Bedelli askerlikte "kilo" niye problem oluyor?

Kıymetli Feridun Ağabey, bedelli askerlik uygulaması başlayınca şartlarımız uygun olduğu için müracaatımızı yaptık, 15.000 ₺ yatırdık. İş muayeneye gelince fazla kilolu olmamız nedeniyle askere alınmıyoruz. “Bir yıl sonra tekrar muayeneden sonra uygunsa alınacağız, değilse muayene işi üç yıl tekrarlanacak” denildi.

Ortada bir garip uygulama yok mu?

Özel bir kanunla bedelli askerlik çıkartılıyor ama kilo sorununda normal mevzuat uygulanıyor. Şartlarımız uygun, para yatırmışız 21 gün askerlik yapmaya hazırız. Ya askere alınalım veya özel kanuna, normal mevzuat uygulamasında bir muafiyet sağlansın. Üç yıl beklemeden askere elverişli değil uygulaması yapılsın. Bu problemimizi gazetemizde yayınlayarak Millî Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar’ın bu konuda mağduriyetimizin giderilmesi doğrultusunda bir yardımını bekliyoruz. Ya askere alınalım, ya da üç yıl beklemeden muaf sayılalım. Selam ve saygılarımızla

***

“Feridun Ağabey, altı yıllık evliyim ve altı ay öncesine kadar birbirimizi tamamlayan çok iyi bir aileydik. Bu evlilikten iki çocuğum var. Birisi dört yaşında birisi bir buçuk yaşında. Geçen gün nasıl olduysa eşimin telefonuna baktığımda mesajlarda hayatımızda başka biri olduğundan şüphelendim. Eşim de telefonuna baktığımı görünce birden tepki gösterdi. Hatta ilk kez onu bu kadar telaşlı ve öfkeli gördüm. Sebebini sorduğumda mantıklı bir cevap veremedi. Ben ise onun beni aldatmış olabileceğini aklıma getirdim. Neden telefonunu benden saklıyordu öyleyse? Düne kadar çok sevdiğim birini böyle bir olay sonrası kaybetmek istemiyorum. Oturup bu konuyu konuşacak vakit ayırmıyor. Ve ben her geçen gün üzüntüsü katmerlenen endişesi bunalıma dönüşen bir kadın olmuş durumdayım. Ne yapmalıyım? Bir akıl verin ne olur?” diyen İstanbul’dan “çaresiz” rumuzlu okuyucumuza, öncelikle bir telefon ile bu derece endişe duyuyor olmanız aslında sizin beyninizde bir endişenin sürekli var olduğunu gösteriyor. İkincisi de kendinizin eşinize olan ilginizi ve eşinizin size olan ilgisini geçmiş günlerle kıyaslarken sadece “arada bir başkası mı var?” diye tek bir sebebe indirgemeniz de sizi hata yapmaya sürükleyebilir. Sosyal hayatınızdaki değişikliklere göz atmanızı öneririz. İş durumu, okul durumu, mesai durumu vb. gibi etkenler kişinin bazen değil ailesine, kendisine bile olumlu olumsuz yansıyabilmektedir. Eşinize “suçlu” gibi davranmaya veya onu hesaba çekmeye uğraşmaktansa dikkati kendi üzerinize çekmeye çalışmanız göreceksiniz daha olumlu sonuçlar verecektir. Hele şüpheyle hareket etmek çok büyük hatalara sebep olur.

***

Feridun Ağabey, bizim kültürümüz eğitim ve öğretimimiz insanın ruhuna hitap ediyordu. Günümüzde küresel etki altında kaldık toplum olarak. Bu kültür insanın doğrudan egosunu okşuyor. Sen bir tanesin. Sen önemlisin. Sen farklısın... Sen öncesin...

Ve... Hepimiz aciziz. İster istemez egomuzu okşayan kültürel akım hoşumuza gidiyor. Hayatı kurgulayanlar bizi egoistliğe göre kurguluyorlar. Bütün yenilikler aslında bizim tembelliğimize kolaycılığımıza, aceleciliğimize göre şekillendiriliyor.

Ve ortaya sabırsız, aceleci, yerinde duramayan; çabuk sıkılan, başladığını bitiremeyen bir kuşak çıkıyor. Yazmaya üşenip emoji kullanan; uzun soluklu film yerine klip tercih eden, eğlenceden başka program izlemeyen, ne pahasına olursa olsun kendini öne çıkartmaya uğraşan, olguya değil algıya göre yaşayan her şeyi sanal ve banal bir nesil oluşturuldu.

Yıkılan aileler, ayrılan eşler; evlenemeyip adına düzeyli birliktelik denilen rasgele ilişkiler biraz da bu sabırsızlık ve tahammülsüzlük sebebiyle oluyor. Acelecilik içimize o kadar işlemiş ki karşımızdakini dinlemeye bile sabrımız yok. Her birimiz kendi hızımıza ve dünyamıza denk gelen akıllı telefonlardaki sosyal paylaşım sitelerinin içinde kayboluyoruz aslında.”