Dünyada neler oluyor?

12 Mart 2021 02:00

A -

A +

Son günlerde herkes soruyor “neler oluyor?” diye. Korona ne olacak, mutasyonların arkası gelecek mi, aşı gerçek mi, riski var mı? Maske kandırmaca mı, çare mi; evlerde huzur kalmadı vs...
Ekonomik kriz, çarşı pazar ateş pahası, döviz ne olacak, enflasyon düşecek mi? Öte taraftan yargı reformu gerçek mi? Gerçekten adalet gelecek mi? Ticareti bozulanların hâli ne olacak, gibi sorular.
Öte yandan “Suriye ne oldu? Libya unutuldu mu? Kıbrıs elden mi gidiyor? Yunanistan’a bak, bir bu eksikti, kuzey Irak’a ne demeli?” gibi sorular?
Ya şu müzmin muhalefete ne demeli? Her şeye karşılar... “Olmaz, istemezük” lafları… “Bu seçimde gidiyorlar” teranelerine ne demeli?
“Gençlik elden gidiyor, çocuklarımızın ahvali, işsizlik diz boyu, tarıma el atmıyorlar, eğitim kardeşim, her şeyin başı eğitim” gibi kulağa hoş gelen, ama aklı bir hoş eden yaklaşımlar.
Bu söylemler, kulaktan kulağa yayılıyor: Hedef, moral bozmak, umutsuzluk aşılamak. Kendimize gelmemize “yeter artık!” denmesine mâni olmak, bir milletin psikolojisinin bilinçli olarak bozulmasına çalışmak…
“Senin nene gerek İpek Yolu Projesi, sermaye çekilsin de görürsün gününü” tehdit ve avuç ovuşturmaları.

Türkiye’yi dünyada yalnızlaştırmak için aklınıza gelen gelmeyen her yola müracaat ediliyor.
Türkiye, bu oyuna gelir mi? Gelmez. Dünyada hangi problemler konuşuluyor. Birincisi, bitmeyen enerji paylaşım problemi… İkincisi, sönmeyen dinler savaşı… Üçüncüsü, hırslı ekonomik hükümranlık mücadelesi…
Peki o zaman çare ne?
Çare, birlik ve beraberlik içinde olan, teknolojik yatırımlarını hızlandıran, nüfus bakımından sayısal çoğunluğu sağlayan, insan haklarına saygılı olan bir ittifak kurmaktır.
Bu yapının öncülüğünü Türkiye yapacaktır. Türkiye’de bu yapının kuruculuğunu CUMHUR İTTİFAKI yapmaktadır.
Asla umutsuz olmayın. Asla inancınızı kaybetmeyin. Asla kendinizi küçük görmeyin. Asla, “tek başıma ben her şeyi çözerim” demeyin ama “ben hiçbir problemi çözemem asla” da demeyin. Asla, birlik ve beraberliğinizi bozmayın. Zulüm, kalınlaştığı yerden kırılmıştır.
Dünya yeniden kuruluyor, hazır olun. Türkiye de bu yeni dünyanın kurucularından ve yerini de almaktadır. Bu doğuma hazırlanın. Gün doğmadan neler doğar, bekleyin, çalışın, inanın, göreceksiniz. Belki bugün, belki yarından da yakın...
Bir hukukçu

Engelli kimlik kartlarına kalıcı bir kolaylık

Feridun Ağabey, %40 ve üzeri engelli raporu olan vatandaşlara Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Türkiye'nin her yerinde geçerli olan Engelli Kimlik Kartı veriyor. Biz bu kart ile ücretsiz ulaşım başta olmak üzere pek çok hizmetten istifade edebiliyoruz. Ancak ulaşım konusunda bir sıkıntımız var. Şöyle ki biz bu kart ile şehir içi ulaşımda ücretsiz yararlanabiliyoruz fakat taşıta bindiğimiz ya da bineceğimiz zaman otobüs ise şoföre; metro, metrobüs, tramvay veya vapur ise turnikelerden geçerken güvenlik görevlisine kartı gösterdiğimizde "Bunlar artık geçerli değil, belediyeden kart alacaksınız" uyarısı ile karşılaşıyoruz. Eğer o sırada bulunduğumuz şehir yaşadığımız yer değilse burada yaşamadığımızı belirtiyoruz bu durumda geçmemize müsaade ediyorlar. Eğer müsaade etmezlerse normal kart satın almak zorunda kalıyoruz. Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere pek çok belediye engellilere ulaşım kartı basıyor. Bu sebepten dolayı her zaman gitmediğimiz şehirlerde her belediyeden engelli kartı almamız gerekiyor. Ağabey onca hastalığımıza rağmen, kimimizin durumu uygun değilken, rapor alabilmek için o kadar uğraşmışken bir de bununla mı uğraşacağız? Eskiden böyle bir şey yoktu kartı gösterip geçiyorduk. Bu sorunun ortadan kaldırılması için bazı önerilerim var:
Her belediyeden kart alma mecburiyeti kaldırılsın, eskisi gibi engelli kimlik kartımızı gösterip geçelim. Eğer “göster geç” artık mümkün değilse en azından Bakanlığın verdiği kart manuel değil manyetik olsun ki her toplu taşımanın sistemine uygun olsun, sorun yaşamadan geçelim. Engelli kartlarımız tıpkı yeni ehliyetler gibi T.C. Kimlik Kartımıza eklensin.
Önerilerim bu şekildedir. Uygun olanı hangisi ise onda karar kılınabilir. Saygılarımla...
Ahmet Miraç Kaytan