İslam’da Birliği Sağlayan Dört Mezhep

A -
A +
Dr. C. Ahmet Akışık
 
 
                                                 
Hazret-i Peygamber “aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm”, Ahiret’e irtihal edince, son din İslam’ı insanlara tebliğ görevi, âyet-i kerime ve hadislerle övülen güzide Eshâb-ı kiram’a kalmıştır. Onlar da çeşitli İslam bölgelerine yayılarak, İslam dininin öngördüğü ilmi yaymaya başlamışlardır. Bu faaliyet neticesinde belli başlı İlim Merkezleri ortaya çıkmıştır. Bu Merkezlerde fakîh sahâbîler, talebeleri olan Tâbiîn’e ders vermişler, hocalık yapmışlardır.
Diğer taraftan İslam toplumu günden güne, yıldan yıla genişliyor, Müslüman olanlar çoğalıyor ve İslam, artık kıtalarda hüküm sürüyordu. Bu durum hâliyle Müslümanların dinî ihtiyaçlarının artmasına ve çeşitli problemlerin doğmasına sebep oluyor, dolayısıyla bunların dine göre çözüme kavuşturulması zorunlu hâle geliyordu.
Bu arada İbn Sebe’ gibi bazı münafıklar, ikiyüzlü davranarak sözde İslam’ı savunduklarını ileri sürerek Müslüman halkı yanlış yönlendirebiliyorlardı. Hatta Hazret-i Ali ve Ehl-i beyt’in isimlerini kullanarak fâsid ve bâtıl görüşlerine Şi’a “Ali taraftarları” damgasını vuruyorlardı.
Bu ortamda Eshâb-ı kiram’ın naklettiği İslam’ı yanlış yorumlayan ve Hazret-i Ali’yi kâfir ilân eden Hâriciler ile bazı bid’at inanışları bünyesinde bulunduran Mu’tezile fırkaları da ortaya çıkıyordu.
İslam coğrafyasında belli başlı bu üç “dalâlet ve bid’at fırkası” yanında sayıları 72’ye varan birçok bid’at ve sapkın inanış (Cehmiyye, Müşebbihe, Kaderiyye, Cebriyye ve Mürcie gibi) baş gösteriyordu.
Bütün bu yanlış fikir ve inanışlar, özellikle Kur’an-ı kerim’in bâtıl tefsirinden ve yanlış okunmasından kaynaklanıyordu.
Bu durumda Eshâb-ı kiram’ın naklettiği İslam’ı olduğu gibi, fakat sistemleştirerek geniş halk kitlelerine ulaştırmak, Müslümanların iman ve amel bütünlüğünü sağlamak, dolayısıyla Müslümanların “tefrika”ya düşmelerini önlemek gerekiyordu. İşte bu görevi, Müctehid âlimler yerine getirmişlerdir. İslam toplumu âlimlerinin kâhir ekseriyeti “cumhûr”un onayladığı ve 12-13 asırdan beri hükmünü sürdüren Dört Mezhep gerçeği ve uygulaması, bu şartlar altında ortaya çıkmıştır.
Bu mezheplerin imâm, talebe, esas ve kitapları şöyle sıralanabilir:
 
HANEFÎ MEZHEBİ
 
İmâmı, İmâm-ı A’zam Ebû Hanife Nu’man b. Sabit’dir (80 – 150H / 699 – 767M). Kûfe’de doğdu. İyi bir tahsil gördü. Birçok ulemadan ders aldı. 16 yaşında Hacca gitti. Orada ders halkalarını gördü ve bazılarına katıldı. Dönüşte kendini tamamen ilme verdi. 40 yaşına kadar 18 sene üstadı Hammad b. Süleyman’ın derslerinde bulundu. Kûfe’nin fakîhi oldu.
Fıkıh silsilesi, genel olarak sahâbeden İbn Mes’ûd, Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’e; tâbiînden de Hammâd, İbrahim en-Nehaî, Alkame gibi fukahâya dayanır.
 
Fıkıhta esas aldığı deliller
 
1. Kitap, 2. Sünnet, 3. Eshâbın Fetvaları, 4. İcma’, 5. Kıyas, 6. İstihsan ve 7. Örf ve Adet.
Eserlerinden beşinin isimleri şöyledir: 1. Fıkh-ı Ekber, 2. Fıkh-ı Ebsat, 3. el-Alim ve’l- Müteallim, 4. Risâle, 5. el-Vasıyye.
 
Talebeleri
 
İmâm-ı A’zam Ebû Hanife, yüzlerce âlim talebe yetiştirmiş, bunlardan 40’a yakını ictihâd edebilecek seviyeye yükselmiştir. İçlerinde Mezhebte ve Mes’elede Müctehid olanlar vardır. Önde gelen talebelerinden bazıları şöyle sıralanabilir:
1. Ebû Yusuf Ya’kub b. İbrahim (ö.182/798). Üç halife döneminde kâdîlık yaptı. Baş kâdî oldu. Mezhebte müctehid idi.
Ebû Yusuf’un Harun Reşid’in emriyle yazdığı Kitâbu’l-Harâc’ı meşhurdur. Bu, devlet geliri, arazi vergisi hakkında bir eserdir.
Bundan başka fıkha dair “Usûl ve Emâli” adı verilen Kitabu’s-salât, Zekât, Sıyâm, Ferâiz vb. kitapları vardır. Ayrıca Evzâî, Ebû Hanife ve İbn Ebî Leylâ’nın ihtilâflarıyla ilgili kitapları da bulunmaktadır.
2. İmâm-ı Muhammed b. Hasan Şeybânî (ö.189/805). Ebû Hanife’nin vefatında 18 yaşındaydı. Uzun müddet ondan ders alamadı. Ebû Yusuf, Süfyan-ı Sevrî, Evzaî ve Malik’ten de ders aldı. Kâdılık yaptı. Mezhebte müctehid idi.
a. Zâhir-i Rivâye Kitapları:
İmam-ı Muhammed, Hanefi mezhebinin konularını, Mebsûd, Câmiu’s-sagîr, Câmiu’l-kebir, Ziyâdât, Siyer-i Sagîr, Siyer-i Kebîr adındaki altı kitabında toplamıştır. Bunlara zâhir-i mezhep ve mesâil-i usûl de denir. Bu kitaplarda İmam-ı A’zam’ın, Ebû Yusuf’un ve kendisinin kavillerini toplamıştır.
Şeyhu’l-islam Hâherzâde, Şemsü’l-eimme Halvânî, Şeyhu’l-islam İsbîcâbî, Fahru’l-islam Ali Pezdevî, Sadru’l-islam Muhammed Pezdevî gibi Hanefi fıkhının üstadları Mebsûd’u şerh etmişlerdir.
Hâkim-i Şehîd (ö.334/945), İmam-ı Muhammed’in bu altı kitabındaki konuların hepsini bir araya toplamış ve eserine el-Kâfi adını vermiştir.
Şemsü’l-eimme-i Serahsî (ö.483/1090), Kâfi’yi şerh etmiş ve ismine de Mebsut demiştir.
b. Nevâdir Kitapları:
Hanefi fıkhının zâhir-i rivâye kitaplarından başka yine üç imamın (Ebu Hanife, Ebû Yûsuf, Muhammed Şeybanî) kavillerini toplayan kitaplara Nâdir-i Rivâye kitapları denir. Bunlar, yine İmam-ı Muhammed’in Keysâniyât, Hârûniyât, Cürcâniyât ve Rakkiyât adli eserleridir.
Nevâdir eserleri, tevâtür derecesinde rivâyet edilmedikleri için fetva verirken öncelikle değil, ikinci derecede kullanılan eserlerdendir.
Hâkim-i Şehîd’in Münteka adlı eseri Fıkh’a aittir. Bunda Nevadir konularına yer verilmiştir. Onun için sıhhat derecesi Zâhir-i rivâyeler’den sonradır.
3. Züfer b. Hüzeyl (ö.158/775). Kıyasta ileri derecede idi. Ancak hadis varken, re’y kullanmazdı. Genç yaşta vefat ettiği için eser yazamadı. Mezhebte müctehid idi.
Bunlar, Ebû Hanife’nin önde gelen talebelerindendir. Fıkıh kitaplarında her üç imâmın görüşlerine sık rastlanır.
Fıkıh kitaplarında “Şeyhayn” kavramı, İmâm-ı A'zam ile İmâm-ı Ebû Yûsuf; “Tarafeyn”, İmâm-ı A'zam ile İmâm-ı Muhammed; “İmâmeyn” de İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed için kullanılır.
 
Vâkıât kitapları
 
İmam-i A’zam’ın talebelerinden sonra fukaha tarafından ictihad veya tahrîc yoluyla hüküm verilen meselelere vâkıât denir. Bunlara fetva ve nevâzil de denir. Bu konuda yazılan ilk eser, Ebu’l-Leys Semerkandî’nin (ö.375/985) Nevâzil adlı eseridir.
Sonradan gelen âlimler, bu üç tür kitapta (Zevâhir, Nevâdir ve Nevâzil) yer alan meseleleri ve fetvâları, türlerini belirtmeden bir araya getirmişlerdir. Fahreddin Hasan Kâdîhân’ın (ö.592/1147) Fetâvâ’sı ve Tâhir b. Ahmed el-Buhârî’nin (ö.542/1147) Hulâsatü’l-Fetâvâ’sı bunlardandır.
Bazıları ise, bu üç tür eseri, türlerini belirterek yazmışlardır. M. Radıyyüddîn Serahsî’nin (ö.571/1176) Muhît-i Serahsî adlı eseri böyledir.
 
Diğer Hanefi fukahâsı
 
1. Hasan b. Ziyad Lü’lüî (ö. 204/819). 194 yılında Kûfe kadılığına getirildi. Bir müddet sonra bu görevi bıraktı. Mezhebte müctehid idi. Eserleri arasında Edebu’l-Kâdî ve Kitâbu’l-Hısâl’ı meşhurdur.
2. İsâ b. Ebân (ö. 220/835). El-Câmi’, İsbâtü’l-kıyas ve İctihâdü’r-Re’y adlı eserleri vardır.
3. Muhammed b. Semâ’a (ö. 233/847). Halife Me’mun zamanında kâdî oldu. Edebu’l-Kâdî, eserleri arasında yer almaktadır.
4Hilâl b. Yahya (ö. 245/860). Ahkâmü’l-Vakıf eseriyle vakıf hükümleri hakkında Irak fıkhının görüşünü nakleden ilk âlimdir.
5. Ahmed Hassâf b. Ömer (ö. 261/874). El-İs’âf fî Ahkâmi’l-Evkâf eseri, Hilâl’den sonra ikinci kaynak kabul edilir.
6. Ebû Ca’fer Tahâvî Ahmed (ö. 321/932). Behlidir. Büyük bir fakîhtir. Kendisine küçük Ebû Hanife denirdi.
7. Ebû Abdullah Yûsuf Cürcânî (ö. 338/1007). Hizânetü’l-Ekmel’i yazdı. Bunda Câmi-i Sagîr ve Kebîr’i, Ziyâdât-ı Kâfî’yi, Ubeydullah Kerhî’nin Muhtasar’ını ve Ebû Ca’fer Tahâvî’nin Muhtasar şerhini topladı.
8. Ebu’l-Hüseyin Kudûrî (ö. 362/973). Muhtasar adlı fıkıh eseri meşhurdur.
9. Muhammed ibn Münzir (ö. 318/930). Mebsûd adlı fıkıh kitabı çok kıymetlidir.
10. Burhânü’d-dîn Sagîr Mahmûd Buhârî (ö.616/1219.) Muhît-i Burhânî adlı bir fıkıh kitabı yazmıştır.
11. Ebû Bekir Mes’ûd Kâsânî (ö. 587/1191). Bedâyiu’s-Sanâyi’ fî Tertîbi’ş-Şerâyi’ isimli eseri, hocası olan Alâu’d-dîn Muhammed Semerkandî’nin (ö. 539/1144) Tuhfetü’l-Fukahâ’sının şerhidir.
12. Burhânü’d-dîn Ali Mergınânî (ö. 593/1197). Hidâye’si asırlarca medreselerde fıkıh ders kitabı olarak okutulmuştur.
13Sadru’ş-Şerî’a’nın (ö. 747/1346) atası Tâcü’ş-Şerî’a’ (ö.709/1309), Hidâye’yi şerh ederek Vikâye adını vermiştir.
14. Hidaye’nin şerhlerinden biri de Kemal ibn Humâm’ın (ö. 861/1447) Fethu’l-Kadîr adlı eseridir. 
Alâu’d-din Kara Hoca (ö. 800/1397). Vikâye’yi şerh etmiştir.
15Molla Hüsrev’in (ö. 885/1480), Gurer şerhi olan Dürerü’l-Hukkâm’ı medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
16. Ebu’l-Berekât Nesefî (ö.537/1142) Kenz, Abdullah Mevsılî (ö.683/1284) Muhtâr, Tâcü’ş-Şerî’a’nın (ö. 709/1309) Vikâye ve Ahmed ibn Sââtî (ö. 694/1295) Mecma’ adlı eseri yazmıştır. Bu dört esere “Mütûn-ı Erba’a” denir ve çok kıymetlidir.
17İbn Âbidîn’nin (ö. 1252/1836) Reddü’l-Muhtâr’i  ilim erbabı için kaynak kitap kabul edilmiştir.
Hassâf, Tahâvî, Kerhî, Şemsü’l-eimme Halvânî, Serahsî, Fahru’l-İslâm Pezdevî ve Kâdıhan “Mes’elede Müctehid”lerdendir.
 
MÂLİKÎ MEZHEBİ
 
İmâmı, Mâlik b. Enes’dir (93–179H/712–795M). Medine’de doğdu. Hocası, Rabîatu’r-Re’y’dir. Nâfi’ Mevlâ ibn Ömer’den ders aldı. İlmi olgunluğa erişince Medine’de ders vermeye başladı. İstedikleri fetvayı vermeyince bazı Abbâsî idarecilerinden şiddet gördü ve hapsedildi. Medine’de kadılık yaptı. Ehl-i hadistendi. Ancak kıyası da kullanarak ictihadta bulunurdu.
Meşhur eseri Muvatta’ı, 40 senede yazdı ve 100 bin hadis topladı. Ancak bunlardan 500’ünü kitabına aldı. Bu, Fıkha dair ilk eser sayılır. Hadisleri naklettikten sonra “bu hadis şu manaya geliyor” diyerek kendi rey’ini de açıklardı. Ebû Ca’fer veya Harun Reşid’in, Muvatta’ı esas alıp bütün Müslümanların ona göre “amel” etmesi teklifini, İmam Malik hoş karşılamadı ve “hayır, başkaları daha güzel ictihadlarda bulunabilirler, ictihadlara hürmet etmek gerek” cevabını verdi.
Hadis senedinde, “Mâlik, Nâfi’, İbn Ömer” altun silsiledir.
İmâm Mâlik’in kullandığı deliller1. Kitap, 2. Sünnet, 3. Ashâbın Fetvaları, 4. İcma’, 5. Kıyas, 6. İstihsan, 7. Medinelilerin ameli (örf ve âdeti), 8. Mesâlih-i Mürsele, 9. Sedd-i Zerâi, 10. İstishâb, 11. Murâât-ı Hilâf, 12. Şerâi-i Sâlife (Önceki Şeriatlar).
Maliki mezhebi, Hicaz, Afrika, Endülüs, Sudan, Mağrib ve Yukarı Mısır’da yayıldı.
 
İmâm Mâlik’in Talebeleri
 
1. Abdurrahman b. Kâsım. Hocası Mâlik’ten 20 yıl ders aldı. Mısır’da Leys b. Sa’d’dan da hadis dinledi. El-Müdevvene fıkıh kitabını yazdı.
2. Ebû Muhammed Abdullah b. Vehb. Mısır’da doğdu. Hocası Mâlik’ten ve Mısır’da Leys b. Sa’d’dan ders aldı. Zühd ve takva sahibi idi. Kâdîlığı kabul etmedi.
3. Esed b. Fırat. Tunus’ta yetişti. Medine’ye gelerek İmam Malik’ten Muvatta’ı okudu. Sonra Bağdad’a giderek Ebu Yusuf ve Muhammed Şeybânî’den fıkıh dersleri aldı. Oradan Mısır’a döndü ve Hanefi fıkhını Abdurrahman b. Kâsım’a arzetti. O da onları Malikî’nin fetvalarına göre işledi. İbn Fırat da bu “fıkıh terkibi”ni, Mağrib’e, Tunus/Kayravan’a götürdü. Orada Kâdî oldu.
4. Eşheb b. Abdülaziz. Mısırlı bir fakıhdir. Hocası İmâm Mâlik’ten ve Mısır’da Leys b. Sa’d’dan ders aldı. Mısır’da İbn Kasım’dan sonra Maliki fıkhının temsilcisi oldu.
5. Abdullah b. Abdülhakem. İskenderiye’de doğdu. İmâm Mâlik’ten, Mısır’da Leys b. Sa’d’dan ve başkalarından rivâyette bulundu. Fıkha dair kitap yazdı. Bağdat ve Mısır’da Eşheb’ten sonra Mâlikilerin reisi oldu.
6. Ziyad Kurtubî. Lâkabı Şebton’dur. İmâm Mâlik’in Muvatta’ını ondan dinledi. Mâlik’ten aldıklarını Endülüs’e götürdü. Muvatta’ı Endülüs’e ilk götüren odur.
7. İsâ b. Dînâr. Endülüs’ten Mısır’a geldi ve İbn Kasım’dan ders aldı. Zamanında Endülüs’de ondan daha fakîhi yoktu. Halka fıkhı, dinî konuları o öğretti.
8. Abdüsselâm Sahnûn. Kayravan’da yetişti. Ailesi Şam asıllıdır. Sahnûn, İmâm Mâlik’e yetişemedi. Mısır ve Medine’de tahsil gördü. İbn Fırat’ın El-Müdevvene’sini Endülüs’te yaydı.
 
Mâlikî Mezhebinin Kitapları
 
1.  Muvatta’, İmâm Mâlik, 2. el- Vâdiha, Abdülmelik b. Habib (Endülüs’te), 3Utbiyye, Abdülmelik b. Habib’in talebesi Utbi (Endülüs’te), 4Esediyye, Eseb b. Fırat, 5. el-Müdevvene, Abdüsselâm Sahnûn, 6Muvafakât ve İ’tisâm, İbrahim Şatıbî tarafından yazılmıştır.
Bütün enbiyanın vârisleri âlimler için “rahmetüllahi aleyhim”.
Not: Bu tür makaleler, Selçuklu ve Osmanlı torunları olan İmam-Hatip ve İlahiyat geçlerini sapık ideolojilerine alet etmek isteyen Ehl-i Sünnet muârızı, Batıcı, Modernist ve Oryantalist bağımlılarına karşı “Ehl-i Sünnet”in ne kadar sağlam temellere dayandığını göstermek maksadıyla yayınlanmaktadır. Devamı, inşallah gelecek yazıda.

İslam’da Birliği Sağlayan Dört Mezhep

İslam’da Birliği Sağlayan Dört Mezhep

İslam’da Birliği Sağlayan Dört Mezhep

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.