Elektromanyetik kirlilik sizi öldürüyor

A -
A +
TSE, CE, ISO belgeleri olmayan hiçbir elektrikli, elektronik gereci evinize sokmayın. Kaliteli, garantili, yetkili servisi olan, yedek parçası çabuk bulunan bir TV'nin içindeki parçalar etrafa daha az manyetik alan, ısı, radyasyon (ışınım) yayar. Tüm devreleri buna göre dizayn edilmiştir.
Ucuz, çalıntı, patentsiz, garantisiz, uydurma cihazlar size 10 yönden zarar verir. Yani uykunuzu, beyninizi, cebinizi, bilincinizi tahrip eder. Markası, modeli, mahreci, üreticisi bilinmeyen cihazlardan uzak durun. Mikrodalga fırın, kablosuz modem, bilgisayar, tablet, infrared ısıtıcı, bilgisayar, baz istasyonu, cep telefonu, UPS (KGK) ve bazı tıbbî cihazlar sizi 10 yıl erken yaşlandıracaktır. Ucuza mal etmek için hatalı, eksik üretilen cihazları evine alanlar aslında bilerek bilmeyerek suç da işlemektedir. Elektrikli ve elektronik cihazların yaptığı tahribatları görmezden gelmeyelim. Yıllık 30 milyar dolar civarındaki sağlık harcamalarının yarısının müsebbibi fason, merdiven altı, korsan, patentsiz, hırsızlama üretilmiş bu eşyalardır. Bu konuda hiçbir şekilde insan sağlığına önem vermeyen özellikle Uzak Doğu ülkelerine ait markaları buraya yazarım ama dava ederler. Uzak Doğu ülkelerinde bütçeye göre her kalitede mal yapılmaktadır... Bir örnek ile anlatayım. Parası az olanlar için frensiz, aynasız, egzozsuz, klimasız, bagajsız, radyosuz, paspassız taşıt üretilebiliyor. Ucuz diye, kâr ettim diye aldığınız elektronik cihazlarda söndürücü, bastırıcı, harmonik giderici, bloke edici, azaltıcı devreler yoktur. Kalitesiz tabir edilen bu mallar size kanser olarak dönmektedir... Uzun yazıları okuyan olmadığı için fazla ayrıntıya girmiyorum.
            Ali Özdemir-Kozlu
 
 
Dünyanın başımıza sarmak istediği dert!
 
Ermeniler, tarih boyunca Anadolu’nun çeşitli yerlerinde dağınık hâlde yaşamışlar ve hiçbir zaman bulundukları yerlerde çoğunluk olamamış, az sayıdaki nüfuslarıyla da devlet kuramamışlardır. Bugün bile Ermenistan’ın nüfusu 3 milyon civarında bulunmaktadır. Bütün gayrimüslimler gibi Ermeniler de, tarih boyunca en rahat dönemlerini Selçuklu ve Osmanlı hâkimiyetinde yaşamışlar, zenginleşmişler, devlete bağlılıklarından dolayı da sadık millet olarak (kavm-i sadıka) anılmışlardır. Hatta Yunan isyanından sonra Rumların gözden düşmesiyle de el üstünde tutulmaya, devlet dairelerinde görev almaya başlamışlar ve hatta Maliye Bakanlığına kadar yükselmişlerdir. 1877-78 Osmanlı Rus harbinden sonra, büyük devletlerin kışkırtmalarıyla devlet hayaline kapılan bu millet-i sadıka ya da kavm-i sadıka, Adana’da, Van’da, Bitlis’te isyanlara ve katliamlara başlamışlardır. Ermeni Tehciri, Sarıkamış’ta 90 bin evladımızı şehit verdikten sonra, Çanakkale’de yedi düvele karşı ölüm kalım savaşı verdiğimiz günlerde olmuştur.
Devlet 24 Nisan 1915’te bir genelgeyle, yurdun dört bir yanını saran Ermeni isyanlarını önlemek için bir dizi tedbirler almış, isyanları organize eden Hınçak ve Taşnak komitalarının kapatılması ve teröristlerin tutuklanmasını emretmiştir. İşte 24 Nisan, Ermeni terör yuvalarının dağıtıldığı ve elebaşlarının yakalanıp örgütlerinin çökertildiği tarihtir.
Bu tedbirler de yeterli olmayınca 27 Mayıs 1915’te tehcir kanunu çıkarılacaktır. Tehcir kanunu 27 Mayıs’ta çıkarılmışken, Ermenilerin 24 Nisan’ı sözde soykırım tarihi ilan etmelerinin nedeni ise kendilerini bağımsızlığa götüreceklerine inandıkları Hınçak ve Taşnak elebaşlarının 24 Nisan’da tutuklanıp bu örgütlerin çökertilmesidir. Yoksa bu tarihte ne tehcir, ne de herhangi bir Ermeni ölümü söz konusudur. Batılı devletlerin meclislerinde alınan sözde soykırım kararları, bin yıldır süren haçlı saldırılarının devamıdır.
           İdris İspiroğlu-Niğde
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.