Çamurlu kaftanın hikâyesi...

A -
A +

"Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, benim indimde muhteremdir. Öldüğüm zaman bu kaftanı kabrime koyun!"

Birinci Selim Han (Yavuz Sultan Selim) İslam halifelerinin yetmiş dördüncüsü ve Osmanlı padişahlarının dokuzuncusudur. İkinci Bayezid Han'ın oğlu, Kanunî Sultan Süleyman Han'ın babasıdır. Hilafetin Osmanlı padişahlarına geçmesini sağlayan Sultandır. 1470'te Amasya'da doğup, 1520'de Çorlu'da vefat etti. Naaşı İstanbul'a getirildi ve Fatih'te kendi adını taşıyan caminin haziresine defnedildi.

Küçük yaşta İstanbul'a gönderilen Şehzâde Selim; Kur'ân-ı kerîm, tefsîr, hadîs ve fıkıh derslerinin yanında yüksek fen ilmi üzerinde de dersler verilerek yetiştirildi...

Osmanlı tahtına geçti ve sekiz buçuk senede devleti iki kat büyüttü. "Yavuz" adını kazandı. 1514'te Çaldıran'da Safevi hükümdarı Şah İsmail'i mağlup ederek, bozuk inanışlarının yayılmasını önledi... Tebriz'i de aldı. 1516'da İstanbul'da ilk tersaneyi yaptı. Burada gemiler inşa edildi. 1517'de Mısır'ı fethetti. Mercidabık ve Ridaniye savaşlarından sonra; hem Halifelik hem de "Kutsal emanetler" Osmanlıya geçti... Ümeyye Camiinde cuma namazı kılınırken, imam hutbede yeni Halifenin ismini zikredip "Hakim-ül harameynişşerifeyn=Mekke ve Medine'nin hükümdarı" dedi. Koca Yavuz hemen ayağa kalktı ve; "İmam efendi, Hakim-ül harameyn deme, Hadim-ül harameyn=Mekke ve Medine'nin hizmetçisi de" dedi...

***

Yavuz Sultan Selim Han, âlimlere ve ilme çok değer verirdi. Mısır'ı fethettikten sonra, İstanbul'a dönüyordu. Adana civarına geldiklerinde, şiddetli yağmurdan ortalık çamur deryasına dönmüştü. Birkaç gece o havalide konakladıktan sonra, yola çıktılar... Yavuz, yanı başında devrin büyük ilim adamlarından Kemal Paşazade ile beraber gidiyorlardı. Bir ara Paşa'nın atı tökezleyerek ayağından sıçrayan çamur, Padişahın üzerine bulaştı. Bu tökezleme esnasında, hem Yavuz'u ileri geçmiş olmasından, hem de üzerine çamur bulaştırmış olmasından İbni Kemal Paşa tedirgin oldu. Çünkü Yavuz, celalli bir Padişahtı. Ancak, hadise korktuğu gibi olmadı.

Selim Han, tarihe altın harflerle geçen şu vasiyeti yaptı:
"Bana yeni bir kaftan getirin ve bu elbisemin üzerindeki çamurları da sakın temizlemeyin! Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, benim indimde muhteremdir. Öldüğüm zaman bu kaftanı kabrime koyun!"

İşte bugün, türbesini ziyaret edenlerin sanduka üstüne gördüğü, o çamurlu kaftandır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.