Gençliği olmayanın geleceği yoktur

A -
A +
Feridun Ağabey, bir nesli arabesk ile mahvettik… Batsın, bitsin, yıkılsın diye diye gençlerimizi, sevginin baharında hayata küstürdük. Ne moral bıraktık ne gelecek umudu, ne mutlu hayaller… Oysa gençliği damardan diyerek “ah be ah” diye ağlatan inleten ve en hızlı çağında karamsarlığın dibine batıranlar kendileri o arabeskler ile şahane bir hayat yaşadılar…
Gençleri bu girdaptan kurtarmak için az dil dökmedik ama gerçekten epey bir zayiat verildi… Şimdi de gençlere ya yabancı müzik tercihi sunuluyor ya da sevgisizlik, acımasızlık, berduşluk ve nefret duyguları aktarılıyor… “sevme beni”, “senden artık bana ne”, “seyret beni”, “cehennemin dibi” gibi nefret edici, terk edici, sevmekten vazgeçen; bilakis hiç anlamaya çalışmayan, affetmeyi hiç bilmeyen, radikal bir gençlik yetiştiriliyor…
Üstelik bu gençlik dünün muhafazakâr ailelerinin çocukları arasından yetişiyor. Bir eğitim danışmanı olarak gelecek nesillerin dün moral motivasyona ihtiyacı var idi onları göremeyen bir eğitim sistemi vardı, bugün de ahlaki değerlere, gelenek ve göreneklerimizin yaşanmasına yaşatılmasına büyük ihtiyaç var ama bu sorumlulukta bir kadro yok… Ekonomide başarılı olsanız da, ilahiyatta başarılı olsanız da, sağlıkta, tıpta vb. başarılı olsanız da sanatta yoksanız gençliğiniz olmayacak demektir…
Gençlerimize uluslararası kültürü ve vizyonu geleneklerinden ve özünden kopmadan sunabilecek sanata ve sanatçılara o kadar ihtiyacımız var ki… Belki her şeyden ama her şeyden çok daha önemli bir ihtiyaç bu… Unutmayın ki gençliği olmayanın geleceği olmaz… Hele bir bakın kendi kendinize… Dün neredeydiniz bugün neredesiniz? Umarım asıl meselemizin asıl derdimizin farkındasınızdır...
            Ahmet Selim Üçdilek-İstanbul
 
 
Ne oraya ne buraya yarandık
 
Feridun Ağabey, ben Almanya’da yaşayan üçüncü kuşak bir gurbetçi torunuyum. Burada doğdum büyüdüm ama ne olursa olsun iki kültür arasında ezilen bir gençliğim. Burada yaşlılar neyse de gençler arasında çok sıkıntı çekmekteyim. Yıllarca okulda dışlandım. Arkadaşım olmadı. Türk ailelerden arkadaş bulmakta zorlandım. Derslerimden zayıf alınca aile baskısı gördüm. Okullarda bizlere kendi neslimizi öğretirken sanki hiçbir şey öğrenmiyoruz. Burada her şey para ve herkes robot gibi olmuş. Maneviyatı bilen yok ki önem veren olsun. Burada gurbetin acısını çekeceğime gideyim memleketimde yaşayayım dedim. Elimde avucumda biriken üç beş kuruşumla vatanıma geldim. Daha sınırdan içeri girer girmez kendimi kendi vatanımda yabancı görmenin hayal kırıklığını yaşadım. Biz canımız bildiğimiz vatanımıza girmek için can atıyoruz ama yurdumuza geldiğimizde bizi gurbetçi olarak görenlerin, bize yabancı gibi bakanların olmasına kahroldum… İki sene oluyor tekrar Almanya’ya döneli… Ve burada yabancı ülkemde yabancı olmanın üzüntüsüyle hayata küstüm…
             M. Erdinç Aladağ-Almanya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.