Vergiyi önceden yatırmamız suç mu?

A -
A +
Feridun Ağabey selamünaleyküm... 30 seneyi geçkin abonenizim. İlk defa yazıyorum. Babam ve annem ramazan umresi dönüşü telefon getirdiler; pasaport kaydını havaalanında 12 Haziran girişinde yaptılar. Ardından biz de 18 Haziran gibi 618 lira tutarındaki vergiyi banka aracılığıyla hemen ödedik. Aslında burada devletimiz kayıt işlemini tamamlaması gerekirken -ki hem pasaporta hem vergi ödenmiş- ama “e-Devlet'e giriş yapın” denildiği için biz de şifre aldık. Ne var ki 4 ay kaydetme süremiz olduğundan 1 ay geçince e-Devlet'e kayıt yapmaya çalışırken “vergisi ödenmemiş” diye uyarı verdi. Hâlbuki ödeme makbuzlarımız duruyor. Sonradan öğrendik ki vergi zammı 1500 lira olduğundan benim gelir gelmez yatırdığım -ki o zaman 618 lira idi ve zam söz konusu dahi değildi- sayılmamış.
“Madem yatırdınız o gün e-Devlet'e kaydını yapmış olacaksınız” diye hem maliye hem gereken yerlerde (bize hak vermiş olmalarına rağmen) bize bu saçma sebebi söylediler!
Kaldı ki zaten 4 ay e-Devlet'e kayıt hakkımız var. Vergiyi önceden yatırmamız suç mu?
Şimdi “618 lirayı iade alın sonra 1500 TL’yi yatırın” deniyor. Bu nasıl bir uygulama? Ben vergimi zamanında ödemişim 18 Haziran’da. 19 Temmuz'da zam geldi diye tekrar zamlı talep etmeleri çok üzücü değil mi? Eminim benim gibi önceden ödeyip de e-Devlet'e süre var diye sonra kaydedenler çoktur. Lütfen bunu dile getirip bu yanlıştan dönülmesini sağlayınız. Burada bir boşluk var ve yetkililerin gözünden kaçmış. Bence düşünsenize bir mal almışsınız, parasını ödemişsiniz; 1 ay sonra firma size diyor ki “zam geldi tekrar para ver!” Aynı bunun gibi, güler misin ağlar mısın? Bu uygulama vatandaşı gerçekten çok üzüyor. Lütfen tekrar değerlendirilsin saygılarımla.
           Sedat Karahasan
 
 
Evdeki dırdırdan uzak kalayım derken...
 
Feridun Ağabey, Almanya’da gurbetçilerin belli bir kısmının içinde bulunduğu kumar tehlikesine dikkat çekmek istiyorum. Burada insanları kumara iten sebeplerden birkaçına değineceğim. Herhangi bir sebeple evde yengeyle tartışınca kapıyı çekip çıkıp gidiyor.
Bu tartışmaya ışık tutacak olursak bu tartışmada kimin hatalı olup olmadığı önemli değildir. Çünkü sonu erkeğin evden gitmesine sebep olmuş bir tartışmadır.
Ancak tartışmaların önemli bir sebebi ekonomik sıkıntı ise ondan daha az olmamak kaydıyla bir sebebi de cinsel problem yaşanmasıdır… Onun da sebebi kadında veya erkekte olsun hiç fark etmez, erkek evi terk etmeye başladıysa bu çıkışın sonu hüsranla noktalanacaktır.
Evden bir öfkeyle kapıyı çekip çıkan vatandaşımız ne hâldedir? Dil bilmek yok, tanıdık çevre yok, belki henüz içinde yaşadığı şehri bile hayat kültürü olarak kabullenememiş hâldedir…
Ve sonuçta kapıdan adımını attığı anda müthiş bir yalnızlık duygusuna kapılmış olur. O zaman işte, bir vesileyle ve çoğunlukla tesadüfen öğrendiği o mekânlardaki o kumar makinesinin karşısında -oynayanların tabiriyle söylüyorum - “stres atar.”
O an için bu kumar kurbanının ruh hâline baktığınızda şunu görürsünüz:
“Oh be… Evde konuşup kafa ütüleyen yok, çene yapan yok, vır vır başımın etini yiyen yok…”
Bakar makineye… Makine tık tık tık dönüyordur. Bazen para verir bazen vermez… Ama o her oyunda o makineye cebindeki paradan verdiğini hesap bile edemez hâldedir… Çünkü evdeki problemden uzak kalmaktadır.
Ailedeki sıkıntının kaynağını bulup bu sıkıntıyı gidermeye uğraşmak yerine sıkıntıdan kurtulmak için gittiği bu kumar tuzağında önce paralarını kaybeder. Paraları kaybedip eve döndüğünde aile içinde daha büyük sıkıntılarla karşılaşır… Çünkü bu defa evdeki geçim görevini hepten yapamaz hâle gelmiştir. Çözemediği için onun evden kaçırtan problem, olanca gerçekliğiyle devam ettiği gibi bir de üstüne paranın kumara harcanma meselesi kambur olarak ailenin omuzuna yüklenmiştir. Bu sıkıntılara hangi aile dayanabilir ki?
              Uzm. Psikolog Erdinç Üstündağ-Almanya
 
 
Göz yummayan dürüst insanlara saygılarımızla...
 
“Samimi iki arkadaş, inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. Biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur... Beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikânede ağırlar. Memur olan arkadaş sorar;
- Sen ne kadar ücret alıyorsun?
- 8000 dolar...
- İyi de bu malikâne ne kadar?
- 1,5 milyon dolar.
- Nasıl oluyor bu iş?
- Şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?
- Evet...
- Köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.
- Eeee?
- 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikâneyi aldım.
Bir yıl sonra memur olan, diğerini çağırır. Boğaz'da bir yalıda ağırlar. Yurt dışında çalışan arkadaşı şaşırır sorar;
- Sen ne kadar ücret alıyorsun?
- 5000 lira...
- Bu yalı ne kadar?
- 60 milyon lira...
- Nasıl oluyor bu iş?
- Şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?
- Hayır!..”
            Gön: "Bir Bey"-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.