Salda Gölü'nden neden rahatsızlar

A -
A +
Buraya gelip çadır kuran sonra da pislik içinde bırakıp giden birtakım gençler yüzünden aileler zaten çadır kuramıyor. Eyvallah birçoğu da tertemiz bırakıp gidiyor gençlerimizin.
Burada gürültü oyun eğlence hele de son zamanlarda çadır modası diyerek gelenek göreneklere uygun olmayan davranışlar sergileyenler dağıtanlar da hayli fazla… Bence asıl tehlike bu... Gece kulüplerine, barlara 18 yaşın altında kimse giremiyor ama çadır kulüplerine 14 yaşında kız çocukları bile rahatça girebiliyor...
Üşenmedim araştırdım. 3 ağaç için Taksim'de ortalığı yakıp yıkanların, daha sonra ülkemizi yakıp yıkmaya çalıştıklarını görünce ve taksimdeki yağmalamadıkları market kalmayınca... Bu "ÇAĞDAŞ" kılıklıların her dediğinin tersidir, dedim...
Araştırdık efendim...
Salda Gölü Projesi, Millet Bahçesi olması dolayısıyla birtakım siyasi çevrelerin işine gelmeyen proje. Bu projenin ismi sol kafalı, milliyetsiz bir sözde ünlünün ismiyle yapılsaydı sesleri çıkmayacaktı.
Salda Gölü Millet Bahçesi Projesinde beton yoktur, araç yolları ve otoparklar dahi hücresel dolgu malzemesi ile yapılacaktır yani toprak alan gibi görünecek ama sağlam bir malzeme tertemiz otoparklar olacak. Yapılacak tesisler gölden 600 metre ileride olacak. (Şu an doğru dürüst yemek yiyecek yer adam gibi tuvalet yok.)
Yapılacak tesisler ufak tefek ahşap yapılar ve kamp alanları. Mevcut ağaçlar korunacak, yeni ağaçlar dikilecek, ortama uyumlu olması için çim imalatı bile yapılmayacak. Çadır bölgesinde güvenlik olacak... Grup hâlinde gelen bazıları bundan rahatsız... Eleştirelim elbette ama azıcık da araştıralım “ne yapılıyor buralara?” diye.
Bu arada Burdur Gölü neredeyse yarı yarıya küçüldü. Besleyen kaynaklara baraj yapıldı, bilinçsizce sondajlar açıldı, göle kokudan yaklaşılmıyor ve göl, göz göre göre yok oluyor, bence daha vahim durumlar var. Bunları görmüyorsunuz, buralarda gençlik(!) kampı yok diye mi?
3 ağaç için memleketi yakmaya çalışanlar tarafından kandırılan gençler, Caretta carettalar için yapılmış yuva kafeslerinin içini bira şişeleriyle dolduruyor... Salda Gölü kadar, Caretta carettaların yavrularını sarhoş eden çokbilmişlere de bir "Salda isyanı" yapsanız, sayın çok çağdaşlar!..
            E.G.-İstanbul
 
 
 
 
3 aylık tatilde bir kitap bile okuyan yok!
 
Bizden başka bu kadar çok tatil yapan bir toplum var mıdır bilemiyorum! Her fırsatta hastalık raporu alma, izin kullanma, tatilleri uzatma alışkanlığımız son 40 yıldır epey artış göstermiştir. Hiç izin kullanmayan, rapor almayan insanlara anormal gözüyle bakılıyor.
Dünyanın en başarılı, en üretken insanlarının yaşantısına bakıldığında haftanın 6-7 günü çalıştıklarını görüyoruz. İslam tarihi profesörü rahmetli Fuat Sezgin haftanın 6,5 günü, günde 15 saat çalışmıştır. Nobel ödüllü Profesör Aziz Sancar her gün çalışmayı, okumayı, öğrenmeyi önermektedir.
Japonya'da okullar 240 gün açıkken biz verimli biçimde ancak 150 gün eğitim yapabiliyoruz. 5-10 cm kar yağdığında hemen okulları kapatmak akıl alır şey değil.
Sadece sosyal medya (?!) denen ucubelerden aldığımız yalan-yanlış-eksik bilgileri kültür sanmaya başladık. Evinde 10 kitap bile olmayan insanların 2-15 bin liralık telefonlar alması bizi batağa götürmekte. Her yıl 10 milyar dolarımız gereksiz, lüks, birçok özelliğini kullanmadığımız telefonlara gidiyor. Gençlerimiz 3 aylık yaz tatilinde 1 tek kitap bile okumuyor. 20 milyonluk kitleyi doğru yönlendiremiyoruz. 2030-2040'lı yılların dijital dünyasında nasıl ayakta duracağız acaba?
           Ali Özdemir-Bolu
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.