"İbâdeti muhâfaza etmek işlemekten daha güçtür"

A -
A +
Kişi riyâyı kalbinden çıkarmak için bütün gücüyle uğraşmalıdır. Buna muvaffak olamazsa, bu takdîrde ibâdeti yine terk etmemelidir. 
    Kim amelinin karşılığını âhırette almak isterse yaptığını sırf Allah rızâsı için yapmalıdır. Kimseden bir karşılık beklememelidir. Karşılık beklediğinde, birçok zahmet çekerek yaptığı amel boşa gider. Bunun için yapılan ameli iyi muhâfaza etmelidir. Nitekim, "İbâdeti muhâfaza etmek, işlemekten daha güçtür" buyurulmuştur... Halîfe Abdülmelik zamanında yaşayan birisi anlatıyor: Mervan bin Abdülmelik ile bir savaşta bulunuyorduk. Yanımızda uzun müddet kim olduğunu bilmediğimiz bir zât vardı. Gecenin çok az bir kısmında uyuyor, diğer kısmını da ibâdetle geçiriyordu. Sonradan bu zâtın Eshâb-ı kirâmdan olduğunu öğrendik. Bu zât şöyle anlattı: Bir gün Peygamber efendimize sorduk: - Yâ Resûlallah, kurtuluş ne iledir? Hangi amel ve hareketimiz bizi felâha, kurtuluşa götürür? - Allahü teâlâyı aldatmamaktır. Eshâb-ı kirâm hayretle sordular: - Yâ Resûlallah biz Allahü teâlâyı nasıl aldatabiliriz? Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi: - Amellerinizi Allahü teâlânın emrettiği gibi yapar, fakat bu amellerle Allahü teâlâdan başkasının teveccühünü beklerseniz O'nu aldatmış olursunuz. Riyâdan sakınınız! Zîrâ o, Allaha şirk, ortak koşmaktır. Mürâî, kıyâmet günü bütün mahlûkâtın önünde dört isimle çağırılır: Ey kâfir! Ey günahkâr! Ey zâlim! Ey şaşkın!.. Ebû Bekir Vâsıtî hazretleri buyurdu ki: - İbâdetleri riyâdan korumak daha güçtür. Çünkü, ibâdetler zora gelmeyen ve çabuk kırılan cama benzerler. Camın ufak bir zorlamada kırılması gibi, ibâdetler de riyâ karıştığında hemen kırılır, ibâdet olmaktan çıkar. Bundan anlaşılıyor ki, riyâ, ibâdeti kırmakta, onu ibâdet olmaktan çıkarmaktadır. Bunun için kişi riyâyı kalbinden çıkarmak için bütün gücüyle uğraşmalıdır. Buna muvaffak olamazsa, bu takdîrde ibâdeti yine terk etmemelidir. Bu illetten kurtarması için Allahü teâlâya duâ etmelidir. Tevbe etmelidir. Buna sabırla devam ederse Allahü teâlâ kendisine ihlâsla amel yapmak nasîb eder. Riyâ karışıyor diye ibâdeti terk etmek uygun değildir. Bir kimse vaktiyle bir aşevi yapmıştı. Buradan yüzlerce fakir fukara karnını doyuruyordu. Yaptıran kimse, bunu Allah için mi, yoksa gösteriş için mi yaptım, diye endişeye kapıldı. O gece bir rüyâ gördü. Bir kimse kendisine dedi ki: "Senin amelin Allah için değilse bile, yaptırdığın bu hayır müessesesinde karnını doyuranların ettiği duâ Allah içindir. Elbette bunun faydasını görürsün." Allahü teala niyetlerimizi hâlis eylesin...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.