Doksanlık delikanlının derdine kim cevap verecek?

A -
A +
Muhterem Feridun Bey
Bendeniz Tarsus’a bağlı Gülek köyünde oturmaktayım. Emekli Astsubayım, Türkiye’min her karış toprağı can vermeğe değer varlığımızdır. Size anlatacağım bir dert değil bir problem var. Gülek bilindiği gibi Torosların eteğine yapışmış nazlı bir gelin gibi süzülmektedir.
Bu güzel köyümüzün, sittin senedir hiçbir şeyi değişmemişken son zamanın getirdiği refahtan oldukça pay almış, hayat bir değişime uğramış, yani Türkiye’nin atılımına o da ayak uydurmuştur. Amasya’dan ikametgâhımı buraya naklettiğimde inanın bir tek taksi vardı Ötebaş Ömer’in. Çocuğum hastalanınca Tarsus’a onunla götürürdüm eğer bulabilirsem. Şimdi mi? Dün ahırına eşek bağlayan her evin önünde bir araba var. Kaç sene belediye olarak idare edildi ama zavallının ayakları topalmış. Son zamandaki hayat düzeyi onu da yerinden kaldırmış. Tabii ki iyi bir gelişme.  Ancaaak… Muhitini saran ve ona bu gücü veren temiz havası bazılarını nemalandırırken genelinde de haksızlıklar nasibi olmuştur. Etrafındaki meralar çorbaya dönmüş, yaylacıların akını havasını, suyunu sıkboğaz etmiştir. Bulunduğu mıntıkada akarsuyun ancak kendisine bile zor kifayet ettiği var olan su kaynaklarına bir de yaylacılar ortak olunca sular ya kesilir, ya da çamur akar olmuş çoğu kez. Çıkıp dolaşıverecek meralar bir peşkeş çekilmişçesine, yaylacılar tarafından talan edilmiştir.
 
ŞİMDİ ORMANIN İÇİ İKÂMETGÂH SAYILIYOR
 
Okuduğum “Ormancının el kitabında” ormanın 500 metre uzağı ormandan sayılıyordu. Şimdi ormanın içi ikametgâhtan sayılıyor, görünüşe göre.
Çocukluğumda sularını içtiğim, havasını soluduğum meralar bugün beton yığınları ile dolmuştur. Annemin diktiği fidanın bedenine duvarını dayamış yaylacı evleri zavallının nefesini kesmekte, bir kıvılcım korkusu ile tiril tiril titremektedir. Aylık Şekerpınar’ı ve bunlara mücavir meralar yukarıda adını ettiğim yaylacılarla dolup taşmaktadır. O güzelim ormanların yangınlarda muhtaç olduğu su için yanı başındaki bir gölete ihtiyaç varken bugün adını da değiştirmeye kalkarak ayıplar örtülmeye çalışılmaktadır.
Burası geriye kalan Gülek’in tek merası Kandil’dir. Tabii yapı bakımı ve su kaynağına sahip tek meramız idi. Buraya yaylacıların ilk evi yapılırken zamanın Belediye Başkanına şikâyette bulunduğumda onların hepsini yıktıracağını söylemişti. Meğerse bana bir yem borusu çalmış. 2B’nin son ölçümünde olan oldu ve evler mantar gibi her yerde ama her yerde oraları kapladı...
 
ESKİ BELEDİYE BAŞKANI KIS KIS GÜLECEKTİR!
 
Yani sizin anlayacağınız yaban hayatı bu mera için de diğer meralar gibi yok oldu. Bu yazıyı okursa herhâlde eski Belediye Reisi kıs kıs gülecektir. Ama çok gülen çok ağlar diye ataların bir sözü var. Bu hususta dilekçe vermediğim hiçbir makam kalmadı. Bilhassa İskân Bakanlığınca o yapıların hangi kriterlere göre yapıldığı, tapu ve parsellerinin olup olmadığı tetkik edilmiş midir? Tapu Kadastro ne zaman yapılmıştır? Hepsinin yapı izinleri var mıdır? Aslında bu yapılaşma tümüyle mümkün müdür? Şimdi orada yaban hayatı sıfıra ermiştir. Orman Bakanlığınca zahmet edip tekrar oralara keklik salmasın. Zaten diğer yaban hayatı korna seslerinden, inşaat takırtılarından çoktan kayboldu...
İlk anda burasının bir gölet yapılması için yaptığım çabaların boşa gitmesine çok ama çok üzgünüm. Bu son olaydan sonra artık buralar için mera lafı edilemez. Yolun kenarları, ormanların içi artık birer yerleşkedir. Zaten dilekçelerime verilen cevap da oralarda yangın çıkmazmış oh ne güzel! Ateşin yakamadığı bir şey de varmış. Bana “Sen doksan küsur yaşındasın, ne işin var bu işlerle?” diye cevap veriliyor. Bunu da yeni keşfettik. Demek ki vatana hizmetin de bir yaşı mı varmış!.. Bu beden toprağa girinceye dek ona feda edilmiştir.
Ben şunu düşünüyorum:
Acaba hiçbir makam sahibi o yoldan gitmiyor, hep otobanı mı kullanıyor? Bence geçsin, yurdun güzelliklerini görür. Bir de ''imar görmüş''ü çıkardılar. Ne zaman görmüş? 2B’ler ölçülürken veya hemen önce. Benim de 2B’de arazim var. Her müracaatımda beklememi söylediler. O yapıların yapıldığı yerler başka yönetmeliklere mi tabi?
Hâsılı hasbihal çok. Yazımı yayınlarsanız memnun olurum, bilvesile kolaylıklar dilerim...
 
               Hüseyin Hilmi Levent-Tarsus
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.