İTO Gözlükçülük Meslek Komitesi Başkanından

A -
A +

"Haftanın gündemine oturan Uzak Doğu'dan gelen ucuz ayakkabı ve saatlerdeki kanserojen maddeler, işportada satılan güneş gözlüğü ve hazır okuma gözlüklerinde de bulunuyor. Köşe başlarında, market, benzin istasyonu, pazar ve hemen hemen her hazır giyim mağazasının girişinde ucuz güneş gözlükleri satılmaktadır. Güneşin yaydığı ışınlar herkesçe malumdur. 5-10 TL'ye satılan güneş gözlüklerinin camlarında hiçbir koruyucu özellik bulunmamaktadır. Dolayısıyla ultraviyole radyasyonunu yeterli tutmaz, çerçevelerin gövdesi ucuz atık malzemelerden yapılması nedeniyle direkt cilde temas eder ve bu gözlükler ülkemize daha çok kaçak yollarla giren, halk sağlığı için tehlike teşkil eden ürünlerdir.

Bu gözlükler, alerji, cilt kanseri, kolayca kırılabileceği için yüz yaralanmalarına sebebiyet verebilir.

Geçtiğimiz ay odamız kanalıyla İstanbul Valiliğine denetimlerin artırılması için yaptığımız müracaata, İstanbul genelinde 32 ilçe belediyesinden gelen ortak cevap; gerekli denetlemeler yapılmaktadır denilmektedir.

Oysa hepimizin bildiği gibi Üsküdar, Kadıköy, Eminönü gibi merkezlerimizde her an işporta gözlük satıcılarını görebiliriz.

Ülkemizde satışı yasak olan hazır okuma gözlüklerinin nasıl pazara girdiği anlaşılır gibi değil. Göze ve cilt kanalıyla vücuda verdiği zararlar saymakla bitmez. 

Daha önce sadece optisyenlik müessesesinde satışına izin verilen güneş gözlüklerinin, yönetmelikle her yerde satılmasına izin verilmesi, bu ürünün bilinçsiz kişilerce satılmasına imkân vermiştir. Ülkemizde eğitimini almış ve düzenli denetlenen Optisyenlik müesseseleri varken, güneş gözlüklerinin satışının serbestçe yapılmasına izin verenleri maalesef anlayamıyorum."
Orhan Küreli İTO Gözlükçülük Meslek Komitesi Başkanı

Böyle yapılandırma mı olur?
"Tarımsal elektrik borçlarımı yapılandırayım dedim. Devletin şirketine yapılandırdım. Diğer şirket (AKSA) tarafından 'biz özeliz, bizim yapılandırma ile ilgimiz yoktur' denildi. Sorum ve derdim şu:

1-Elektrik enerjisi gibi stratejik bir ürün neden özelleştirilir?
2- Yapılandırmayla ilgili düzenleme kurulu veya Sayın Maliye Bakanı özel şirketlerdeki bu uygulamadan haberdar mı?
3- Sayın Maliye Bakanının yanında çiftçilerimizin ülkemize gelen göçmenler kadar itibarı yok mu?
4- Don olaylarından dolayı kazancın olmadığı bir sene içinde 'yapılandırma var' diye sevinirken, karşımıza böyle bir durum çıktığında yaşadığımız şok neyle nasıl açıklanacak? Bu bir şaka ise güvendiğim ve saygı duyduğum devletim ve hükümetimin bize böyle bir şaka yaptığına inanmak istemiyorum. Saygılarımla."
Üretici Enver Budan-Malatya

Benim derdimin haber değeri daha mı az?
İstanbul Kadıköy'den Sayın Osman Salihoğlu, 3 Aralık 2014'te gönderdiğiniz mektubunuzda, 22 Ekim'de gazetemizde İSKİ'den şikâyetinizi yayınladığımız için teşekkür ediyorsunuz. Biz de teşekkür ederiz. Mektubun devamında ise başka bir okuyucunun yazısıyla kıyas yaparak "benim konumun haber değeri daha mı azdı?" diyorsunuz.

Söz konusu okuyucumuz "TEDAŞ'ın telefonlarına cevap vermediğinden dert yanmaktaydı. Biz de TEDAŞ'a "bu okuyucumuza niçin cevap vermiyorsunuz" diye sormuştuk.

Siz o yayınladığımız yazınızda İSKİ'den şikâyette bulunuyordunuz O zaman da sizin derdinizi "40 yıl önceki su borcu başkasından istenir mi?" başlığıyla yayınlamıştık.

Yani o okuyucumuzun yazısını bir kez yayınlayıp sonradan yetkililere "niçin cevap vermiyorsunuz" diye ikinci kez soru sormuş veya anons yapmış değiliz.

Dolayısıyla sizin derdiniz de diğer okuyucularımızın derdi de bizim için gerçekten önemlidir ve hiçbir okuyucumuzu bir diğerinden önceleme veya öteleme gibi bir durumumuz olamaz. Sizler bizim için gerçekten çok değerlisiniz. Saygılarımızla."

Bizim hâlimiz ne olacak?

"Ben 400 bin İİBF mezunundan biriyim. 19 Aralık 2014'te gazetenizde hemşirelerle ilgili bir yazı yayınlamışsınız. Sağlık sektöründe en çok iş bulan ve ataması yapılan bölümlerden biri hemşirelik. Onların bile iş derdi varsa bizim durumumuz nedir? Biz iş bulamıyoruz, KPSS'den atanması çok zor. Özel sektörde çalışma alanı çok fazla yok. Bu bölümden mezun olanların yarısından fazlası alakasız farklı işlerde çalışıyor. Bizim halimiz ne olacak? Her üniversitede bu bölümler varken her ücra köşeye de bir üniversite açılıyor. İş alanı oluşturulamazken bu kadar çok üniversitenin ve bu bölümlerin açılması mantıklı mı? Düşüncelerimi yayınlarsanız sevinirim. Teşekkür ediyorum."
Yasemin Kudu-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.