Bu coğrafyada Türkiyesiz hiçbir şey olmaz

A -
A +
Türkiye’nin Suriye politikası, müttefik bildiklerimizin bilinçli ve olumsuz tavırlarına rağmen millî güvenliğimiz çerçevesinde seyrinde ilerliyor. Özellikle ABD’nin YPG konusunda sergilediği ikircikli tavır ve silah yardımının devam etmesi, iki ülke arasındaki köklü ilişkiye eşi benzeri görülmemiş bir güven sorunu yaftası vurdu.
Suriye sınırımızda, Fırat’ın doğusunda oluşturulması planlanan güvenli bölge çalışmaları ABD ve Türkiye yetkilileri arasında yoğun görüşme trafikleriyle devam ettirilse de Cumhurbaşkanı’mızın dediği gibi, teröre güvenli bölge oluşturuluyor türünden bir intiba var. Askerî ve istihbari kaynaklarımız da bunun doğruluğunu maalesef teyit etmektedirler.
Öte yandan rejimin İdlib bölgesine sürdürdüğü saldırılar hem vahşetin sınırlarını zorluyor hem de sınırımıza doğru yeni bir göç dalgasının fitilini ateşliyor. Türkiye ne olursa olsun yeni bir göç dalgasına maruz bırakılmak isteniyor.
Devletimizin gerek ulusal gerek uluslararası toplantılarda defalarca dile getirdiği gibi, Türkiye, yeni bir göç dalgasını kaldıracak durumda değil. Üç kuruşun ve küçük hesapların kârını güden Avrupa devletleri, hem istiyorlar ki mülteciler ülkemize gelmesin hem de diyorlar ki Türkiye tüm bu dalgalara tek başına göğüs gersin. İşin maddi kısmını bile üstlenmiyorlar. Türkiye her sorunu kendi halletsin istiyorlar.
Üç kuruşa beş köfte olmayacağı gibi ülkemizin yeni göç dalgalarına karşı Avrupa da elini taşın altına koymak zorunda. Ya da İdlib’deki sıkıntıları çözmek için gerekli diplomatik faaliyetleri yapmak zorunda. Öz kaynaklarımızla kucak açtığımız muhacir kardeşlerimize karşı her türlü yardımı elbette yaparız ama ülkemizin ve devletimizin uluslararası camia tarafından istismar edilmesine, mültecilere yaptıklarımızın yok sayılmasına da sessiz kalmayız.
Türkiye Cumhuriyeti, diplomasinin ve yumuşak gücün her türlüsünü son kerteye kadar başarıyla kullanan ama yeri geldiğinde de millî güvenliğini tehdit eden kim olursa olsun, demirden yumruğunu onun başına indiren güçlü bir devlettir. Bugün bizleri mülteci akını ya da terör ordusuyla kıskaca almaya çalışanlar, bilmelidirler ki devletimizin her ihtimale karşı her türlü planı hazırdır ve uygulanmayı beklemektedir.
Biz düzün ortasında kurulmuş bir çadır devleti değiliz. Bunu herkesin böyle bilmesi ve adımlarını ona göre atması gerekmektedir. Türkiye olmadan Orta Doğu’da oyun kurulması, oyun bozulması, strateji üretilmesi imkânsızdır. Bin yıllık devlet geleneğimiz ve imparatorluk mirasımız, Cumhuriyetimizin itici gücüyle bir araya geldiği için atacağımız adımlar herkes tarafından dikkatle takip edilmektedir.
Belki her istediğimiz olmayacaktır fakat istemediğimiz herhangi bir durumun oldubittiyle sahada kabul ettirilmesi mümkün değildir. Bu coğrafyada Türkiye’nin istemediği hiçbir şey olmaz. Müttefiklerimizin ve stratejik ortaklarımızın durumu bu şekilde analiz edip adımlarını buna göre atmaları kendileri açısından çok faydalı olacaktır.
Ha “biz bir şey yapmayız, YPG’ye destek veririz” derlerse. Diğer cenahta “İdlib’de her türlü güç kullanırız, Türkiye’yi yeni göç dalgasıyla korkutur, istediğimizi yaptırırız” diyorsa, yanıldıklarını anlayacaklardır.
Blöfle Türkiye’ye diz çöktüremezler. Şantajla da sonuç alamazlar. İlerleyen zamanlarda bunlar daha net görülecektir. Türkiye ne Batı’nın kölesi ne de Rusya/Avrasya hattının emir eridir. Türkiye çıkarları nasıl gerektirirse öyle davranacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.