemi der dururuz; ancak nasıl olacağı konusunda çok da fazla bilgi sahibi değiliz. Sonuçta yeme ve içme eylemi ağızda başlıyor demek ki. İlk dikkat edilmesi gereken ağız ve diş sağlığı konusunda uzman ve sıra dışı araştırmalar yapan ve sonuçlandıran bir isim ile uzunca bir söyleşi yaptık ama size olabildiğince kısa aktaracağım. Uzman DİŞ HEKİMİ NATUROPAT Furkan Karamustafa’ya sordum ve şaşırtan cevaplar aldım.

¥ Sevgili Furkan Bey, Türkiye’de ilk defa üretimi yapılan aktif probiyotik ve antioksidan içerikli diş macununu geliştiren kişisiniz. Bize kendinizden bahseder misiniz?
Marmara Diş Hekimliği Fakültesinden mezun olduktan sonra uzmanlık sınavında aldığım dereceyle KTÜ Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi bölümünde uzmanlık görevimi tamamladım. Tamamlayıcı tıp, kanser, beyin-bağırsak ilişkisi ve supplement kullanımı alanlarında araştırmalarda bulundum. Bu alana duyduğum ilgiyi geliştirmek amacıyla da Amerika’da 2 yıl NATUROPATİ eğitimi aldım.

¥ Türkiye’de NATUROPATİ eğitimi almış ilk uzman diş hekimisiniz. Bu alana olan ilginiz nasıl başladı? NATUROPATİ nedir?  
Sağlıkçı bir ailede büyüdüm. Ailemin yurt dışından satın aldığı gıda takviyesi ürününü araştırmak ve konunun ilgimi çekmesiyle başladı her şey. O günden sonra bu konularla ilgili bilgi toplama amacıyla zamanımı kitap ve makale okumaya ayırdım. NATUROPATİYİ öğrenmem gereken bir alan olarak düşündüm ve eğitim almam gerektiğine karar verdim. NATUROPATİ, hastalıkların ana sebeplerine yönelik vücudun kendini iyileştirmesine yardımcı olmak için doğal tedavilerin uygulandığı tamamlayıcı bir tıp alanıdır.

¥ Oral bakteriler bağırsak floramızı etkileyebilir mi?
Vücuda yayılan oral bakteriler bir dizi kronik hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Çalışmalar, ileri diş eti hastalığıyla ilişkilendirilen oral bakterilerin bağırsağa geçebileceğini, bununla birlikte bağırsak mikrobiyotasını ve bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkileyebileceğini göstermiştir. Bağırsak floramızda oluşabilecek bozulma sızıntılı bağırsak sendromuna sebep olarak toksinlerin, ağır metallerin, besin ve organizmaların vücudumuza yayılmasına sebep olabilir. Bundan dolayı ağzımızda bulunan bakterileri dengelemek ve ağız sağlığını desteklemek oldukça önemlidir.

¥  Ağız sağlığımız için bir diyet uygulanabilir mi?
Yaygın bir şekilde kullanılan rafine unlar ve şeker içerikli gıdalar; bazı bakterilerin doğal yapılarının değişmesine yol açmıştır. Asitli içecekler, rafine gıda ve şeker tüketimi ağzımızdaki pH seviyesini olumsuz yönde asidik olarak etkiler. Ağız pH’ının alkali kalması oldukça önemlidir.  Bundan dolayı bu tür yiyeceklerin tüketilmesinden kaçınılmalıdır. Bunun yerine lifli (PREBİYOTİK) ve fermente gıdaların tüketilmesiyle ağızda bulunan yararlı bakterilerin (PROBİYOTİKLERİN) sayısının artmasını sağlayabiliriz. Diş sağlığımız için D vitamini, K2 vitamini, Omega 3, A vitamini ve antioksidan içerikli gıdaların tüketiminin artırılması ağız sağlığı için uygulanacak bir diyet olarak düşünülebilir.

Sağlık dengeyle başlar. İyi bir ağız hijyeni, iyi ve kötü mikroorganizmalar arasında oluşan dengenin sürekliliğini temsil eder. İyi bakteriler; probiyotikler, kötü olanlar ise patojenlerdir. Hastalıklar bu iki tür mikroorganizmanın dengesizliği sonucunda ortaya çıkar. Oral probiyotikler, ağız sağlığını faydalı bakterilerle destekler ve ağız florasını dengeler. Ağız probiyotikleri ağız florasının dengesini oluşturarak ağız kokusu, diş çürükleri ve diş eti sağlığı için fayda sağlar. Ağız içinde bulunan tüm bakterileri öldürerek iyi bakterilerin de yok olmasına sebep olan hijyen yaklaşımı; yerini ağız floramıza ekolojik bir perspektiften bakışa bırakmıştır. Bu bağlamda üzerinde 3 yıl boyunca AR-GE çalışmalarını tamamladığımız yeni nesil diş macunu olan PROBİDENTİ  kullanıma sunduk.

YEDİĞİMİZ YİYECEKLER BİZİ NASIL ETKİLİYOR?
Ne yersek oyuz anlayışı doğrudur. GLUTEN, şeker ve işlenmiş gıdaların tüketilmesiyle bağırsak mikrobiyotamız kötü yönde etkilenmektedir. Yakın zamanda herkesin öğrendiği gibi bağırsağın ikinci beyin olması ve genel sağlığa olan etkilerinin keşifleri hepimizi heyecanlandırdı. Bağırsak florası mental durumumuzu etkiliyor, hayatımızdaki kararlarımızı ve seçimlerimizi yönlendirebiliyor. Aslında burada kaçırılan bir nokta var. Sindirim sistemimizin başlangıç noktasında ağzımız yer alıyor. Ağzımız sağlığımıza açılan ilk kapıdır. Yiyecekler ağza girer ve çiğneme fonksiyonuyla birlikte mide ve bağırsak yolunu takip ederler. Her yutkunmada ağzımızda bulunan milyonlarca bakteri vücudumuza girer. Dışarıdan aldığımız, bağırsağımızda ve midemizde bulunan her mikroorganizma, ilk olarak ağzımızdan geçerek vücudumuza yerleşir. Bu, ağız florasıyla özellikle bağırsak florasının ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğu anlamına gelir.

RESMİN BÜYÜK HALİ İÇİN GÖRSELE TIKLAYIN

Ağzımız sağlığımıza açılan ilk kapıdı

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.