Kaybedecek bir şeyi olmayanı kimse durduramaz!..

A -
A +
"Ağabey, evlenmek istesem de evlenmekten korkuyorum artık. Evlenmenin gittikçe zorlaştığı bir dönemde bir de evliliklerin problemlerle boğuşuyor olması beni korkutuyor. Bu konuda bizi yönlendirir misiniz?” diyen İstanbul’dan M. T. isimli okuyucumuza, elbette ki aile içi şiddetin, kadına şiddetin, boşanmaların özel sebepleri de olabilir ama genel olarak günümüzdeki meselelerin en önemli sebebi iletişimsizlik... Sözü dinlenecek akil insan kalmayışı, aile içinde yani akrabalar içinde insanların birbirini tanımıyor olması… Bu kelimeyi biraz açmak gerekiyor. Tanımak derken adı soyadı nedir kimin çocuğudur, nerede oturuyor değildir. Nasıl yetişmiştir, hangi fikirdedir, kimlerle düşüp kalkar, neyi sever neyi sevmez kime inanır kime inanmaz, kimi sayar kimi saymaz gibi huyunu suyunu bilmekten söz ediyoruz.
Bu neden önemlidir? Siz bu anlamda tanımadığı kimseye öfke anında nasıl yaklaşacağınızı onu nasıl sakinleştireceğinizi bilemezsiniz. Bugün insanlar birbirinden yalnız yaşıyor. İnsanlar birbirini taşıyamıyor. Birbirine yük geliyor. İnsanlar birbirine açılamıyor. İnsanlar birbirini dinlemiyor. İnsanlar birbirine yardım etmiyor. İnsanlar birbirinden yardım istemiyor...
Hâliyle insanlar bir problem yaşadığında nasıl çözeceğini bilemiyor... İnsanlar bir mesele olduğunda ruhsuz ve duygusuz kriz telefon numaralarına yönlendiriliyor. Telefonun öbür ucundaki görevlinin görevi bu tür krize çözüm üretmek yeri değil. Adı üstünde krizi çözme yeridir.
Kriz anında da ne yapacağını soğukkanlı olarak bilen ve çözüm uygulayan yerlerdir.
Ama bu problemlerin çözümü kesinlikle polisiye değildir. Mahkemeler değildir. Birini durdurmak ötekini yasaklamak, ondan alıp ona vermek vb. değildir... Kaybedecek bir şeyi olmadığına inanan bir insanı kimse durduramaz... Bu kadın olsun erkek olsun hiç fark etmez. Ve günümüzde işlenen cinayetlerin çoğu "kaybedecek bir şeyim kalmamış artık" diye tükenmişlik yaşayan insanlarca işlenmektedir... Sosyologları, psikologları, psikiyatrları göreve çağırıyoruz. (F.A.)
 
 
 
Düşman hep bir adım ileride oluyor
 
Feridun Ağabeyciğim merhabalar. Sizi severek, daha doğrusu Türkiye gazetesini bize emanet edenlere sevgimizden her bir kelimesini takip etmeye çalışıyoruz. 10 Ocak Cuma günkü yazınızda “Nevşehir'de Cuma namazı niye kısaldı?” yazısını üzülerek okudum. Bendeniz, İzmir'de ikamet eden biri olarak maalesef bu durumla 10 yıl önce karşılaşmıştım. Ne yazıktır ki onca Diyanet yöneticisi, eskiye oranla zahiren müspet diyebileceğimiz bir ekip olmasına rağmen, İslamiyet’i bozma geleneklerimize uygun Ehl-i sünnet itikadına uygun dinî anlayıştan uzaklaşma ve uzaklaştırma mücadelesi hızla devam ediyor. Elbette biz de sahip çıkmak için mücadele ediyoruz. Ancak her nasılsa bu düşman hep bir adım ileride oluyor. Üzücü bir durum… Sizler gazeteci olarak mutlaka bize rağmen daha aktifsinizdir. Allah niyeti hayır olan vatanperver insanlara yardımcı olsun. Üzücü bir durum… Hep gol yiyoruz... Selamlarımla, Allaha emanet olunuz Efendim.”
           E. K.-İzmir
 
 
 
Sosyal medya çöplüğü
 
Haydi özel kanallar neyse de TRT'nin radyo kanalları da sabahtan akşama kadar sosyal medya hesaplarının reklamını yapıp duruyorlar. Sanki tek dertleri bu… Yayıncılık bu değil... İşi iyice zıvanadan çıkardılar. "Bizi sosyal medyadan takip edin, yorum yazın" lafını günde onlarca kez söylüyorlar. Buna dur denilmeli. ABD kökenli web uygulamalarına para kazandırmaktan başka hiçbir işe yaramayan şeylere TRT de alet oluyor. İpin ucu kaçtı. Devlet böyle rastgele sitelerin reklamını yapmamalı...
            Bir Eğitimci
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.