Bu insanların hiç çocuğu yok mu? Hiç mi empati yapmıyorlar?

A -
A +
Saygıdeğer İçişleri Bakanımız, geçtiğimiz ay araçların çekilmeyeceğine yönelik bir genelge yayınlamıştınız. Sizlere bu konuda ne kadar teşekkür etsek azdır. Ancak bu genelgeye ne yazık ki uyan pek yok!.. Geçen gün haberlerde bir yaşlı kadın araç içinde iken aracın çekilmeye kalkışılması kadıncağızın yere düşmesi ve ağır yaralanmasını izledik kahrolduk. Ama bir de haberlere yansımayanlar var ki bunlardan bir tanesi de benim başıma geldi... Ben iki çocuklu bir anneyim. Geçen gün çocuğumu Başakşehir Devlet Hastanesine götürdüm. Hastanenin yakınında Fatih Terim Stadyumu var. Stadyumun önüne büyükçe bir otopark yapıldı. Hastanenin ise otoparkı çok küçük. Sürücüler mecburen yola, ya da yer bulabilirlerse Sular Vadisi Otoparkına park etmek durumunda kalıyor. Maç günüymüş. O gün hastanenin önündeki yola park edilmiş bütün araçları, stadyumla ilgileri olsun olmasın çektiler. Düşünün, ateşler içindeki çocuğunuzu telaş içinde hastaneye götürüyorsunuz ama geri dönüp baktığınızda aracınızı çekmişler... Allah aşkına bu ekiplerin ve ekiplere emir veren amirlerin hiç mi çocuğu yok? Hiç mi “buraya gelen hastaların aracını çekiyoruz ama insanlar ne yapacak?” diye empati yapmıyorlar? Hastanenin otoparkı var da millet mi park etmiyor? Ayrıca hastane stadyum arasında bir hayli mesafe var. Güvenlik için yapılıyor olsa bile hastaneye gelen araçlara hastanın hatırına bir tolerans olamaz mı?.. Bunca sıkıntınızın arasında bu derdi de size iletiyoruz ama buna yine siz çözüm olabilirsiniz Sayın Bakanım. Arz ediyorum.                Bir anne-İstanbul       Otizmli çocuğuma eğitim aldırabilmek için...   “38 yaşındayım ve bu yıl itibarıyla Tıp Fakültesi gibi zor bir bölüme başlayan bir kardeşinizim. Amacım otizmin kıyısında olan oğlum Muhammed Said’e özel eğitim aldıracak kaynağı bulabilmek. Gerçi 5-6 sene sonra doktor da olsam otizmli çocuklar için kanamalı bir hastaya gereken kan gibi önemli olan 'özel eğitim' için çok geç olacak. Para veya burs istemiyorum. Zaten Sağlık Bakanlığında 657’ye tabi bir memurum... Amacım oğlumun adını size yazdığım Otizm Vakfından eğitim almasıdır ama bu pahalı bir süreç. Önümde 2 seçenek var: 1- Bir hayırseverin burs vermesi veya 2- Sn. Ulaştırma Bakanına şu an içinde olduğum mücadelenin duyurulması. Geçmiş yıllarda KPSS puanıyla atanmama rağmen ehliyetimin E değil B sınıfı olması nedeniyle göreve başlayamadığım DHMİ (Devlet Hava Meydanları) geçebilirsem maaşımın artışından gelecek gelirle buraya oğlumu gönderebilirim. Bu eğitim kurumuna paranız dahi olsa gidemiyorsunuz. Sırada bekleyen onca aile olduğu için noter huzurunda yapılan çekilişle çocuklar eğitime kabul ediliyor. Oğlum eğitime açık ve ilerleyen bir noktada olduğu için noter konusunda yardım edebileceklerini söylediler. Zaten son 3 yılımızı memleketi terk edip Eskişehir’deki Anadolu Üniversitesinde geçirmemize vesile olan şey, oğlumuzun eğitime açık sınıfta yer almasıdır. Anadolu Üniversitesi pek çok aileye rağmen bizi sıra bekletmeden almıştı ve 3 yıllık eğitimi 2019 Mayıs'ında bitti. Şu an Sağlık Bakanlığının Suriye’deki bir hastanesinde geçici olarak görevliyim. Fakültemin ara vermesi ve de (Allah razı olsun) hocamızın 'bir-iki hafta devamsızlık konusunda yardım edeceğini söylemesiyle ücretsiz ve yurdumu bırakıp buraya gelmemin tek sebebi bize verilecek maaş dışı ekstra parayı oğluma özel ders olarak harcamaktır. Sizden tek isteğim Sayın Ulaştırma Bakanıma bu hâlimin bildirilmesidir. Tabii ki takdir önce Allah’ın sonra Sayın Bakanındır. Herkesin istediği bir kurum olduğu için geçişlerin titizlikle incelendiği bu kurum için geçmişteki kazanmamın kanunen bir yararı olmasa da bu kurumu hak edecek çalışmayı sergilediğime işaret ettiği için belki bir faydası olur diye umuyorum. Saygılarımla.”              Ali İğde       Ruhsal bozukluk...   İki yıl kadar önce bir kurumda çalışıyordum. Buradaki bir şahsın ruhsal bozuklukları olduğunu tespit ettim. Birkaç kez ikaz ettim. Hep ters cevaplar verdi. Durumu üst makamlara ilettim. İnceleme başlatıldı. Eğitimcilik yapamayacağı yönünde belge düzenlendi. Bilahare, bu şahıs bir başka kuruma memur olarak tayin edildi. Birkaç ay sonra orada da maraz çıkarınca bir başka kuruma memur olarak verildi. Burada da dert olunca bir başka okula memur olarak yollandı... Çok ağır ruhsal sorunlarla boğuşan bu şahıs birkaç gün önce bir öğrencinin kafasına demir çubuk ile vurdu... İstatistiklere göre ülkemizde ağır ruhsal sorunları olan insan sayısı yüzde 0,5-1 arasında seyrediyor. Bazı hekimler ruhsal sorun ile karşısına gelenlere hemen antidepresan ilaçlarını yazıp yolluyor. Bu ilaçların bir kısmı tıpkı uyuşturucu gibi bağımlılık yapıyor. Kişi ilacı kullanmayı kesince ne yaptığını, ne konuştuğunu bilemez oluyor. İleri derecede ruhsal sıkıntıları olan kişilerin insanlarla bire bir iletişim hâlinde olunan iş yerlerinde çalıştırılması her zaman potansiyel tehlike arz etmektedir... Bu tür insanlara karşı dikkatli olunması için bu yazıyı yetkililerin dikkatine sunmak amacıyla iletiyorum.             Bir eğitimci
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.