Yüksek Yargı, FETÖ şirketleri ve içerideki FETÖ’cüler

A -
A +
Önce FETÖ şirketlerinden başlayalım. 1 Mart 2014’deki meşhur TUSKON toplantısında devlete meydan okuyan FETÖ’cü iş adamlarını gördük. 15 Temmuz öncesi yargıda çok az kişi topa girdiği için birkaç FETÖ şirketine dokunulabilmişti. 15 Temmuz sonrası iş dünyasında belli bir temizlik yapıldı.
Akın İpek, Kaynak Holding, Boydak gibi şirketlere kayyum atandı ve bazıları müsadere edildi. Yani şirketlerin yönetimi olduğu gibi devlete geçti. Türkiye’nin birçok yerinde FETÖ’yle iltisaklı şirketlere kayyum geldi. Şirketlerin FETÖ’cü sahipleri tutuklandı. Yattığı süre göz önüne alınıp tahliye edilenler oldu. Hâlâ içeride olanlar var.
Ancak burada sorulması ve muhataplarının cevaplaması gereken sorular var. Daha önce bu köşede yazmıştım. Konya’da Ali Egemen itirafçı oldu. El konulan mallarını geri aldı ve beraat etti.
Ahmet Küçükbay yüzde 13’lük kısmı hariç mallarını geri aldı. Küçük bir cezayla kurtuldu. İzmir’deki FETÖ’nün Babalar Grubu dosyası Yargıtay’da. Türkiye’nin birçok yerinde FETÖ’cü iş adamları şirketlerini geri aldılar. Adı yönetim kayyumu olan ama aslında sahiplerinin idare ettiği şirket örnekleri de var.
Söylenenlere göre bazıları hariç Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden döner diye şirketler geri veriliyor. Çünkü şirketlerin elde ettiği kâr ve malları FETÖ eliyle kazandıklarını ispat etmek gerekiyormuş. FETÖ’cü olduklarını bildiğimiz insanlara şirketlerinin iade edilmesi ayrı bir garabet.
Öte yandan Boydak dosyası 2018 Temmuz’unda sonuçlandı ve İstinaf’a gitti. 1,5 yıldır dosya İstinaf’ta bekliyor. Sonra Yargıtay var. Hemen her yerde FETÖ şirketlerinin İstinaf süreci bitmişken, Boydakların dosyası İstinaf’ta neden bekletiliyor anlamış değilim. Zaten belli kesim “zengin FETÖ’cüler kurtuluyor, parası olan yırtıyor” algısına oynadı ve bu durum halkta karşılık buldu. FETÖ’cü iş adamalarının çoğu durumu kurtardı.
Gariban öğretmen, tezgahtâr, Bank Asya’ya 2.000 TL yatıranlar içeride yatarken zengin FETÖ’cülerin mallarını geri alması çelişkili değil mi? İtirafçı olup küçük cezalarla yırtmaları haksızlık değil mi?
Bir taraftan da özellikle 17-25 Aralık sürecinde devlete yardımcı olmuş, FETÖ şirketleriyle gerekli mücadelede risk almış ve tanıklık yapmış insanlara Anadolu’nun birçok yerinde zorluk çıkartılıyor. 15 Temmuz olmadan, en zor zamanda bu şirketlerdeki küçük ortakların nasıl fedakârca ellerini taşın altına koyarak devlet tarafında saf tuttuğunun şahidi benim. Şimdi bu insanlar bir kesim eliyle korkutulmaya çalışılıyor. Bunlar güveni ve adaleti zedeleyen adımlar.
Yüksek Yargı FETÖ şirketleri ve iş adamları konusunda daha net adımlar atmalı. İtalyan Savcı Di Pietro’nun dediği gibi “her büyük kamu davası bir PR çalışmasıdır.” Çünkü bazı yanlış kararlar baş ağrıtabilir. Kolombiya’nın en büyük uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın 1992’de bir günde Miami’deki 112 şirketine el konmuştu. Hukuku bazen halkın yararına işletmek gerekir.
Bir uyarım da cezaevindeki FETÖ’cülerle alakalı. Ortalama bir FETÖ’cü 6-7 yıl ceza aldı. 10 yıl ve üstü alanlar da var. 15 Temmuz’a katılan askerler, bazı polis şefleri, yargı mensupları ve imamlar hariç 2022’ye kadar peyderpey içerideki FETÖ’cülerin çoğu tahliye olacak. İçeride 10 bin kişi hariç 40 bin kişi dışarı çıkacak. Bazıları kinli çıkacaktır ve intikam isteyecektir.
Devlet denilen aygıt bir tehlike vuku bulmadan onu bertaraf eden yapıdır. Vücudun bağışıklık sistemi gibidir. Bağışıklık çökerse sonradan alınan tedbirler anlamsızdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.