“Anlayana sivrisinek saz” denilecek bir mektup

A -
A +
Selamün aleyküm güzel Abiciğim… Gazetedeki makaleniz için teşekkür ederiz. Bursa'da ikamet ediyoruz. Aslen Bulgaristan 1990 muhaciriyiz. Evimiz Hürriyet Meslek Lisesi yakınında. Okullarda resmî törenlerde filan bazı uygulamaları gördükçe şaşırmamak elde değil. Biz komünist rejiminde doğduk, yaşadık ve okuduk. Ne Lenin ne Stalin ne Marks ne Jivkov döneminde beyin yıkama üzerine semboller remizler rumuzlar üzerine uygulamalara bu derece hiç şahit olmadık. Dinî bayramlar yaz tatiline denk geldiğinde bile bizleri mecburi mektebe çağırırlardı. Maksat dinimizi unutturmaktı… Ama ülkemizde yaşanan modası geçmiş bazı ideolojik yaklaşımları gördükçe şaşırmadan edemiyorum...
Bir enteresan hadiseyi daha anlatayım. 1996’dan beri Kuzuluk Kaplıcalarına gidiyoruz. Her gittiğimizde cuma günleri değişik camilere, namaz çıkışı kitap satmaya gidiyoruz. Bir iki hafta önce yine oradaydık. Bir cuma Akyazı Merkez Camii, diğer Cuma hemen yakınında Yenicami namaz çıkışı kitap satmaya gittik. Sadece Namaz Kitabı ve İngiliz Casusu var elimizde. İlk camide önce bir zabıta geldi, alan dışına kovdu. Akabinde çok geçmeden başka zabıta gelip alanı terk etmemizi istedi. Ve ben tek kişiyim. Sonraki cuma namaz çıkışı diğer camide, içeriden yine resmî elbiseli biri üzerime hışımla yürüyerek alanı hemen terk etmemi istedi. Yüzünü 10-15 cm yakından gördüm gözlerinde nefret vardı ki sanırsınız ikimiz farklı dindendik…
Yıllardır ta Ukrayna sınırına kadar bu kitapları dağıttık ve dağıtmaya devam ediyoruz. Böyle düşmanca davranışa hiç şahit olmamıştık. Bütün bunlar tek parti döneminde değil günümüzde yapılıyor. Türkiye'ye Macaristan üzerinden kaçak geldik. 1994 Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olduk. Yaşımız 57. Bütün bu yaşananlar hayra alamet mi bilemiyorum. Allahü teâlâ ahir ve akıbetimizi hayreylesin. Ülkemizi rahata selamete çıkarsın. Bu milletin ve bu ümmetin hayrına çalışan devlet adamlarını hayırlı işlerinde muvaffak ve muzaffer eylesin. Onları da bizleri de kazalardan, belalardan muhafaza etsin. Selam ve dua eder dualarınızı bekleriz...
           Ahmet Ardalı 
 
 
“Öğretmenlerle alay edilmiyor mu sizce?”
 
MEB 2018 yılında öğretmenlere yönelik olarak "FETÖ" ve "Nasıl Bir Ortaöğretim" konulu iki makale yarışması açtı. Yarışmaya 900'den fazla ilçeden ve 81 ilden, yazma tutkusu olan öğretmenler katıldı. İlçe, il ve ülke birincileri tatmin edici, teşvik edici biçimde onore edilmediler. Bir teşekkür belgesi bile çok görüldü...
Aynı MEB 2019 yılının Ağustos ayında "Anadolu" temalı "Hasan Ali Yücel Öykü Yarışması" açtı. Buna da binlerce idealist öğretmen katıldı. Yarışmaya katılan eserlerin ilçe ve il birincileri kamuoyuna açıklanmadı. Sadece Sivas, Manisa ve Bolu Millî Eğitim Müdürlükleri il birincilerini sessizce duyurmakla yetindi...
15 Kasım Cuma günü MEB yarışmada derece yapan 10 öğretmenin adını duyurarak işi bitirdi. 2023 vizyonu bu mudur? Öğretmenlerle bu kadar alay edilir mi?
Günlerce düşünerek, ter dökerek öyküleri yazıp sunduk. Eserimizin kaç puan aldığı dahi açıklanmayarak ne yapılmaya çalışılıyor? Bu mu hukuk, bu mu etik, bu mu adalet? İlçe ve il birincilerini açıklamak neden kaçınılıyor? 
            Bir öğretmen
 
 
Aile içi şiddete evlat bakışı
 
Feridun Ağabey, babamı gördükçe aklıma hep Şener Şen’in “yaptım ama niye yaptım, hele bir sor?” sözleri gelmekte… Dövdüm ama niye dövdüm? Sanki haklı olsa bile dövmeye hakkı varmış gibi… Yahu insanın insanı dövmesi kadar terbiyesizce bir şey olabilir mi?
İnsan hiç en yakınındakini, kendisini döver mi? Yani o ki o senin namusun olmuş… Senin sırdaşın olmuş… Bir yastığa baş koymuşsunuz… Bu hiçbir medeni insana yakışmaz… Hiçbir töreye yakışmaz… Hiçbir inanca yakışmaz… Hiçbir kanuna uymaz… Hele bizim töremizde kadına asla el kalkmaz… O kadar ki değil kadına el kalkması, bir erkeğe bile eğer yanında kadını varsa el kaldırılmaz… Bu çok ayıp sayılır… Kadın bizim kültürümüzde bu kadar değerlidir… Keşke ben bunları bizim babadan öğrenebilseydim… Keşke babadan öğrenmesem bile büyüdüğümde babama öğretebilseydim… Yani bir kadına gücü yetiyor diye erkeğin şiddet uygulaması kadar utanç verici bir şey olabilir mi? Ama gel gör ki adam nüfus cüzdanında erkek… Hele öyleleri var ki haberlerde izlerken insanın kanı donuyor… Allah böylelerini kimsenin başına vermesin, insan haberlerini izlerken bile bunalıma giriyor…
Adam çoluk çocuğuna ettiği eziyet yetmiyormuş gibi bir de nereden buluyorsa bir silah buluyor, gelip evde çoluk çocuk acımadan kim önüne gelirse insafsızca vuruyor… İşte o zaman kanım donuyor… Şükür baba yaşlanınca uslandı. Kabuğuna çekildi. Allah herkese sabır versin, dayanılacak şey değil evde aile içi şiddet, hele de kalas gibi ense odun gibi pençeye sahip ama kuş kadar aklı olmayan erkek şiddeti yaşanan ailelere…
             Erdinç Kızılkaya-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.