Boğaziçi Yasasında söz, bir de ön görünüm mağdurlarında olsun

A -
A +
“Boğaziçi Başkanlığı ve yeni imar planı… 1983 yılında Kenan Evren zamanında çıkan Boğaziçi Yasası ile vatandaşın tapulu yerleri, 1 gün önce imarlı iken -nasıl bir hak kaybına uğradıkları nasıl mağdur edildikleri düşünülmeden- bir gün sonra imara kapatıldı…
Yaklaşık 36 yıl tapulu arazilerine imar bekleyen bir neslin ahları ile geldi geçti. Mağduriyetler ise hâlâ devam ediyor. Mağduriyete uğrayan kesim olarak mevcut Boğaziçi Yasası değişiminin elzem olduğunu düşünüyoruz. Boğaziçi imar değişimine en çok tepkiyi özellikle Boğaz manzaralı binalarda rezidanslarda oturanların göstermelerini ise trajikomik buluyoruz.
36 yıldır mağduriyet yaşayan ailelerden bir fert olarak, naçizane düşüncelerimi bizlerin sesi olan size arz etmek istiyorum.
- Öngörünüm adı üzerinde Boğaziçi silüetinde olan yerler olmalı. Görme açısına mesafesine göre bir imar düzenlemesi olmalı. Misal sahil üstü kesimler 3.5 kat yüksekliği geçmez ise, ağaçlar içinde kaybolan bir silüet çıkar ortaya.
- Ön görünümdeki tapulu araziler illaki imara kapatılması gerekiyorsa, Kenan Evren zamanı gibi 'imara yasakladım' deyip vatandaşı bir ömür mağdur etmek yerine, bu kişilerin tapulu arazileri için kamu elindeki imarlı bölgelerde transfer hakkı getirilebilir. Veya mevcut boş TOKİ binaları ile takası sağlanabilir.
- Böylece hem mülkiyet hakkı ihlalleri önlenmiş olur, hem kamunun elindeki stoklar azalmış olur.
Yeni Boğaziçi Yasası denilince işin trajikomik yanı, en çok lebiderya Boğaz manzaralı binalarda villalarda rezidanslarda oturanlardan tepki geliyor. Neymiş Boğaz talan edilecekmiş. Zaten mevcut yasa ile oluşan silüet ve kaçaklar ortada. Bir bakıyorsunuz deniz gören yer imara açık, deniz görmeyen yer imara kapalı. Bir parselde vatandaş çivi çakamamış diğer parselde kaçak apartman dikmiş. 1986 imar affı çıkmış çoğu kaçak iskâna kavuşmuş, kaçak yapmayan kanuna saygılı vatandaş gene mağdur olmuş. Bakıyorum çevremde imar affından yararlananlar daha çok tepki veriyor yeni yasaya. Misal, madem Boğaziçi imara açılmayacak, yasaya uymayan hatta imar affından iskân alanlarda yıkılsın desek, en başta kendileri isyan eder, bu çevreci dostların.
Sözün özü: Geç gelen adalet, adalet değildir. Herkese eşit haklarda mülkiyet hakkı verilmelidir. Bir neslimiz geldi geçti, ahlarını ahirete bırakarak, bir nesil daha geçmesin.
Saygı ile arz ediyorum...”
          Rumuz: “mrt”-İstanbul
 
 
 
Altındağlı Muhsin Darılmaz iki kızıyla mağdur
 
“Selamünaleyküm Feridun Ağabey… Ben Ankara’dan Muhsin. Eşimi kalp krizi sonucu kaybettim. İki kızım var. Birisi on altı yaşında birisi on yaşında. Kendim elli bir yaşındayım. Benim gitmediğim yer çalmadığım kapı kalmadı. Hep numaramı alıp gönderdiler. Ne arayan ne soran var. Abi ben bomboş bir evde hayat mücadelesi veriyorum. Benim sizlerden tek isteğim, devlet yetkililerinden, hayırsever vatandaşlarımızdan ev eşyası, gıda, üst baş gibi erzak yardımı. Evim bomboş ve beton üzerinde yatıp kalkıyorum. Yani maddi manevi çok acil ihtiyacım var. Hayırsever vatandaşlardan, devlet büyüklerinden belediyelerimizden yardım bekliyorum. İletişim bilgilerini size gönderdim Abi. Saygılarımla.”
           Muhsin Darılmaz-Altındağ/Ankara
 
 
Aklımdan geçirmek bile beni mutlu ediyor
 
Yani şu diyet programları, şu onu yemeyin bunu yemeyin diyenler yüzünden mutfağa giresim gelmiyor artık. Nedir yani, şöyle kendi elleriyle bir tepsi börek yapmayan kadın mı olur? Ne yapacağız hiç mi kısır yapmayacağız? Hiç mi pasta kurabiye yapmayacağız? Şimdiye kadar yapan annelerimiz bunları yaptı da hepsine kıran mı girdi? Korkutup duruyorlar insanı… Yani diyorum ki kendi kendime, kapatayım bütün programları şöyle gideyim marketten bir pudra şekeri alayım, hafta sonu bir tepsi un kurabiyesi yapayım, ne bileyim bir kek yapayım, çağırayım karşı komşumu şöyle bir ikindi çayıyla keyif yapalım. Bunu bile bize çok gördüler ya daha da bir şey demiyorum. Yani şu an öyle hasretim ki olsa o kurabiyelerden akşama kadar kıtır kıtır yerim. Şu an bunları düşünmek bile beni mutlu ediyor. Eğer bir gün gelip de kurabiyeler masummuş diye bir haber çıkarsa o bizi korkutan insanlara ne diyeceğimi ben biliyorum!
             Rumuz: “Zeliha”-Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.