İtiraf edin ki aslında çekiniyorsunuz!

A -
A +
"Feridun Ağabey, köşenizi sürekli takip ediyorum. En çok da kişisel konularda okuyucularınıza verdiğiniz cevaplar benim için faydalı oluyor. Benim de bir sıkıntım var. Çevremde birçok arkadaşımın yaptığı yanlışı fark etmeme rağmen yüzlerine karşı söyleyemiyorum... Ben kalp kırarım, ayıp olur, mahcup olmasın diyerek görmezden duymazdan bilmezden geliyorum. O ise beni kandırdığını, utandırdığını veya benimle alay ettiğini sanıyor. Çevremdekiler bile anlamayanın ben olduğumu düşünüyor. Ne yapmam lazım abi? Vereceğiniz cevabı sabırsızlıkla bekliyorum” diyen İstanbul’dan Çetin K. isimli okuyucumuz, aslında cevaplarınızı sorunun içinde kendiniz veriyorsunuz. Şöyle ki, hem muhatap olduğunuz kimse hem sizi dışarıdan gözlemleyen üçüncü kişiler sizin iç dünyanıza göre değil kendi gördüğüne göre karar veriyor. Siz de zaten kendinizde var olan gerçek duygu ve düşüncenizi dile getirmeyip kelimenin tam anlamıyla “rol” yapıyorsunuz. Anlamamak rolü, kandırılmak rolü, saf veya aptal görünme rolü… Eğer karşıdaki bir yanlış yapıyor ve siz onun yanlışını bilerek dile getirmiyorsanız bilin ki çekiniyorsunuz. Hadi itiraf edin siz aslında çekindiğinizi de gizliyorsunuz. Bu ise kelimenin tam anlamıyla öz güven yetersizliğidir. Hangi ortamda olursanız olun, hangi seviyede iletişimde olursanız olun, sizi üzecek olduğunu düşündüğünüz her konuda karşınızdakine “dur” diyebilmelisiniz. Dur demenin şekli ve yöntemi sizin yeteneğinizle alakalıdır. Yani burada kalp kırmadan, karşıdakini tahrik etmeden veya iletişimi kopartmadan durdurabilmek yetenek gerektirir. Bunun birçok yöntemi olmakla birlikte en kolay olanı beden dili ile birlikte yapılan mod değişikliğidir… Örnek olarak kahkahayla gülünen bir ortamda konu sizin hakkınızda verilen alaycı bir karara geldi ise tam o anda suratınızı anında ciddiyete büründürüp “bak bunu kabul edemem” diyebilmelisiniz. Sizin o ciddiyetiniz, karşınızdakini 200 km ile giden aracın ani fren yapması gibi sarsacak ve kendine getirecektir. Bundan sonra hem o, hem çevresindekiler gerektiğinde takındığınız bu ciddiyeti ve kendinize olan saygınıza onlar da saygı duyacaklardır. (F.A.)
 
 
Kafa karıştıran bilgilerden uzak durun
 
"Feridun Ağabey, pandemi sebebiyle korkumuz dağları aştı. Haberleri izlerken tüylerim diken diken oluyor. Hastalığın belirtilerini sayıyorlar. En ufak bir öksürükte, ya da baş ağrısında korkudan ne yapacağımı şaşırıyorum. Biraz terlesem 'acaba hasta mı oldum?' korkusu yüreğimi kaplıyor. Depresyona mı girdim diye endişe ediyorum” diyen Eskişehir’den Sevim Hanım, bu tür korkuyu yaşamayan neredeyse kalmadı gibi bir şey. Ama şunu da bilelim ki Bakanlığımızın yaptığı açıklamada gerekli tedbirleri aldığınızda virüs size bir şey yapamaz denilmektedir. Bu çok önemli bir güven sözüdür. Diğer yandan tıp otoriteleri “Plasebo” denilen ve ilaç olmadığı hâlde hastayı rahatlatan uygulamadan söz ettikleri gibi bir de bunun zıddı olan nosebo etkiye de dikkat çekmekteler. Bir hastalığın belirtilerini sayarken kişinin her bir belirti gördükçe “acaba” tedirginliği nosebo etkisi yapıyormuş.  Bize düşen elbette gerekli tedbirleri almakla birlikte bağışıklık sistemimizi zayıflatmayacak bir hayat tarzı yaşamak… Birkaç örnek vermek gerekirse uykuyu aksatmamak, yeşil sebze ve meyveyi soframızda daim etmek, bol su içmek, endüstriyel ürünlerden mümkün olduğunca uzak durmak gibi… Bu konuda hekiminiz size daha sağlıklı ve detaylı bilgi verecektir. Biz şu kadarını söyleyelim ki sosyal medyada dolaşan ve kafa karıştıran rastgele bilgilere bakarak kendinizi korkutmayın vücudunuza ve onu yaratana güvenin… (F.A.)
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.