Meral Akşener; Yurtta yalan, dünyada yalan…

A -
A +
Başlığa ilhamını veren olay 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’cü Yurtta Sulh Konseyi. Ve Meral Akşener’in 15 Temmuz öncesinde meydan meydan “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye dolaşıp çığırtması. O vakit anlayamadık, “Quel alaka, ne demeye çalışıyor bu kadın?” diye sorup durduk. Ben ki anasının gözü gazeteci geçinirim, üstelik “Bunlar darbeye hazırlanıyor, elebaşı yeşil cübbeyle mesaj veriyor, Hususiler Ankara’da toplanıyor” diye yazmışım, ama yine de “Yok canım o kadar da değil, yapamazlar” diye geçirmekteyim o sıralar içimden. Hakikaten salakmışız, boşuna söylemiyorum bunu. Adamlar açık açık yazmışlar, gözümüze soka soka söylemişler “Darbe geliyor ve biz de biliyoruz” diye.  Osman Özbek’inden, Tuncay Opçin’ine, Emre Uslu’sundan Mehmet ve Ahmet Altan kardeşlere, Şahin Alpay’ından Nazlı Ilıcak’a kadar... Geçenlerde Cumhuriyet  gazetesi yazarı Aydın Engin’in darbe girişiminden iki gün önce “Cihanda sulh, peki barışta ne?” başlıklı yazısını(*) da görünce “Pes artık” dedim. Konduramadım ama hayat acı, kendisinin 17-25 Aralık sonrası dahi düzenlenmeye devam eden Abant toplantılarının müdavimi olduğunu hatırlayınca, bu kez “Neden olmasın” diye düşündüm açıkçası. Aydın Engin’i geçelim. Asıl mühim olan Meral Akşener. Kendisini MHP’yi bölmeye çalıştığı tarihten bu yana yakın bir ilgiyle izliyorum. O, hesaplanmış, kurgulanmış hareketleri ve söylemleriyle belli amaçlara yönelik olarak bir yerlerden güdüleniyor. 31 Mart seçimleri öncesindeki taktiği de belli oldu. Özeti şu: “Yalan ve iftira at, sana kızarlarsa mağdura yat!..” Misal, Cumhurbaşkanı’na hakaret edip iftira atayım. Yasa açık nasılsa. Yargılanırsam mağdur olur prim yaparım. Böyle pis bir yönteme başvurduğuna göre demek ki Tarzan zor durumda. Bir süredir, sıkıştığı delikten kaçamayan fareler gibi debelenmekte olduğu izlenimini ediniyorum. İnanılmaz iftiraları son derece kolay atabilmesi de bu debelenmenin neticesi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan onu geçtiğimiz seçimlerde muhatap almadı. İsmini bile anmadı. O kadar çırpındı, etti nafile. Bu seçimde de değişmedi aynı tutum. Ama bir yerlerden tüyo gelmiş olmalı ki “Yalan ve iftiranın dibini bulayım, nasılsa kızdırırım” çakallığıyla yola çıkardılar hanımefendiyi. O da vazifesini yerine getirip “Erdoğan Millet İttifakı'na oy verenlere terörist diyor” dedi. Erdoğan haklı olarak bu pervasız yalana karşı çok sert tepki gösterdi. Çünkü ağzından böyle bir laf çıkmamıştı. Zaten söylemek için aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekirdi. Cumhurbaşkanı ardından “Böyle yalanlarla iftira atmaya devam edersen yerin belli” deyince aradığını buldu. Ucuz kahramanlığın tam sırasıydı. Meydanlarda  “Beeen 28 Şubatçılardan korkmamışım, senden mi korkacağım, elinden geleni yap” diye ünlemeye başladı. Oysa 28 Şubatçı generallerle uzlaşmayı seçmişti. At yalanı, seveyim inanmayanı hesabı. Erdoğan’ın kendisini bu iğrenç iftira yüzünden muhatap alması üzerine baktı ekmek var, ikincisini de patlattı: “Bakın Erdoğan FETÖ diyemiyor, Pensilvanya diyor ve ince ayar yapıyor” dedi. Evet, bu sözü FETÖ’nün kökünü kazımaya yemin etmiş bir lider için; Erdoğan için söyledi. Yukarıda belirttiğim gibi 15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ’cü “Yurtta Sulh Konseyi”nin müjdesini aylarca öncesinden meydan konuşmalarında “Yurtta suuulh, cihanda sulh” diyerek veren Meral Akşener şimdi de “Yurtta yalan, dünyada yalan” sloganına sarılmış durumda. Ne diyeyim ki? En iyisi kendisinin geçmiş 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayayım. Maşallah, 8 Mart gecesi Taksim’deki o malum mitinge katılan kadınların taşıdığı pankartlarda yazılı sıfatları hak etmek için elinden geleni yapıyor. Büyük bir mücadele veriyor bu konuda. Esasında bana kalırsa MHP’yi ele geçirme girişimleri ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” çığırmaları sırasında hak etmişti bu sıfatları. Bu hak edişin bir karşılığı var şüphesiz, ödenecek mutlaka. FETÖ darbe girişiminden sonraki hesabı anladık. Muhasebe defterlerindeki kayıtları “Mal hesabı alacaklı, kasa hesabı borçlu” olarak görür gibi oluyorum. Bahse konu emtianın ne olduğunu sormayın artık. Ben bilmem. Bildiğim tek şey var, bu hesabı 31 Mart’tan sonra kapatmak gerek. Yıl sonu bilançolarını vermek bakımından... ..... (*)http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/566181/Cihanda_sulh__peki_yurtta_ne_.html   Kraliçe ARI Ertuğrul Özkök
Bu çetenin neler yapabileceğini bir kere daha idrak ettim. Yalanı önce Odatv adlı karanlık site yayınlıyor. Oradan da Halk tv ve Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök bu yalanı yayıyorlar. Malum, Gezi iddianamesi kabul edildi. Osman Kavala ve arkadaşları hakkındaki iddialar yenilir yutulur cinsten değil. Tam dış destekli bir darbe kalkışması. Soros Vakfından aktarılan paralarla finanse edilen bir Vandalizm. Neyse. Olay şu. Osman Kavala’nın savcılık sorgusu açığa çıktı bildiğiniz üzere. Orada bir bölüm var. Osman Kavala’nın telefonunda  Türkiye’yi bölünmüş resmeden bir haritanın fotoğrafıyla ilgili olarak Savcı Osman Kavala'ya aşağıdaki soruyu yöneltiyor:f“… IMEI numaralı telefonunuzda 27 Şubat 2016 tarihinde çekilmiş bir fotoğraf var. Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünün bozularak sınırların yeniden çizildiğini anlatan ve sizin telefonunuzla çekildiği tespit edilen bu fotoğraf nerede ve nasıl çekilmiştir? Bu harita kim tarafından, ne zaman hangi amaçla çizilmiştir. Bu fotoğrafı telefonunuzda bulundurma amacınız nedir?” Fotoğrafı çekilen harita ise aşağıda:   Meral Akşener; Yurtta yalan, dünyada yalan… Geçen haftanın başında Sözcü yazarı Soner Yalçın’ın sitesi Odatv’de bununla ilgili bir haber çıktı. Haberin başlığı ve spotları şöyle: “Böyle suç delili olur mu? Kavala’nın telefonundaki harita bakın ne çıktı?” Neymiş? Bu bölücü harita, Türkiye’nin Arıcılık Haritası imiş meğer. Sonra nöbeti Gezi olaylarının bir numaralı medya ayağı olan Halk tv devraldı ve “Gezi parkı iddianamesinde Türkiye’nin toprak bütünlüğünün bozularak sınırları yeniden çiziliyor” denilen harita ARICILIK HARİTASI çıktı” diye yazdı. Altın vuruşu da Soner Yalçın ile Osman Kavala’nın "koruyucu meleği" Ertuğrul Özkök yapmalıydı ve yaptı da: “Vay canına dedirten bir fotoğraf.Fotoğrafa baktığınızda, gerçekten Türkiye bir sürü parçalara ayrılmış.Gerçekten ‘Vay canına’ ama ‘Vay canına’ dedirtecek şey, harita değil, savcının yaptığı...Odatv’nin iddiasına göre bu fotoğraf gerçekten Türkiye’yi bölgelere bölen bir harita ama o bölgeler öyle Kürdistan şu bu değil. Savcının dosyaya koyduğu fotoğraf, arıcılık çalışmaları yapanların yakından bildiği Prof. Dr. F. Ruttner’in 1988’de ilk basımını yapan ‘Balarılarının Biyocoğrafya ve Taksonomisi’ adlı kitabında yer alan Orta Doğu’daki arı ırkları haritası...O zamanlar yazmıştım, bugün de yazayım. Sadece bu hata bile bu davaların düşmesine neden olabilir.” Bu kuyruklu yalanları uydurabilmekteki başarısından ve beceresinden dolayı Soner Yalçın’ı buradan bir kez daha tebrik edelim. Yazıyoruz, çiziyoruz, anlamayanlar oluyor, bu yüzden.   PEKİ, OSMAN KAVALA SAVCININ SORUSUNA NASIL CEVAP VERDİ?(*)   Şimdi de Kavala’nın savcılık sorgusunda Savcı’nın bu sorusuna verdiği cevaba bakalım. Bu harita neyin nesiymiş bir görelim: OSMAN KAVALA: Bana göstermiş olduğunuz bu fotoğraf, muhtemelen bu tarihte gördüğüm veya yurt dışında basılmış bir yayında gördüğüm SEVR ANLAŞMASI ile İLGİLİ TARİHÎ BİR BELGENİN fotoğrafıdır. Bu nedenle bir arşiv malzemesi olarak saklamak için çekilmiş bir fotoğraftır. Yoksa bugünün şartları veya gelecekle herhangi bir ilişkisi yoktur. Benim tarafımdan bu fotoğrafın paylaşımı olmamıştır.” Dediğim gibi, Ertuğrul Özkök ve kuyrukları Soner Yalçın’ların “delil uydurabilme” kapasiteleri FETÖ’den daha eksik ya da az değil. Onları buldukları ARICILIK masalı nedeniyle bir kez daha şapka çıkarıyorum! Sabah akşam “Ulusalcı” kimliğiyle uluslararası “liboş” kuruluşlara demediğini bırakmayan Soner Yalçın’ın Sorosçu Osman Kavala’ya bağlılığını da tamamen duygusal olarak görüyorum şahsen. ..... Meral Akşener; Yurtta yalan, dünyada yalan…(*) Nazif Karaman ve Kenan Kıran'ın haberleri-Sabah   FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYINKraliçe ARI Ertuğrul Özkök
 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.