Mansur Yavaş PKK’yı neden kınamaz?

A -
A +
Bundan dört yıl önce İzmir Ege Üniversitesinde Fırat Çakıroğlu adlı ülkücü genç, PKK’lı teröristler tarafından katledildi.
İki hafta önce 20 Şubat tarihinde mezarı başında anma töreni vardı. Biz de rahmetli Fırat Çakıroğlu’nu andık. Katleden PKK’yı lanetledik bir kez daha. Arslan gibi delikanlıydı. Yiğit bir annenin, yiğit bir evladıydı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş da ülkücü tabana seslenmek gereği duymuş olmalı ki Fırat Çakıroğlu’nu andı Twitter hesabından:
“Şehidimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum” diye başlayıp “Mekânı cennet olsun” diye biten bir metin.
Çok güzel ama çok önemli bir eksiklik vardı bu paylaşımda.
Fırat neden şehit oldu? Onu kim katletti?
Fırat’ı PKK katletti Mansur Bey.
Siz PKK’nın adını sırf oy kaygısından dolayı ağzınıza almak istemeseniz de gerçek bu.
Anlıyoruz ki Mansur Yavaş Dimyat’a pirince giderken eldeki HDP bulgurundan olmak istemiyor.
Ülkücü geçmişiyle övünüp, dindarları hayvan düşmanı ilan etmekten çekinmeyen, HDP ve PKK’ya tek bir laf etmeyen bir başkan adayı ile karşıyayız; adı Mansur Yavaş. Her konuda konuşuyor, hatta “EYT problemini çözerim” bile diyor ama PKK-YPG saldırılarından, destek aldıkları HDP’nin eş başkanı Sezai Temelli’nin “Kürdistan’da oylarımız HDP’ye, batıda da Millet İttifakı’na” sözlerinden zerrece etkilenmiyor.
Mansur Yavaş kendisine bunu hatırlatanların sorularını da “Habur’da kim vardı, kim?” diye goy goy yaparak gargaraya getirmeye çalışıyor.
Bakın, rahmetli şehidimiz Fırat Çakıroğlu’nun annesi Özlem Hanım ne diyor oğlunun ardından. Mansur Yavaş için ibret alınması gereken sözler bunlar:
“Demokratik bir aileydik biz. Anne baba CHP'li, ama oğlumuz MHP'li. Böyle olmasından her zaman gurur duydum. Bizi birleştiren ortak noktamız millet, bayrak ve Atatürk sevgisiydi. Altını çiziyorum, benim oğlumu öldürenler PKK yandaşlarıdır. Bizim vatanımızı bölmek isteyen PKK yandaşları işledi bu cinayeti. Benim oğlumun mücadelesi bayrağımızı yakan, Atatürk büstlerini yıkan, vatanımızı bölmeye çalışan bu hainlere karşıydı.
Bir insan, bir aday sırf HDP’den oy gelecek diye vatanı bölmek isteyenleri ve bunu açık açık beyan edenleri hoş görür mü? Ya da görmezden gelir mi?
Yazık, çok yazık.
 
Sayın savcı ve hâkimlerimiz, söyleyin ben ne diyeyim?
 
Başarıdan başarıya koşan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından “Başarı hikâyesi” olmadığı gerekçesiyle İstanbul’da aday gösterilmeyen Muharrem İnce şimdi ne yapıyor merak etmekteyim.
Herhâlde bana açtığı davalarla avunuyordur. Biliyorsunuz seçim gecesindeki durumunu anlatan bir yazı yazmıştım “Muharrem İnce gerçekten kaçırıldı” başlığıyla. Kıyamet koparmıştı ve bana aşağıda okurken bile hicap duyduğum Tweet ile hakaret etmişti:
“Fuat Uğur denen gazeteci bozuntusu seçim gecesi ile ilgili yazdıklarını ispatlamazsan alçaksın, namussuzsun, şerefsizsin! Senin gibi alçaklar köşelerinden böyle yalanlarla havladıkça mücadele azmim artacaktır”
Kendisini ta o vakit, yani bundan altı ay önce Ankara Cumhuriyet Savcılığına şikâyet etmiştim.
Tabii ben de ona cevaben aşağıdaki cevabı verdim:
“Muharrem İnce adlı yalan uzmanı politikacı bozuntusuna hakaretlerini aynen ve misliyle iade ediyorum. 40 günde 40 yalan söyleyen ve seçim gecesini açıklayamayan İnce’nin o geceki macerasıyla ilgili kaynaklarıma güveniyorum. Onu kendisini destekleyen şizofrenleriyle bırakıyorum.”
Şimdi sonucu söylüyorum:
1-Seçimlerden hemen sonra, yani bundan 7 AY ÖNCE Muharrem İnce’nin hakikaten yenilir yutulur olmayan hakaretleri üzerine yaptığım savcılık şikâyetimden hâlâ bir cevap alabilmiş değilim. Bunun üzerinde nasıl derin bir inceleme yapılıyor çok merak etmekteyim.
2-Ama Muharrem İnce benim yukarıda onun bu ağır hakaretlerine verdiğim son derece naif cevap için tarafıma ceza davası açmış ve mahkeme de bunu kabul etmiş.
Eleştirdiğimizde savcı ve hâkimlerimiz alınıyorlar ama kimi kastettiğimi açıklıkla söylüyorum ve konuları olay bazında ele alıyorum. Bu eleştirilerde niyetimin savcı ve hâkimlerimizin tamamını zan altında bırakmak olmadığını, bunun aklımın ucundan bile geçmediğini söylememe gerek yok sanırım.
Allah aşkına, soruyorum.
Şimdi yukarıda anlattığımdan yola çıkarak ne dememi beklersiniz benden?
Bu kaçtır başıma geliyor. Haksız mıyım?
Benim ağır hakaretlere yaptığım şikâyete 7 aydır cevap bile verme, ama adama verdiğim cevap için açılan ceza davasını kabul et.
İşte Şükrü Sak adlı gazetecinin başına gelenlere bakın. Adam cezaevinde (Eren Erdem), kendisiyle ilgili Emre Erciş adlı eski yakın arkadaşının söyledikleri hakkında dava açmıyor, Emre Erciş’in sözlerini alıntılayan Şükrü Sak hakkında dava açıyor. Hâkim de sözlerin asıl sahibi hakkında dava açılmazken, bu sözleri alıntılayan Şükrü Sak’a 1,5 yıl hapis cezasını çakıyor.
Emre Erciş ise Şükrü Sak’a “Bilseydim şahit olurdum” diyor. Erciş, “Bana dava açamaz çünkü tüm foyalarını ortaya dökerim” diye ilave ediyor.
Biri beni bu olan bitenler hakkında ikna etsin. Anlamaya hazır ve açığım, bekliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.