İslâmi Kavramlarla İlgili Bir Tahlil “RAHMAN’IN KULLARI” VE ÖZELLİKLERİ

A -
A +
“Rahman’ın kulları” ifadesi, âyet-i kerime’de (Furkan, 63) geçmektedir. Furkan suresi âyet 63’ten 75’e kadar kısımda, bu mübarek kişilerin sıfatları beyan edilmiştir. İslam âlimleri, bunların kimler olduğunu çeşitli eserlerinde açıklamışlardır. Rahman, Allahü teâlânın “esmâ-i hüsnâsı”ndandır. Âyet-i kerimede geçen “ıbâdü’r-rahmân/Rahman’ın kulları” lâfzındaki “ıbâd”, abd/kul kelimesinin çoğuludur. Burada abd/kul kelimesi, sözlük anlamında değil, ıstılah/terim olarak kullanılmıştır. Aynı, veli/evliya kavramında olduğu gibi.   Rahman’ın kulları; Peygamberler, Melekler ve Salih Mü’minler’dir. Salih Mü’minler içinde başta Eshab-ı kiram olmak üzere, Mezhep imamları, Müctehidler, Âlimler, Şehidler, Mutasavvıflar ve Müceddidler bulunmaktadır. Bunların hepsi, Hazret-i Peygamber ve Eshab-ı kiram’a hakkıyla bağlı olan Cemaat ve Sevâd-ı A’zam olarak nitelendirilen Ehl-i sünnet Müslümanıdırlar. Ehl-i sünnet ulemasına göre, bid’at ve dalâlet içinde olan bir âlim, ne kadar ilim sahibi olursa olsun Müctehid ve Müceddid sayılmaz. Âyet-i kerimelerde geçen “Rahman’ın kulları” ile ilgili lâfızlar, şu başlıklar altında ele alınabilir:   Peygamberler   Eğer Yusuf, Rabbinin burhanını (ilâhî ihtarını) görmemiş olsaydı, olacak olan olurdu. İşte biz, ondan fenalığı ve fahşayı gidermek için böyle yaparız. Çünkü o (Peygamberim Yusuf), bizim ihlâslı kullarımızdandır (Yusuf,24). Çünkü o (Peygamberim Nuh), bizim mü'min kullarımızdandı (Saffât,81). (İbadette) kuvvet ve (dünyada) basiret (görüş) sahipleri olan kullarımız (ve Peygamberlerim) İbrahim, İshâk ve Yakub’u da hatırla (Sâd,45). O, Meryem’in oğlu İsa, ilâh değil, ancak bir kuldur. Biz ona nimet verdik ve kendisini İsrâiloğulları için (babasız yaratmakla) bir ibret kıldık (Zuhruf, 59). (Allah’ın bir mûcizesi olarak beşikteki çocuk İsa) dedi ki: “Ben gerçekten Allah’ın kuluyum, bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı (Bu gerçekleşecektir.) (Meryem,30). Her türlü noksanlıktan münezzeh (uzak) olan O Allah’tır ki, kulunu (Muhammed aleyhisselâm’ı bir) gece Mescid-i Harâm’dan (Mekke’den) o etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götürdü. Ona, (kudretimize delâlet eden) âyetlerimizi göstermek için (İsra,1).   Melekler   Onlar (kâfirler), Rahmân'ın kulları olan Melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve (Kıyamette) sorguya çekileceklerdir (Zuhruf, 19). O kâfirler, beni bırakıp da kullarımı (melekleri ve Peygamberim Îsa’yı) kendilerine dost edineceklerini mi sandılar? Biz, cehennemi, o kâfirlere konak olarak hazırladık (Kehf, 102). (O kâfirler,) "Rahmân, çocuk edindi" dediler. O, böyle şeylerden münehzehtir (uzaktır, yücedir). Hayır, melekler (Allah’ın çocukları değil,) mükerrem, şerefli kullarıdır (Enbiya’, 26).   Salih Mü’minler   Ancak tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenler başka. Onlar cennete, Rahmân'ın kullarına gıyaben vadettiği “Adn” cennetlerine girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. Şüphesiz O'nun vaadi kesinlikle gerçekleşir (Meryem, 60-61). Fakat onlar (kâfirler, Peygamberim) İlyas’ı yalanladılar. Muhakkak onlar (Ahirette) hazırlanıp (cehenneme) götürüleceklerdir. Ancak Allah’ın ihlâs sahibi (mü'min) kulları müstesnadır (onlar azaptan kurtulmuşlardır). (Saffat,127-128). (Bkz. Saffat, 160-169) (Resûlüm, Kıyamette) sen, zalimlerin yaptıkları şeyler, tepelerine inerken bu yüzden korku ile titrediklerini göreceksin. İman edip salih ameller (işler) yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuftur. İşte bu, Allah'ın, iman edip salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: "Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, (Müslüman kardeşliğinin bir sonucu olan) yakınlık ve sevgiden başka bir ücret istemiyorum." Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir (Şûra, 22-23). (Ey Resûlüm!) Kullarım, sana beni sordukları zaman (onlara söyle:) Şüphesiz ben (onlara ilmimle, rahmetimle, günahlarını bağışlamam ve tevbelerini kabul etmemle) çok yakınım. Bana dua edince, ben dua edenin duasını kabul ederim. O hâlde onlar da hak (olan doğru) yolu bulmaları (dinî ve dünyevi nimetlere kavuşmaları) için bana (davetime itâat ve ibâdetle) icabet etsinler (karşılık versinler) ve bana iman etsinler (iman üzere devam etsinler) (Bakara,186).   “Rahman’ın Kulları''nın Özellikleri   Tevâzu sahibidirler   Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir (Furkan,63). Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme, çünkü sen, asla Arz’ı yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin (İsra,37). Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri, âyetlerimden uzaklaştıracağım (A'raf,146). (Ey Resûlüm!) Sana uyan mü’minlere alçak gönüllü davran! (Şuarâ, 215). Allah için alçak gönüllü olan bir kimseyi Allah yüceltir. (Müslim, Birr, 69). Allahü teâlâ bana: O kadar mütevâzı olun ki, kimse kimseye böbürlenmesin; kimse kimseye zulmetmesin, diye bildirdi. (Müslim, Cennet 64).   Halim selimdirler   Cahiller onlara (Rahmân'ın kullarına) lâf attıkları zaman, "selâm!" der (geçer)ler (Furkan,63). Cehennem ateşi, (insanlara iyi davranışla) yakın olana, yumuşak huylu olana ve kolaylık gösterene haram kılınmıştır. (Tirmizi, Kıyamet 46). Allah refîktir (kolaylık, yumuşaklık ve müsamahayı yaratır ve bunlardan razıdır). Bu sebeple rıfkı (nezaketle davranmayı) sever. Rıfk sahibine mahsus bir yardımı vardır ki, şiddet sahipleri bu yardımı göremez.  (Muvatta’, isti'zân 38). Bir kimse, yumuşak davranmaktan mahrum ise, hayrın tamamından mahrumdur. (Müslim, Birr 75).   Teheccüde kalkarlar   Onlar (Rahmân'ın kulları), Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir (Furkan, 64). (Ey Resûlüm!) Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın (İsra, 79). Her kim geceleyin uyanır, ailesini de uyandırır ve iki rekat namaz kılarsa, Allah'ı çok zikreden erkekler ile kadınlardan yazılırlar (Ebu Davud, Salat, 307). Farz namazlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır  (Müslim, Sıyam, 38); Ebu Davud, Sıyam, 56)   Cehennem azabından korkarlar   Onlar (Rahmân'ın kulları), şöyle diyenlerdir: Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktir! (Furkan, 65). Allah’ın azâbından ancak hüsrana uğrayanlar emin olabilirler. (A’râf sûresi, 99). Ey iman edenler, Allah’tan ona yaraşır şekilde korkun (gücünüz yettiğince) saygılı olun (emirlerinin dışına çıkmaktan) sakının. (Âl-i İmrân,102) Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz. (Tirmizî, Cum’a 80). Ölü tabuta konulup da insanlar (veya erkekler) onu omuzladığı zaman, eğer iyi bir kişi ise “Beni çabuk götürünüz, beni çabuk götürünüz!” diye seslenir. Eğer iyi olmayan biri ise, “Eyvah! Bu tabutu nereye götürüyorsunuz? der. O cenâzenin sesini insandan başka her şey duyar. Eğer insan bu sesi duysaydı, bayılırdı. (Buhârî, Cenâiz 50, 53, 90. Ayrıca bkz. Nesâî, Cenâiz 44).   İsrafı ve cimriliği sevmezler   Onlar (Rahmân'ın kulları), harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır (Furkan, 67). Ey âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez (A’raf, 31). Fakat kim (malından infâk etme, zekâtını verme konusunda) cimrilik eder, kendini (Allah’ın emrettiklerinden) müstağni (zengin) görür (O’na ihtiyaç göstermez), En güzel (kelime olan tevhîd’i veya İslâm dînini yahut cennet)i de yalanlarsa, Biz onu, en zor (ateş yolun)a hazırlarız. (Bu şekilde tâat ve ibâdetler, ona çok zor ve ağır gelir.) O, helâk olduğu (cehenneme düştüğü) zaman malı kendisine asla fâide vermez (Leyl, 8-11). Kendini nefsinin cimriliğinden koruyan kimseler, kurtulmuştur. (Tegâbün,16). Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zâlime zifirî karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir. (Müslim, Birr 56).   Şirkten uzak dururlar   Onlar (Rahmân'ın kulları), Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen … kimselerdir. (Furkan, 68). (Her Müslüman şu beş esasa inanır:) İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilâh olmadığına inanmak ve Hazret-i Muhammed'in Allah'ın (kulu ve) Resûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacc etmek, Ramazan orucunu tutmak (Buhari, İman 1).   Katil değildirler   Onlar (Rahmân'ın kulları), … haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan kimselerdir. (Furkan, 68). Haklı bir sebep (Şer’î mahkeme kararı) olmadıkça, Allah’ın (öldürülmesini) haram ettiği cana kıymayın (İsra,33).     Zinaya yaklaşmazlar   Onlar (Rahmân'ın kulları), … zina etmeyen kimselerdir. (Furkan, 68). Zinaya da yaklaşmayın, çünkü o, pek çirkindir ve kötü bir yoldur (İsra, 33). Onlar (Mü'minler) ki, ırzlarını korurlar (Mü'minun, 5).   Tevbe eder ve salih amel işlerler   Ancak tevbe edip de iman eden ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir (Furkan, 70). Kim de tevbe eder ve salih amel işlerse, işte o, Allah'a, tevbesi kabul edilmiş olarak döner (Furkan, 71).   Yalan şahitliği yapmazlar   Onlar (Rahmân'ın kulları), yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve sükûnetle geçip gidenlerdir (Furkan, 72). Onlar (Mü'minler ) ki, boş söz ve faydasız işten yüz çevirirler (Mü'minun, 3).   Yüce Allah'a dua ederler   Onlar (Rahmân'ın kulları), Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi “Allah'a karşı gelmekten sakınanlar”ın önünde eyle! diyerek dua edenlerdir (Furkan, 74). İşte onlar (Rahmân'ın kulları), sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada selâmetle/kurtulmuş olarak ve selâmla karşılanacaklardır (Furkan, 75). Orada ebedî kalırlar. Orası ne güzel bir karargâh ve ne güzel bir makamdır! (Furkan, 76).   Sonuç   Âyet-i kerimelerde abd-ıbâd kelimeleri, genelde ister yalın, isterse terkip hâlinde geçsin, sözlük anlamında değil, ıstılah/terim olarak kullanıldığı görülmektedir. Bunu belirleyen Müctehid Tefsir âlimleridir. Birkaç âyette sözlük/kelime anlamında geçmektedir.(*) Bu durumda abd-ıbâd kelimeleri, Kurân-ı kerimde çoğunlukla terim olarak kullanılmıştır. Böylece kul-kulum/kullar-kullarım, denildiğinde Mü’minlere hitap anlaşılmaktadır. Hatta İmam-ı Rabbanî hazretlerinin ifadesiyle “abdiyyet/kulluk”, Tasavvuf’ta vilâyet derecelerinin en yükseğidir. (**) Not: (*) A’raf,194; En’âm,18; Bakara,186 gibi. Hatta Bakara,186 ve En’âm,18’de Mü’min ve Kâfir için ortak kullanılmıştır. (**) (Mektubat. C.1, 30. mek.)   ******************************** İslâmi Kavramlarla İlgili Bir Tahlil “RAHMAN’IN KULLARI” VE ÖZELLİKLERİ Ka’be-i Muazzama/Mekke   İslâmi Kavramlarla İlgili Bir Tahlil “RAHMAN’IN KULLARI” VE ÖZELLİKLERİMescid-i İmam-ı A’zam/Bağdat

İslâmi Kavramlarla İlgili Bir Tahlil “RAHMAN’IN KULLARI” VE ÖZELLİKLERİ
Mescid-i Nebevi/Medine   İslâmi Kavramlarla İlgili Bir Tahlil “RAHMAN’IN KULLARI” VE ÖZELLİKLERİMescid-i Aksa/Kudüs    
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.