Bize doktordan, mühendisten öte insan lazım

A -
A +
“Sayın Feridun Ağabey, bu özel okullar MEB'in yayınladığı yönetmenliklere neden uymazlar? Bu MEB’in çıkardığı yönetmenlikler sadece devlet okulları için mi geçerli? Özel okul ve kolejler bu yönetmenliklerden muaf mı? Son yıllarda bakanlığın denetimleri yapmaması özel okul ve kolejleri başına buyruk hâle getirdi. Bakın bazı özel okul ve kolejler daha fazla öğrenci kaydedip daha fazla para kazanmak için MEB'in tabi olduğu kanun ve yönetmenlikleri umursamıyorlar bile. Mesela bir sayısal öğrencinin velisine “Siz getirin çocuğunuzu bize kaydettirin biz sizin çocuğunuza Türk Dili ve Edebiyatı, Beden Eğitimi, Tarih, Coğrafya, Resim, Müzik gibi dersleri okutmayacağız onlardan yazılı ve sözlü sınavlara da girmeyecekler biz o derslerden sanal yüksek notlar vererek ortalamasını yüksek tutacağız” gibi sözler verip öğrenci kaydediyorlar. Lütfen özel okul ve kolejlere giderek bir sayısal öğrencinin Türk Dili ve Edebiyatı dersi yazılı kâğıdını isteyin yüksek bir notun olduğunu ama yazılı kâğıdının olmadığını görürseniz hiç şaşırmayın. Bu bazı özel okullar devletin üstünde bir konuma mı sahipler? Bazı dersler gereksiz ise milletin çocuklarına boşu boşuna MEB neden okutuyor? Bazı özel okullar daha fazla para kazanma hırsı yüzünden insan değil resmen robot yetiştiriyor. Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji bilgileri yükleyerek test sorusu ezberleterek; duygusuz, spordan, sanattan, şiirden, merhametten, sevgi ve saygıdan uzak ülkenin başına bela android oluşturmanın mı peşindeler? Lütfen ülkenin geleceğinin karartılmasına izin vermeyin. Bize doktordan, mühendisten öte insan lazım. Üstlendiği misyonu layıkıyla yerine getiren özel okullarımızı tenzih ederek velilerin ve MEB yetkililerin o tür özel okul ve kolejlere dikkat etmelerini ve daha sıkı, ciddi denetlenmelerinin gerektiğine inanıyorum. Saygılarımla.”
          Hayrettin Hatunoğlu
 
 
5 yıldır 22 lira bir 5 yıl daha 22 lira mı olacak?
 
SGK beyaz bastona 22 lira ödüyor. Bu ücret bizim piyasada bulup alabileceğimiz bir baston parası yapmıyor. Bastonlar farklı farklı herkesin ilgi ihtiyaç ve beklentileri farklı. Bir de bürokrasi hiyerarşisi var… Siz beyaz bastonu alacaksınız. Daha sonra ödediğiniz faturayı SGK’ya göndereceksiniz ve devlet 22 lirayı size geri ödeyecek. Beyaz bastonu arkadaşlarımız ya kendi paralarıyla alıyorlar. Ya da dernekler ve vakıflardan temin ediyorlar. Biz de İzmir’de sponsor bulduğumuz müddetçe görmeyen arkadaşlarımıza beyaz baston hediye ediyoruz. Basın bültenlerimizi okuyan sosyal medyadan takip edenler, hemen bizi arıyor beyaz baston istiyor. Elimizde olduğu müddetçe şehir dışına da gönderiyoruz. Ama sponsor bulmak o kadar kolay değil. Tabii beyaz baston sürekli kırılıp dökülüyor. Arabalar insanlar basıyor. Her yer delik deşik olunca takılıyor. Beyaz bastonu kırılan arkadaşlara tamir konusunda da yardım ediyoruz. Tamir görmüş bastonları da arkadaşlara hediye ediyoruz. Ama arkadaşlar aradıkça ve bizler talepleri karşılayamadıkça üzülüyoruz. “Görmeyenlerin en temel ihtiyacını da karşılayamazsak” diye dertleniyoruz. Bu işin en kestirme çözümü, SGK bu ödemeyi artırsın. Ödemede piyasa şartları ve farklı ihtiyaçlar da göz önünde olarak iyileştirilsin. Yahu her şey değişiyor, beyaz bastona ödenen para değişmiyor. 5 yıldır 22 lira bir 5 yıl daha 22 lira mı olacak? Lütfen etkili yetkili büyüklerimiz bu işe destek olsun bu iş kalıcı olarak çözülsün. Her beyaz baston istendiğinde ve biz karşılayamayınca yüreğim cız ediyor. El birliğiyle kamuoyu oluşturalım. Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur...
           Salih Arıkan
 
 
 
İnanca saygı
 
İsviçre’de Türk takımı çalıştırıyordum. Ramazan-ı şerif ayı idi. O çarşamba akşamı deplasmanda maçımız vardı. Futbolcularımın bazıları çalışıyor bazıları okuyorlardı. Maçın başlama saatine sadece 9 futbolcum yetişebiliyordu. Bu 9 futbolcumdan 9’u da oruçluydu. Maçın başlama saati 20.00 idi. İftar saati de 20.30’du. Yani maça 9 oruçlu kişi ile başlayacaktık. Diğer 5 futbolcum ancak ikinci yarıya yetişeceklerdi. 
Maç başlamadan maçın gayrimüslim İsviçreli hakemine bizim oruçlu olduğumuzu iftar vakti geldiğinde ya bir futbolcum sakatlanmış gibi yerde yatacak biz de zaman kazanıp su içirip hurma vererek oruç açtıracağım, dediğimde hakem “hayır” dedi, "vakit gelince bana bildirin maçı iki-üç dakika durdurur oruç açmanızı sağlarım; ancak rakip takım hocasıyla da konuşmamız gerek” dedi. Üç saha hakemi ve iki takım hocası konuşup karar verildi. İftar saatinde maç iki dakika duracak su hurma ile oruç açılacaktı...
Rakibimiz liderdi biz de grupta 4. idik...
Maç başladı, 35. dakikada 2-0 öndeydik. Oruçlarımızı açtık ilk yarıyı öyle bitirdik. 
İkinci yarıya oruçlarını açmış 11 kişiyle başladık. Maçın sonunda 4-2 yenildik... Acaba diyorum orucu maçtan sonra mı açtırsaydım!..
Şaka bir yana da hakemlerdeki bu inanca saygıya dikkatinizi çekmek istedim efendim...
             Cemil Özmen-Gölcük/Kocaeli
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.