Derviş olmak isteyen Padişah!..

A -
A +

Fatih, İstanbul'un fethinden sonra, bir gün hocası Akşemseddin'i ziyarete gider. Tacı tahtı bırakıp derviş olmak istediğini söyler...
Fatih Sultan Mehmed Han, Osmanlı padişahlarının yedincisidir. İkinci Murad Han'ın oğlu, İkinci Bayezid Han'ın babasıdır. 1429'da Edirne'de doğup, 1481'de Gebze'de vefat etti. Türbesi Fatih Camii haziresindedir...
1451'de padişah olan ll. Mehmed Han, 1453 Mayıs ayının yirmidokuzuncu Salı günü İstanbul'u Bizans Rumlarından alarak, Orta Çağ'a son verdi. Ayasofya Kilisesini cami yaptı. Kıyamete kadar cami kalmasını yazılı vasiyet ve vakfeyledi...
Türk tarihi, sayılamayacak kadar çok kahraman ve cihangirlerle doludur. Fatih Sultan Mehmed de bunların başında gelenlerdendir. Çünkü o, kılıçla keşfi yan yana yürütmüş; çağ açıp çağ kapayan bir Sultandır...
ll. Mehmed Han, soğukkanlı ve cesurdu. İstanbul Muhasarası sırasında atını denize sürerek askerine şöyle haykırmıştır: "Ya ben İstanbul'u alırım, ya da İstanbul beni!.."
Aynı zamanda çok merhametli ve müsamahalı olan Fatih, vicdan hürriyetine büyük değer verirdi. İstanbul'a girdiği vakit ayaklarına kapanan İstanbul Patriğini yerden kaldırmakla alicenaplığını gösteren cihangir, onu şu sözlerle teselli etti:
"Ayağa kalkınız! Ben Sultan Mehmed, hepinize söylüyorum ki: Şu andan itibaren artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda gazab-ı şahanemden korkmayınız!.."
Fatih Sultan Mehmed Han, Avrupalı devletlerin Osmanlılarla ilgili hareketleri müzakere eden bütün meclislerinde geniş bir haber alma teşkilatına sahipti. Almanya'da yerlilerden elde edilmiş casusları da vardı. İtalya ise, son derece gizli ve daimi bir "Türk haber alma servisi"yle örülüydü. Fatih'in, bu teşkilat sayesinde düşmanlarından günü gününe haberi olurdu...
Fatih Sultan Mehmed, ilme, sanata ve ilim adamlarına çok kıymet verirdi... Akli ve nakli ilimlerde söz sahibi olan âlimleri İstanbul'a topladı ve onların talebe yetiştirmesi için medreseler kurdu...
İstanbul'un fethinden sonraydı. Bir gün hocası Akşemseddin hazretlerini ziyarete gitti. Elini öpüp, tahtı tacı bırakıp derviş olmak istediğini söyledi. Hocası, bu teklifi reddederek, devlet işlerine memur edilen padişahın asıl vazifesini yapmamış olacağını, din-i İslam ve adaletle memleketi ve dünyayı idare etmenin daha makbul olduğunu; aksi hâlde din ve devletin zarar göreceği için, ikisinin de Allah indinde mesul olacaklarını bildirdi...
Bizim aklımız onları anlamaya yetmez. Yapacağımız şey, ruhlarına birer Fatiha göndermek...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.