Mahkeme, Ada faytonları ve atlarla ilgili kararını verdi

Feridun Ağabey 20 Eylül 2019 Cuma günkü köşe yazınızda sesimiz olmuştunuz.

“Ada faytonları ve atlarla ilgili bilgi kirliliği mi var?” diye kamuoyuna sormuştunuz. İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği (İAKTVKD) ve “Ada, At ve Biz” platformu olarak yaptığımız açıklamamıza yer vermiştiniz. Şimdi de şükürler olsun verilen mücadeleler sonuçsuz kalmadı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Nihayet mahkeme, Ada’daki atlar yalanını bozdu. Mahkeme kararına göre faytonlara at bağlanması yasağı kanunsuzdur. Adalara motorlu vasıta sokmak yasa dışıdır. Hastalık konusu abartılıp köpürtülmüştür.

Fayton konusunda yaşadığımız yanlışlar, hak ve hukuk tanımaz yasaklarla yetkililerce taammüden oluşturulan oldubittiler karşısında “sanal aktivizme” tevessülle kendimize popülerlik kazandırmaya niyet etmeden ve hiçbir maddi çıkar gözetmeden; doğru bildiğimiz yolda faytonlara kavuşabilmek için odaklanarak mücadele ediyoruz. İstanbul Adaları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği’miz (İAKTVKD) yanı sıra şahıslar olarak da haklı davamızı sürdürüyoruz. Bu cümleden olacak şekilde fayton ulaşım sistemine yapılan saldırının hemen akabinde yürütmeyi durdurma talebiyle idare mahkemesinde hem İAKTVKD hem de şahıslar olarak zaman kaybetmeden derhal dava açmıştık. Uzun ve çetin gecen bir mücadele sürecinde sonuçta İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde görülen davamız karara bağlandı. Yedi sayfalık 2021/412 numaralı kararın bir bölümü ekte dikkatinize sunulmaktadır. Mahkeme asıl şikâyetçi olduğumuz hususların tamamında bize hak verdi. Ancak şikâyetçi olmadığımız konularda İdare’nin tasarruflarının ne hikmetse -zaten sual etmemiştik- haklı bulunmasından ötürü, muhtemelen bir taktik gereği netice %50 lehimize, %50 aleyhimize kararlaştırıldı. Bittabi itiraz, istinaf vs. yolları her iki taraf için de açık. Buraya kadar geldik; peşini elbette bırakmayacağız. Bu konuda sesimiz olduğunuz için de sizlere teşekkür ediyoruz.

 

 

 

Efendim bizim de KPSS imtihanına hazırlandığımız şu günlerde aklıma “üniversite sınavına hazırlanan kardeşlerim için belki faydalı olur” fikriyle bir şeyler yazma düşüncesi geldi. Müşahede ettiklerimden gördüklerimden yola çıkarak birkaç kelam etmek istiyorum.

Kendim de evhamlı biriydim. “Bir yere yerleşemezsem ölürüm biterim” diye düşünüyordum.

Üstelik ailem asla bu hususta üzerime gitmezdi. Bu zamana kadar bir kez olsun “ders çalış” dediklerini bilmem. Ama çok şükür Türkiye’nin başarılı üniversitelerinden birinde Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne yerleştik... Burada bir hususa dikkat çekmek isterim. Üniversite eğitimiyle birlikte insanın kendini doğru kaynaklardan okuyup öğrenerek geliştirmesi gerekiyor. Örnek olarak bir insan üniversite eğitimi alsa da kendi milletinin dilini, dinini ve tarihini de doğru kayaklardan öğrenmelidir. Ancak o zaman gerçek anlamda şahsiyet sahibi münevver aydın birisi olur. O zaman hangi mesleğe sahip olursa olsun dinimize dilimize ve tarihimize sahip çıkan biri olur.

Gelelim tercih konusuna… Tercihe yönelik olarak da kesinlikle maişet endişesiyle tercih yapılmamalı. Hangi meslek olursa olsun dine insanlığa hizmet hedefi unutulmamalı. Yoksa rızık değişmez. Hangi iş olursa olsun kişi ancak rızkını yer. Kişinin rızkı, yediği ve giyip eskittiğidir. Saygılar...

 

 

 

Feridun Amca, teyzemin bir kızı var. Annesi onun saçlarını tarıyor. Kahvaltıda ona ekmeğine reçel sürüyor. Onu kucaklayıp öpüyor. En önemlisi de ona hiç kızmıyor onu hiç dövmüyor. Ben anneme dedim ki: "Anne, teyzem kızını hiç dövmüyor. Onu çok seviyor..." Annem beni “sus bakayım!” diyerek susturdu. Bir akşam teyzemlerde otururken teyzeme “ben de senin kızın olmayı isterdim” dedim. Annem bunu duydu ve bana çok kızdı. Bir daha teyzemlere beni göndermedi. O zaman benim de annem teyzem gibi olsaydı...