“Bu öğrenciler akıllı tahtayı hak etmedi mi?

A -
A +
“Çorum’da sınıflarında akıllı tahta ve benzeri imkânların yetersiz kaldığı mütevazı bir okuldan söz edeceğiz bugün… Ve onun kısıtlı imkânlarla başardığı muhteşem TÜBİTAK projelerinden... Bu okul Çorum Merkez Kerebi Gazi İmam Hatip Ortaokulu… Okulun öğretmen ve öğrencileri bu mütevazı okulda birbirinden harika 30 proje ile TÜBİTAK Bilim Fuarı düzenledi. Fuara Belediye Başkan Yardımcısı Turan Candan, İl Millî Eğitim Müdürü Yahya Çoban, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcıları Özcan Kuşçu ve Hüseyin Kır, MEMURSEN İl Başkanı Ahmet Saatçi, Ensar Vakfı Çorum Başkanı Abdurrahman Çırak, ÇORİMDER Başkanı Ayhan Poyraz, İlim Yayma Cemiyeti Temsilcisi Faruk Yılmaz, Diyanet-Sen Çorum Şube Başkanı Ali Yıldız katıldı… Çorum Valisi Sayın Mustafa Çiftçi de toplantıları nedeniyle fuara katılamasa da çiçek göndererek destek oldular. Yine Çorum Milletvekilleri Sayın Ahmet Sami Ceylan ve Erol Kavuncu Beyler de telgraf mesajıyla fuara destek verdiler. Bu fuarda birbirinden güzel ve ilgi çekici 30 proje sergilendi. Öğrencilerin robotik kodlama ile yaptıkları ve meyvelerin tazeliğini ölçen robot ve engellerden kaçan robot ile 3 boyutlu hologram projesi, çizgi film makinesi praksinoskop projesi ile kablosuz elektrik iletimi projeleri gibi projeleri gerçekten ilgi çekti. Şimdi buradan başta Çorum İl Millî Eğitim Müdürümüz olmak üzere, Sayın Belediye Başkanımız, Sayın Çorum Valimiz ve telgraf çekerek öğrencilere moral desteği veren Sayın Çorum milletvekillerimizden samimi olarak bir ricada bulunmak istiyoruz… Bu öğrenciler ve bu okul bunca başarıdan sonra yine bu imkânsızlıklara layık mıdır? Okulda sadece üç sınıfta bulunan akıllı tahta hâlen mi dönüşümlü olarak kullanılmalıdır?
Ümit ediyoruz ki bu başarılı öğrencilerin sınıflarına TÜBİTAK başarı ödülü olarak birer akıllı tahta konulacaktır… Emeği geçen herkese şimdiden teşekkür ediyoruz… Minik öğrencilerimizi de tebrik ediyor geleceğimiz adına gurur duyuyoruz… F. A.
“Bu öğrenciler akıllı tahtayı hak etmedi mi?
    Üniversiteli işçiler memur statüsü istiyor Bizler kamu kurumlarında 4.857 sayılı iş kanununa göre çalışan daimi kadrodaki üniversite mezunu işçileriz. Kamuda işe başlatılırken KPSS, İş Beceri Değerlendirmesi ve Mülakat elemelerinden geçirildik. Yıllardır çalıştığımız kurumlarda diplomalarımızın gerektirdiği işleri yaparken, mezuniyetlerinin dışında farklı işlerde çalıştırılan arkadaşlarımız da bulunmaktadır. Çalıştırıldığımız kadrolarda eğitimimizin ve mesleki yeterliliğimizin körelmemesi ve devletimizin ihtiyaç duyduğu kalifiye personel ihtiyacını karşılayabilmek adına (eğitim iznimiz olmamasına rağmen) üniversitelerin ilgili bölümlerini ön lisans, lisans, lisansüstü ve hatta doktora düzeyinde tamamlayıp kendimizi geliştirdik. Kamuda liyakat ve sadakate dayalı bir kariyer sistemine dâhil olmayı istiyoruz. Kurumlarımızda yan yana çalıştığımız memur ve sözleşmeli arkadaşlarımızla aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olmamıza ve şu an aynı işleri yapmamıza rağmen statümüz farklıdır. Yani eşit işe eşit haklar noktasından uzağız. Üniversite mezunu olmamıza rağmen işçi statüsünde olduğumuzdan çalıştığımız kurum bizi istediği yerde ve pozisyonda çalıştırmakta bununla birlikte memur ve sözleşmeli arkadaşlarımız ise unvanlarını kullanmakta ve görevde yükselebilmekte şef, müdür yardımcısı, müdürlük gibi makamlara kadar yükselebilmektedirler. Buna karşın işçi statüsünde değerlendirilen biz üniversite mezunları doktora yapmış olsak da statü gereği görevde yükselme gibi özlük haklarından faydalanamamaktayız. Bu sebeple daha birçok mahrumiyet yaşayan bizlerin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak kamu maliyesine hiçbir ilave yük getirmeyen memur kadrosuna dönüştürülmesi hususunu, Saygılarımızla bilgilerinize arz ederiz.” K. A. - Üniversite mezunu işçiler adına *** Emekli ve sigortalıdan alınan fark ücretleri Feridun Ağabey, sağlıkta gerçekten eskisiyle kıyaslanamayacak kadar güzel hizmet veriliyor. Ama gördüğüm bir şey var ki özel hastanelerin randevulu veya normal muayeneye geldiklerinde muayene ücret farkı ödemede sürekli bir artış yaşanıyor. Enflasyon oranında olması gereken artış enflasyonunun iki katına çıktığı oluyor. Bir sene önce dâhiliye için muayeneye giden bir emekli 40 lira -45 lira fark ücreti ödemek durumunda bırakılırken bu sene aynı kimseden alınan fark ücreti 100 lirayı buluyor. Bir doktordan dinlemiştim. İleride sağlıktan gelir seviyesi yüksek olan gruplar dışında toplum hizmet alamaz hâle gelecek” demişti. O zaman ne oluyoruz? Sağlıkta ilerlerken insan sağlığından çok bu sektörün büyümesine, pahalılaşmasına, gün geçtikçe erişilmez olmasına mı kürek çekiliyor? Yoksa bir şekilde özel hastanelere gitmeyelim devlet hastanelerine gidelim mi isteniyor? Sağlık Bakanlığımıza bu konuyu iletebilir misiniz? Sigortalı ve emeklilerin özel hastanelerdeki fark ücretlerine bir sınır getirebilirler mi? Amacımız vatandaştan fahiş fiyat alınmasına izin verilmesin Ağabey. Saygılar.” Zeki Üçyıldız- İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.