Hep böyle başlar bu işler

A -
A +
Türkiye tarihini bilmesek biz de, “Ne var ki canım?” diyebiliriz. Ama kazın ayağı öyle değil. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinden önce üniversiteler karışırdı. Bir el devreye girerdi...  Ülkede siyasi iktidarın sıkıntıda görünmesi gerekiyordu. Yani memleketi idare edemez bir hâlde olması lazımdı. Onun için de “iyi saatte olsunlar” mekanizması işler ve belli klikler harekete geçerdi...  Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara böyle bakmak gerekir. Rektör atamasını protesto gösterileri hâlâ devam ediyor. Tamam, Melih Bulu’nun atanmasını kabul etmediniz. Öğrenciler, rektörler üniversite bahçesinde bu atamayı içlerine sindiremediklerini söylediler. Hâlâ bu işi uzatmanın mantığı nedir? İlk gösterilerde, “Katil devlet, katil polis” sloganları bile atıldı. O gösterilerde bazılarının Boğaziçi ile alakasının olmadığı da ortaya çıktı. Nedense polisimize katil denirken kimse, “Siz ne diyorsunuz?” demedi.  Tarihten biliyoruz ki, böyle gösterilerde araya terör örgütleri mensupları karışır. Nitekim karıştı da. 1 Şubat’taki gösterilerde 108 kişi gözaltına alındı. İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada, üniversitesinin Güney Kampüsü girişinde dün gerçekleştirilen eylemler sırasında gözaltına alınan 108 kişiden sadece 7'sinin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olduğu belirtildi. Açıklamada, 101 şüphelinin Boğaziçi Üniversitesine kayıtlı olmadığı, 15 kişinin de üniversite düzeyinde eğitim görmediği vurgulandı. Bu 101 şüpheli kim? Nereden geldiler? Amaçları ne?.. Bakın bu işler hep böyle başlar. Üniversitelerde terör örgütleri eliyle kargaşa çıkarılır. Hükûmet aciz gösterilir. Sonra bu eylemler başka üniversitelere yayılır. Kıvılcım yangın olur.  Biz bunların örneklerini tarihte çok gördük. Boğaziçi Üniversitesinde olan bitenlerin geçmişle ne ilgisi var diyebilirsiniz. Çok ilgisi var. 27 Mayıs öncesi üniversitelerde başlayan gösterilerle darbe oldu. Başbakan ve iki bakan idam edildi. Bunlar unutulmadı. Türk sağı bunları unutmuyor. O yüzden sokak eylemleri ya da üniversitelerdeki kargaşalardan hemen endişeye kapılıyor.  Bu arada Boğaziçi’ndeki olaylarda Kâbe-i Muazzama’ya da aleni hakaret edildi. Şimdi bunun rektör atamasıyla ne ilgisi var? İslam dinine kinlerini kusan bu tipler kim? Bu alçakça saldırı kınanmayacak da, ne yapılacak? MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu konuyla ilgili aynen şöyle söyledi: “Kâbe’yi aşağılayanların, bu mabedimizi asırlar evvel mancınıklarla vurup yıkan Yezid’in askerlerinden, Ebabil kuşlarınca kafalarına taş yağdırılan Yemen Valisi Ebrehe ve askerlerinin durumundan, hatta 20 Kasım 1979’da Kâbe’yi işgal eden teröristlerden hiç mi hiç farkı yoktur.” Boğaziçi Üniversitendeki gösterilerde polisimize katil diyenler, Kâbe’yi aşağılayanlar aynı kaynaktan besleniyor. Amaçları bu ülkenin millî ve muhafazakâr değerlerini ayaklar altına almak.  Kaldı ki Boğaziçi’nde binlerce öğrenci var. O öğrenciler de değerlerimize saldırılmasından, küfredilmesinden eminim ki rahatsızdırlar... Artık eski devlet yok. FETÖ polis ve yargıçları da yok. Devlet çok güçlü ve gereğini hemen yapıyor. Öğrencilerin demokratik protestosuna evet ama terör ve marjinal örgütlere hayır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.