Çocuklara öz güven kazandırmak her şeyden önemlidir

A -
A +
“Genelde aileler çocuklarını hep kendi içinde bulundukları toplumsal sınıfa uygun bireyler olarak yetiştirmek için çalışmışlardır. Örneğin baba ne ise çocuğunun da kendisi gibi olmasını istemiştir. Aile kendileri hangi inanca, hangi görüşe aitse çocuklarının da öyle olmasını, hangi sanat veya spor dalından hoşlanıyorlarsa çocuğun o dalda eğitim almasını istemişlerdir.
Çok büyük bir yanlıştır bu. Ailenin çocuğuna yapması gereken en büyük iyilik ona öz güven duygusu kazandırmaktır.
Çünkü öz güven daha ilk yaşlarda kazanılan bir duygudur. Dikkat edilirse çocuklara korkuyu da tedirginliği de anne babalar veya büyükler öğretir. Yalan söylemeyi de onların öğrettiği gibi.
Anneler babalar çocuklarının yanında birbirine “güzelim” demekten utanırlar. Evden işe giderken, akşam işten eve gelince birbirlerine iltifat kelimeleri kullanmaktan nedense kaçınırlar.
Ama aynı anne baba, çocuklarının gözü önünde birbirine bağırıp çağırmaktan, birbirine bazen argo sözler söylemekten ve hatta kavga etmekten hiç çekinmezler…
Oysa çocuk bunları izlerken benliğinde hep şu soruya cevap aramaktadır. Annem ve babam birbirini sevmiyor. Çünkü hiç birbirine sevgi hareketi yapmıyor. Birbirine değer vermiyor.
Böylece çocuğun annesine ve babasına güveni ta o zamanlarda kaybolmaya başlar.
Büyüklerinin sürekli azarladığı, “sen sus bakayım” dediği, “sen ne bilirsin” diye, “daha dünkü çocuk” diye her aşağılama çocuğun kendine öz güven duymasının önüne birer set çekilme olayıdır.
Oysa aynı anne baba, çocuğunun hatalarını görse bile “bu yaşlarda ben de hata yapmıştım ama artık yapmıyorum. Bak göreceksin sen de büyüyünce hata yapmayacaksın” gibi sözlerle veya böyle olumlu cümle kuramasa bile hata karşısında olumsuz tepki vermeyerek çocuğunu ezmese, o çocuk zaten o hatanın farkında olacak ve geçici olduğu bilinciyle üzerinde durmayacaktır. Aksi durumda o hata ve hata sebebiyle karşılaştığı aşağılanma beynine yer edecektir...
       Uzm. Psikolog Erdinç Üstündağ
 
 
 
Optisyen/gözlükçüler: “Sağlık çalışanları bir bütündür”
 
“Sağlık Çalışanları Bir Bütündür. Optisyen/Gözlükçülere sağlık meslek mensubu oldukları hâlde henüz aşı önceliği tanınmadı. Optiyen/Gözlükçülerin aşı mağduriyeti devam ediyor.
Optisyen/Gözlükçüler diş hekimleri, KBB uzmanları ile göz doktorları kadar riskli sağlık hizmet sunumu veriyorlar. Sadece nisan ayında 3 genç optisyen/gözlükçü meslektaşımız Covid-19’dan vefat etti.
Tüm sağlık meslek mensuplarının aşıları öncelikli olarak yapıldı. Beklentimiz ve talebimiz Covid-19 aşılarının hem optisyen/gözlükçülerimize hem de çalışanlarımıza yapılmasıdır. Tüm sağlık çalışanları bir bütündür. Salgınına karşı gözlükçü ve çalışanlarının da öncelikli aşılanması gerekir.
Her şeyden önce koronavirüse karşı mücadelenin sürekliliği açısından sağlık kurumlarının ve çalışanlarının korunması büyük önem taşıyor. Bu nedenle sağlık kuruluşlarında çalışan herkesi öncelikle korumak esas olmalıdır.
Devletimizin sosyal devlet anlayışı ile Bilim Kurulu ile, Covid-19 ile yaptığı mücadeleyi destekliyoruz.
Salgından özellikle sağlık çalışanlarının etkilendiğini ve Covid-19’un meslek hastalığı olarak tanınmasını, tedbir amaçlı hazırlanan yeni ekonomik paketlere, Optisyen ekonomik ve sağlık yönünden koruyacak tedbirlerin de eklenmesini talep ediyoruz.
Optisyen/Gözlükçülere sağlık meslek mensubu oldukları hâlde henüz aşı önceliği tanınmadı. 
Sağlık Bakanlığı dâhil tüm sağlık otoritelerimize taleplerimizi Birliğimiz ve Odalarımız aracılığı ile ilettik. Henüz olumlu bir geri dönüş olmadı.
      20. Bölge Kuzeydoğu OGO Başkanı Taylan Küçüker 
 
 
Dinimizi mi öğreneceğiz felsefeci mi olacağız?
 
Feridun Ağabey, ben bir üniversitede ilahiyat fakültesi öğrencisiyim. Hazırlık sınıfı da dâhil toplam 5 senelik eğitim sürecinde -hazırlık sınıfından yana bir sorunum yok- öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Karşılaştığım problemlerden birine örnek vereyim. Din felsefesi dersinde bizden "Tanrı, kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi? Tanrı'nın zalimce ve düzenbazca fiil yapabileceğini söylemek mi yoksa Tanrı bunları yapmaktan acizdir demek mi daha iyidir? Tanrı mümkün dünyaların en iyisini yaratmak zorunda mıdır? Açıklayınız!"  gibi konuları yorumlamamız ve açıklamamızı istiyorlar. Biz buraya ilim öğrenmeye geliyoruz karşılaştığımız şeylere bakın! Allah bilir bunun daha fenaları da vardır. İnsanlara İslamiyet’i anlatmak için ilim öğrenmek için büyük umutlarla geldiğimiz yerden felsefeci olarak mı çıkacağız?
İnşallah tez zamanda eğitim sistemimiz tamamen yenilenir ve ülkemize yaraşır inancımızı öğrenebileceğimiz bir eğitim sistemi kurulur. Saygılarımla.
   Not: İsmim yazılmasın sadece “Bir Öğrenci” yazılsın.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.