İşte size iki cihan saadetinin reçetesi!..

A -
A +
 
Dünya ve âhiret saadetinin reçetesi: Büyük bir Allah dostuna kavuşup, onun tarafından kabul edilmek ve namaz kılmak...
 
Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyorlar ki:
Dünya ve âhiret saadeti iki şeyle olur: Birincisi, İmam-ı Rabbanî hazretleri gibi büyük bir Allah dostuna kavuşup, onun tarafından kabul edilmektir. Bizim kabul etmemizin önemi olmaz, onların kabul etmesi gerekir. Kabul etmelerine layık olmak için, onları kusursuz sevmek, onları sevmeyenleri sevmemek ve yollarında olmak gerekir. İkincisi namazdır...
Eskiden bir vakit camiye, cemaate yetişemeyene, 2-3 gün (Başın sağ olsun) demeye gidilirmiş. (Çok yazık, sen bu cemaati nasıl kaçırdın, bu nimetten, bu sevabdan nasıl mahrum kaldın, iftitah tekbirine nasıl yetişemedin, inşallah bir daha kaçırmazsın) diye onu teselli ederlermiş. Şimdi namaz kılmak mesele oldu, nerede kaldı ki cemaate gidilsin! Zenginin biri, bir gün Peygamber efendimize gelip "Ya Resulallah ben mahvoldum! Kervanımı vurdular, soyup soğana çevirdiler, çok perişan hâldeyim."
Resulallah efendimiz "Elhamdülillah!" der. Adam şaşırır ve "Ne oldu ya Resulallah? Niye (Elhamdülillah) dediniz?" diye sorunca buyurur ki:
"Ben de, (Bugün öğle namazının iftitah tekbirini kaçırdım) diyeceksin diye korkmuştum. Bin kervanın vurulsun, ama sen yeter ki iftitah tekbirini kaçırma!"
Din kitaplarında, "Namaz vakti geçerken, kılmadığı için üzülmeyenin imanı gider. Üzülünce, yine büyük günah işlese de, hiç olmazsa imanı vardır, üzülmezse, içi yanmazsa küfre girer" deniyor. Günümüzde ise, namaz kılan için, (Şu kişi namaz kılıyormuş) diyorlar. (Namaz kılıyor) demek, (Bu, nefes alıyor demek) gibi bir şey. Nefes alana (Nefes alıyor) denir mi hiç?
Beş vakit namazı severek kılmalı, çocukları da alıştırmalı. Yine bir mübarek zat anlatır:
"Babam namaza çok dikkat ederdi. 5-6 yaşında beni namaza başlattı. Hattâ bir gece vazifeden gelmişti. Biz 8-9 yaşlarındaydık, kardeşlerimle oynayıp, yorulunca, hepimiz bir tarafta uyuyakalmışız. Babam gelmiş, anneme, (Bunlar namazlarını kıldılar mı?) demiş. Annem de, (Kılmadılar, oynarken uyuyakalmışlar) demiş. Biz babamın bağırmasını duyar duymaz uyandık, o heyecanla, kıbleyi, abdesti düşünemeden hemen namaza durduk... İşte baba böyle olur, yerine göre tatlı sert ikaz ederek mutlaka çocuklarına namaz kıldırır. Ölüm döşeğinde de, son sözü yine (Namaz) olmuştu. Babam, namazın önemini iyi bildiği için şöyle nasihatte bulunmuştu:
(Oğlum, namaz çok önemli. Bu, ne kumandanın, ne valinin ne de benim sözümdür. Bu, Allah'ın emridir. Eğer üzerinden bir vakit namazın geçerse iki elim yakanda olsun, âhirette affetmem seni. Söz ver!)
Ben de söz verdim. Elhamdülillah, sözümde duruyorum."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.