Kızılcahamam Belediye Başkanımızın haberi var mı?

A -
A +

Sayın Başkanımızın bu vatandaşımızın durumundan haberi var mı bilemiyoruz. Ama haberdar olduğunda konuyu çözeceğine yürekten inanıyor olayı kendilerine okuyucumuzun dilinden anlatıyoruz:

Bundan bir sene önce Ankara Kızılcahamam ilçe belediyesinden bir ihale aldım. Kendim de aslen Kızılcahamamlıyım. Aldığım iş hamam tefriş işiydi. İşi teslim ettik. Ardından seçimler geldi ve seçimde yönetim değişti.

Başlangıçta "yeni belediye" diye iki ay paramızı almak için belediyeye uğramadık.
İki ay sonra da altı ay süren "bugün git yarın gel", "yarın git haftaya gel" sürecine girdik.
Şubat ayında verdiğimiz ürünlerin parasını alamadık. Arada biraz para verdiler ama altı ay sonra karşımızda muhatap kalmadı. Belediye başkanını hiç göremedik. Sekizinci ayın sonunda bizleri gel-gitlere boğdukları için kanuni hakkımızı kullanmaya karar verdik.

Kızılcahamam belediyesini icraya verdik. "Sen misin icraya veren?" Torba yasada çıkan bir kanun maddesine dayanarak bize Kızılcahamam'a 37, Ankara'ya 130 km mesafede dağ başında bir araziyi satıp paramızı alabileceğimizi söylediler. Şimdi biz ne o arsayı satabiliyoruz, ne de karşımızda muhatap bulup belediyeden paramızı alabiliyoruz. Haklı iken haksız duruma düştüm. Durumumuzu defalarca Başkana ve Başbakana ve Cumhurbaşkanımıza yazdık. Ellerine mi ulaşmadı bilemiyorum ama inanın hiçbir geri dönüş olmadı. Son çare size yazmaya karar verdik. 120 m2 atölyede çalışıp, iş yapıp helal lokma peşinde koşan bir esnaf, böyle bir zulme uğratılır mı?

Halen paramızı nasıl alacağımızı ve nereye başvuracağımızı bilmiyorum. Rabbime havale edip bekliyorum. Alamadığım paranın bana dönüşü, krediye bulaşıp borç almak oldu. Şimdi kredilerle boğuşuyorum. Sizden de bu çağrıma duyarlı olmanızı rica ediyorum.
Ayhan Altıntaş-Kızılcahamam/Ankara

Samsun'da yetkili bir "vicdan" aranıyor?

Değerli okuyucularımız, bir kadıncağız bu kadar mı yalvartılır? Bir insan illa kendine zarar verdiğinde mi dikkat çeker? Ya da bir insanın başına bir hal geldiğinde, haber olduğunda mı sosyal algı oluşur? Bir insana normal şekilde yardım etmek için illa bir büyük yerden talimat mı gelmesi gerekir? Herkese illa ki Sayın Başbakan'ın veya Cumhurbaşkanı'nın mı talimat vermesi lazımdır?

Yeter Aycan isimli bir anne, üç seferdir bu köşeye yazıp yardım istiyor. İmdat istiyor. "Çocuklarıma ne pişireceğimi düşünmekten yoruldum" diyor. Fakir de olsam bir dikili ağacım olmasa da ben bir anneyim diyor. Yalvarıyor ya... Bu ne biçim şehir böyle ki hiçbir mülki amirinden ses çıkmıyor? Ne belediye başkanlığı, ne Valilik, ne ilçe kaymakamından ses çıkmıyor? Saitbey Mahallesi muhtarına da sesleniyorum: Sayın Muhtarım bu annenin durumu hakkında sizin bilginiz var mı? Bu konuyu yetkililere ulaştırabildiniz mi? Basın müşavirliği veya danışmanlığı sizlere haber mi ulaştırmıyor? Yoksa bireysel vatandaşın hali sizi ilgilendirmiyor mu?

Bu kadıncağız, bu anne ev adresini cep telefonunu veriyor. Aradık kendisiyle görüştük. Mağdur olduğunu söylüyor. Gidip bir bakılmaz mı kadıncağızın evine? "Gelin görün perişan halimi" diyor? Bu insan bu ülkenin vatandaşı değil mi?

Yalan mı söylüyor "perişanım" derken? Yalan söylese bile gidilip yerinde incelendiğini ve yalan söylediğini bu köşeye geri bildirim yapmak çok mu zor? Basın danışmanlığı diye bir müessese yok mu Samsun'da? Eğer bizim bilmediğimiz bir durum varsa onu öğreniriz.
Samsun'da okumuş, Samsun'da meslek sahibi olmuş ve Samsun'u bilen birisi olarak inanın kahroluyor bir anneye yardım edemediğimiz için Samsun adına üzülüyorum.

Samsun halkı hayırseverdir. Acaba çevresinde kimsenin haberi mi yok? Nerede bu Samsun'daki temsilcilikleri? Lütfen birazcık duyarlılık... Koskoca Samsun'da iki çocuklu çaresiz bir anne aylarca yalvartılır mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.