Ana-babalara bir eğitimciden mektup

A -
A +
Üniversite, lise, ortaokul, ilkokul seçerken sadece binalara, reklamlara bakmayın. Eğitim kadrosunun niteliğine bakın. Parayla alınmış yaldızlı diplomaları olan hocaların acaba kaç kitabı, kaç makalesi var bir sorun.
Uzaktan eğitim için tek başına tablet bir işe yaramaz. Boşuna para vermeyin. Telefon ile de uzaktan ders takibi yapılamaz. Evladınıza 1500-2500 TL’yi geçmeyen bir dizüstü ya da masaüstü bilgisayar alınız. 
Kimi satış merkezlerindeki şık kıyafetli, ağzı iyi laf yapan, söylediklerinin yüzde 90’ı reklam olan kişilerin yönlendirmeleriyle alım yapmayın. 5-15 bin TL’ye aldığınız bilgisayarlar size ek bir başarı sağlamaz. Temel işleri yapmak için yüksek bedelli ürün almaya gerek yoktur. Reklamlara kanmayınız. Şu anda kullandığım cihaz 2008 model ve 14 inç olup hâlâ her işimi görmektedir.
Çok lüks, yüksek fiyatlı bilgisayar almanın bir amacı yoksa israftır. Ve sadece bütçenizi deler. Evladınızı üstün bir kişi yapmaz. Dünyanın en kaliteli üniversitelerinden biri olan Harvard’da hâlâ tebeşir ile ders yapılmaktadır.
Evladınızı aç karnına ya da yağ dolu poğaçayla okula göndermeyin. Bu şekilde beslenen bir çocuğun sağlıklı, akıllı, uyanık, dikkatli, öğrenmeye açık olması mümkün değildir. 
500 kişinin ders gördüğü bir binada herkes cep telefonu taşırsa o bina kanser üreten bir baz istasyonuna dönüşür. Her bir telefonun yaydığı elektromanyetik alan her türlü sağlık problemine pencere açar. O sebeple evladınızı eğer zorunlu değilse okula telefon ile yollamayın. Acil durum olursa okuldan size bir şekilde ulaşılır. Fransa, Çin gibi ülkeler okullarda telefonu yasakladı. Bu ve benzeri konuları bir sorgulayın. Kararınızı yeniden gözden geçirin. Herkese başarılar.
          Bir Eğitimci
 
 
Hakkını altın karşılığı talep eden mükellef
 
Feridun Ağabey, ben 1981 yılından beri Afyonkarahisar'da vergi mükellefiyim. Bugüne kadar vergi borcum hiç olmadı, şükür. Ama Afyon Devlet Hastanesi’nden 9-10 aydır faturalarım “ödenek yokluğu” sebep gösterilerek ödenmemektedir. Bu konuyu değişik zamanlarda üç defa CİMER’e yazdım. CİMER başvurularım 12.05.2020’de 2002241186 no.lu başvuru, 27.08.2020’de 2003816660 no.lu başvuru, 05.09.2020’de 2003961791 no.lu başvuru. Üç defa yazmama rağmen CİMER de derdime derman olamadı.
Sizin aracılığınızla Sayın Bakanıma derdimi iletmek istiyorum bir mükellef 10 aydır parasını alamadığı bir zaman ayakta kalabilir mi? Kaldı ki hem de tahsil edemediğim faturalarımın KDV’sini, Gelir Vergisini de ödedim. Bu durum benimle ilgili istisnai bir durum mu? Var ise nerede bir sıkıntı çözülmesi ve buradaki reel zararımın giderilmesi için yetkililerden bir yardım talep ediyorum. Söz konusu hastane ödenek yollamaktan acizse o zaman ehil bir yönetici getirilmelidir. Benim hak ettiğim ödenek ile 20.02.2020 günü 60,46 gr altın alınabiliyordu. Hatta bugün bu gram altın karşılığı da ihmalden dolayı zararımın giderilmesi kapsamında ödenmelidir. Saygılarımla...
       Veli Yumuk-Afyonkarahisar
 
 
Bir karış toprağa ilaç mı olur?
 
Feridun Ağabey, tarımda bağda bahçede zararlı otlar için kullanılan ilaçların ciddi çevre kirliliğine sebep olduğu hatta kanserojen tehlike saçtığı bilim adamlarınca anlatıldı. Bazılarının sinir sistemini etkileyici ve hatta mutasyon oluşturucu etkilerinden söz edildi.
Bu ilaçları kullanan çiftçilerin çoğunun bu zarardan haberinin bile olmadığı ortaya çıktı. Ama “neden böyle yapıyorsunuz?” denildiğinde işin kolayına kaçtıklarını söylediler. Adamın iki evlek tarlası var, bağı var bahçesi var, zararlı otlardan kurtulmak için ot kurutan tarım ilacı alıp püskürtüyor. Bu ilaçlar sadece otları öldürmüyor ki börtü böcek canlı adına ne varsa hepsini öldürüyor. Hatta sebze ve meyvelere geçerek insana zarar veriyor.
Bu konu gündeme getirildi ama şu konuyu da ben gündeme getirmek istiyorum. Bu dediğim yöntem belki devasa büyüklükteki tarım arazileri için geçerli olmayabilir ama arazisi çok olmayan bağı bahçesi büyük olmayan köylerimizde insanlar kahvede oturacağına iki işçi çalıştırıp o otları yoldursa ne olur? Hem iki insan para kazanır. Hem o otlar kuruyunca toprağa gübre olur. Hem doğanın dengesi bozulmaz. Hem börtü böcek canlılara zarar verilmez. Hem sağlıklı sebze ve meyve yenir. Nedir bu tembellik? Bir köyde eskiden imece vardı. İnsanlar toplanır bir araya gelir böyle işleri yaparlardı. Yazık, bir karış toprağa ilaç olur mu?
         Hakan Özdemir-Konya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.