Armut.com’dan açıklama geldi

A -
A +
“Sayın yetkili, Armut.com olarak, gazetenizde 15 Nisan 2019 tarihinde yayınlanan 'Armut.com kurumundan mağduriyetimin giderilmesini bekliyorum' başlıklı yazınızla ilgili olarak aşağıdaki açıklamayı ilginize sunuyoruz:
300 binin üzerinde hizmet veren sayısıyla Armut, önceliğine her zaman müşteri memnuniyetini koyup bütün süreç boyunca hizmet alanlarına gerekli uyarıları ve yönlendirmeleri sunuyor. Armut.com’dan bir hizmet almak için önce hizmet verenin herhangi bir alanda talep oluşturulması gerekiyor. Oluşturulan talebe hizmet verenler tarafından teklifler veriliyor. Alınan tekliflerden hizmet alana en uygun olan teklifin seçilerek platform ortamında aktifleştirilmesi gerekiyor. Bu işlemler sonucunda, Armut.com üzerinden verilen hizmette yaşanan herhangi bir olumsuzluk veya memnuniyetsizlik sonucunda 'Armut Garantisi' kriterlerine göre değerlendirmeye alınabiliyor.
Bahsi geçen durum incelendiğinde, hizmet alanın uyarıları dikkate almadığı, işlemi de Armut.com üzerinden yapmadığı görülüyor. Armut, söz konusu hizmet alana; bahsi geçen tedarikçi ile ilgili sistemde hiçbir yorum olmadığı bilgisini paylaşmış; ödemeyi hizmet sonrasında yapması konusunda uyarmış, mutlaka sözleşme imzalaması konusunda da yönlendirmiştir. Ancak hizmet alan; hizmet alımıyla ilgili gerekli işlemleri (teklif onayı, ödeme vb.) Armut.com üzerinden yapmamış; söz konusu tedarikçiyle bire bir iletişime geçerek hizmeti doğrudan almış; bahsi geçen hizmet Armut güvencesi dışında kalmıştır.
Hizmet alanımız ya da başka bir kullanıcımızın bir daha benzer şeyler yaşamaması adına gereken önlemleri almış olmakla birlikte bahsi geçen hizmet verenin platformumuzdan bir daha aktif olamayacak şekilde uzaklaştırıldığını bilginize sunarız.
Yüzde 98 oranındaki müşteri memnuniyetiyle hizmet veren Armut’un, hizmet arayanların kaliteli hizmet verenlere kolayca ulaşmasını sağlamak için elinden geleni yapmaya devam edeceğini belirtmek isteriz. Saygılarımızla...”
               Armut.com
 
 
Hayata başlamadan hayatı kaybettim
 
Feridun Ağabey, gençliğin problemlerine de yer verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Gençlerin en büyük meselesi büyüme aşamasında ailelerini yanlarında görememek. Aslında bizimle beraber olsalar da ruh hâlimizi anlayamama durumu yaşanıyor. Ben mesela hiperaktif, yerinde duramayan bir çocuktum. Çok yaramazdım. Annem çileden çıkıyordu zavallı. Hiçbir sözden etkilenmez, ders almaz inatçı biriydim. Bildiğimi okuyordum yani. Ama hiçbir sıkıntı yaşamadığım için hayat bana eğlenceliydi. Öğrenciliğim boyunca doğru dürüst ders çalışmadım. Zeki olmanın güçlü hafızanın ders çalışmayınca hiçbir faydası olmadığını üniversite sınavında anladım. O kadar kötü bir sonuç aldım ki hiçbir üniversiteye giremedim. Bu başarısızlık beni çok üzdü. İkinci kez hazırlanmaya karar versem de gözüm korktu ve bu konu beni çok gerdi. Bir taraftan benim için tüm imkânlarını seferber eden ailem ve bir taraftan yeniden kaybetme korkusu beni o kadar perişan etti ki yemekten içmekten kesildim. Ailemin katı ve baskıcılığı; olur olmaz konuda anlayıp dinlemeden yaptıkları eleştiri ve benden beklentileri ve en çok da öfkelendiklerinde ağızlarına geleni söylemeleri beni içine kapanık, ezik bitik biri yaptı çıktı. Ve hayata başlamadan hayatı kaybettim… Bir saat bile bir konu üzerine yoğunlaşamıyorum. Sürekli ilaç kullanarak yaşamaya çalışıyorum. Ailem benden ümidi kesti ve bana asalak gibi bakıyor. Ben ise kendimi anlatamamanın üzüntüsü içinde kendimi yiyip bitiriyorum. Ne olurdu ailem bana hayatı başarma veya başaramama gibi siyah beyaz olarak tanıtmasıydı. Okumak mı başarıydı? Başka iş yaparak, sevdiğin bir meslekte çalışarak da başarılı olunamaz mıydı? Saygılarımla...
             M.B.-İstanbul
 
 
İnsanları susturmayın, bırakın konuşsunlar!
 
Feridun Ağabey, biliyor musunuz aileler arasındaki kavgalar ve şiddet de dâhil, insanlar arasında şiddet neden oluyor biliyor musunuz? Hiç sesi soluğu çıkmaz bir kimse iken bir gün ve hiç beklenmedik bir zamanda karşımıza bir canavar gibi çıkan kimseler neden böyle oluyor? Ben size söyleyeyim, eğer bir insan duygularını rahat ve açık yüreklilikle ifade edemiyorsa, bu öz güven kendisinde yoksa ya da onu dinleyecek olan muhatabı onu dinlemiyor ve ona söz hakkı tanımıyor konuşturmuyorsa, o kimseler tıpkı içindeki buharı dışarı çıkartamayan düdüklü tencere gibi kaynıyorlar… Ve o duygu içeride birike, birike öyle bir hâl alıyor ki o insan düdüklü tencerenin patlaması gibi patlıyor… Ne kendisi kalıyor ortada ne içindeki… Patladığı ortamdan da bir daha hayır gelmiyor… Ne olur herkes birbirine duygusunu düşüncesini, sıkıntısını problemini hatta öfkesini anlatsın… Öteki de onu dinlesin, ona söz hakkı tanısın… Onu rahatlatsın… Mesele çözülmese bile konuşma ve iletişim kesilmesin...
             M. Emin Tunçel-Samsun
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.