"Niçin bu âciz putlara yüz sürüyorsunuz?.."

A -
A +
Hazret-i Ebû Bekir, yeni Müslüman olmuştu. O aşk ve şevkle, Mescid-i Harâma gitti. Orada toplanan müşrikler onu çok fecî şekilde dövdüler!..
 
 
Ebu Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” ilk imana gelen hür insandır. Büyük tüccar idi. Bütün malını, evini, barkını Resulullah uğruna verdi. Gençliğinde de arkadaş idiler... Hazret-i Ebû Bekr, Peygamber Efendimiz ne söylerse, itiraz etmez hemen kabul ederdi. Hatta herkesin itiraz ettiği meseleleri bile itirazsız kabullenirdi. Meselâ Peygamberimizin Mi'râc mucizesini kabul etmeleri böyle oldu ve o gün Resûlullah Efendimiz, ona "Sıddîk" dedi...
Hazret-i Ebu Bekr, Aşere-i mubeşşerenin (cennetle müjdelenen on kişiden) birincisidir. Peygamberlerden sonra, bütün insanların en üstünüdür. Bütün gazalarda bulundu. Âyet-i kerimeler ile metholundu. Müslümanların birinci halifesidir. 634 senesinde altmış üç yaşında vefat etti...
           ***
Hazret-i Ebû Bekir, yeni Müslüman olmuştu. O aşk ve şevkle, Mescid-i Harâma gitti. Müşrikler tarafına dönerek şöyle seslendi:
-Bütün kâinâtın yaratıcısı olan Allahü teâlâyı bırakıp, niçin gidip, bu âciz putlara tapıyor, onlara yüz sürüyorsunuz. Gelin, Allaha ve O’nun resûlü Muhammed aleyhisselâma îmân edin!
Bunun üzerine müşrikler, hep birlikte üzerine yürüdüler. Kendisini çok fecî şekilde dövdüler. Kabîlesinden gelen bazı kimseler, kendisini baygın bir hâlde evine götürdüler...
Hazret-i Ebû Bekir, uzun bir süre kendisine gelemedi. Ümitsiz bir şekilde başında beklemeye başladılar. Nihâyet akşamüstü biraz kendine gelir gibi oldu. Gözünü açar açmaz, ağzından çıkan ilk kelâm şu oldu:
-Resûlullah, ne ne hâldedir? O’na bir şey oldu mu?
Annesi Ümmülhayr (Selmâ) sevinç içinde dedi ki:
-Yavrum, bir şey arzû eder misin, yiyip içmek ister misin?
-Anneciğim, ben Resûlullaha bir şey oldu mu diye soruyorum, sen ne diyorsun?.. O’nun hakkında bana bilgi getirmediğin takdîrde, ne bir lokma yerim, ne de bir şey içerim.
-Evlâdım, vallahi, O’nun hakkında bir bilgim yok. Onun için sana cevap veremiyorum. Sen biraz ye, kendine gel. Sonra O’nun durumunu öğrenirsin.
-Hayır anne!. Sen Ümm-i Cemil’e git ve de ki: Oğlum Ebû Bekir, senden Resûlullahı soruyor. Acaba ne hâldedir?
Annesi hemen gidip, Ümm-i Cemil’e durumu anlattı.
Daha sonra, annesi ve Ümm-i Cemil’in yardımıyla, yavaş yavaş Hazret-i Erkam’ın evine vardı. Peygamber efendimizi sağ sâlim görünce hemen sarıldı. Artık bütün ağrılarını unutmuştu. Peygamber efendimize dedi ki:
-Yâ Resûlallah! Bu benim annem Selmâ’dır. Ona duâ etmenizi istiyorum. O da hidâyete kavuşsun!
Peygamber efendimiz duâ buyurdu. Böylece annesi de, îmân ile şereflendi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.