Seçeceğiniz belediye başkanlarının ekonomiyi “düzeltme” imkânı var mı?

A -
A +
Bu soruyu önceki gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sordu ve cevabını da verdi.
Bu söz “Seçimde tercihimi ekonomik sıkıntı” belirleyecek diyenlere yönelikti ve bir de açıklaması vardı tabii.
Sebebini anlatacağım.
Ama önce eğer bu seçimde oyunuzu “İyi belediyecilik” istikametinde kullanacaksanız size söyleyeceklerim var.
Anılar da var bu yazının içinde bir miktar. Olmasa bugünü mukayese imkânı bulamayız.
Yıl 1987’ye gidelim. Bahçelievler’de ikamet ediyorum. Hürriyet’te muhabirim ama kadrosuz çalıştırıyorlar. Bu yüzden parası az. Kıt kanaat da olsa geçiniyoruz. Arabam da yok tahmin edeceğiniz üzere. Her sabah belediye otobüsü ile Cağaloğlu’na gitmek durumundayım. O zamanki dille konuşalım; iki vesaitle. Önce otobüsle Aksaray’a, oradan Sirkeci’ye giden vasıtayla Cağaloğlu’na. Hürriyet Bab-ı Âli yokuşunda olduğu yıllardayız.
Bahçelievler’den geçen otobüs için tek seçenek var. O da semtin üç-dört kilometre uzağındaki Basın Sitesi’nden sabahları yarım saatte bir, gün içinde de saatte bir kalkan otobüs. Sabah çok erken saatlerde tamamen dolduğu için çoğu kez Bahçelievler durağından transit geçiyor. Ardından bakakalıyoruz. Yarım saat sonra yenisi geliyor, bekleyeceksiniz. Eğer şansınız yaver gitmiş ve otobüse atlamışsanız bir saatte Aksaray’dasınız. Çünkü İstanbul'da otomobil sayısı bugünkünün onda birinden daha az ama trafik yolların yetersizliği nedeniyle aşırı sıkışık. Oradan diğer otobüse biniyorsunuz. İndi bindi, bekledi derken gazeteye gelişim iki saati buluyor. Kışın neyse de yazın o kalabalıkta kan ter içinde seyahat ettiğimizi söylememe gerek var mı bilmiyorum.
Akşamları işten eve dönüş ise bu ıstırabın katmerlisi.
Bir sonraki yıl SHP’den seçilen Nurettin Sözen döneminde durum değişmedi. Artı susuzluk, şehri saran çöp dağları, inanılmaz bir gecekondulaşma gibi devasa sorunlara bir de Ümraniye’de patlayan ve onlarca insanın ölümüne sebep olan çöplük eklenince sonraki seçimlerde TAYYİP ERDOĞAN İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI seçildi...
O vakitler solculuk dönemim ve açıkçası Erdoğan’a da oy vermedim.
Ama Erdoğan sonrası anlayamadığımız bir şey oldu. Daha ilk günden sanki şehre sihirli bir el dokundu. Şehirdeki havayı yeniden solumaya başladık. Meğer işçilerle anlaşmaya varmış, çöp dağları kaldırılmış da o koku gittiği için böyle hissediyormuşuz. Sonra susuzluk problemi çözüldü, belediye otobüsleri için yeni hatlar açıldı ve yeni otobüsler alındı. İki-üç yıl sonra neredeyse İstanbul’daki şehircilik sorunlarını konuşmaz hâle gelmiştik. İtiraf edemiyorduk ama içten içe teslim ediyorduk “Adam iyi belediyecilik yapıyor” diye...
 
EĞER TERCİHİNİ BELEDİYECİLİK BELİRLEYECEKSE TABİİ Kİ AK PARTİ
 
Sonra başına gelenler malum. Erdoğan Başbakan oldu, Kadir Topbaş Belediye Başkanı. Ama Erdoğan İstanbul’dan hiç elini çekmedi. O vakit güldüğümüz Taksim-Levent metro hattı bugün bir örümcek ağı gibi şehri sardı.
Bu büyük bir başarı.
Yapılanlara bakınca geçen 16 yılın ne denli az olduğunu da hakkaniyete dayalı olan herkes söyler. Açılan tünelleri, genişletilen yolları, barajları, Melen’den çekilen boru hatlarını, Haliç’in ve İstanbul Boğazı’nın iki tarafına da döşenen kolektörlerle atık suların arıtılmasını, Marmara’ya giden atık suların tamamının arıtmadan geçtiğini ve Caddebostan’da artık denize girilebildiğini, Haliç’te balık tutulabildiğini, milyonlarca ağaç dikimi yapıldığını, tüm yeraltı su hatlarının yenilendiğini, tüm derelerin ıslah edildiğini, Haliç’e sirkülasyon için Boğaz’ın Karadeniz’e yakın kısmından boru hattı bağlantısıyla deniz suyu akıtıldığını, yüzlerce tarihî evin restore edildiğini vd.lerini düşünürsek hiç de kolay değil.
Belediyenin sosyal hizmetlerini saymıyorum bile.
İstanbul’da toplu ulaşımın kent içi ulaşımdaki payı 1989’da YÜZDE 20’ydi. Bugün YÜZDE 28.
Şehrin NÜFUSU İKİ KAT, trafiğe çıkan özel araç sayısı ise TAM 8,5 KAT artmasına rağmen (1989-480 bin özel araç/2019-4 milyon 150 bin özel araç) oldu bu.
Bu işler seçim vaatlerinde bitmiş metro hatlarını seçim vaadi olarak sıralamakla olmuyor Ekrem Bey. Bilin diye söylüyorum.
Geçen gün Sözcü’nün malum yazarı Eskişehir’i anlata anlata bitirememiş. Kısaca “CHP işte böyle belediyecilik yapar” demeye getiriyor. Ben yorumu gereksiz buluyorum ve yalnızca İZMİR deyip çekiliyorum.
İstanbul dışındaki şehirler farklı mı? Gaziantep’ten Konya’ya, Samsun’dan Antalya’ya, Kastamonu’dan Erzurum’a gördüğüm tüm şehirlerde başarı AK Partili belediye başkanlarınındı.
 
TERCİHİMİZİ EKONOMİ BELİRLEYECEKSE O ZAMAN BU SORUYA CEVAP VERMELİYİZ
 
Evet, eğer belediye başkanlarını oylayacaksak şunu iyi biliyoruz ki AK Parti en iyi belediyeciliği yapıyor ve vatandaşa iyi hizmet ediyor.
Ama eğer tercihinizi “ekonomik sıkıntılar” belirleyecekse ve aranızda Cumhur İttifakı’na şöyle minik bir “uyarı” da bulunacak olanlar varsa hemen soralım. Çünkü bu soruyu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da sordu:
“Ekonomideki sıkıntıları seçilen belediye başkanlarının düzeltme imkânı ve şansı var mı?”
Yok tabii.
O hâlde? Bu sıkıntıları iktidarda olmayan CHP ve İyi Parti mi düzeltecek yoksa onların kaos planları devreye sokulduğunda ülke daha iyi bir durumda mı olacak? Planları çok açık çünkü. Şayet Cumhur İttifakı’nın oyları azalırsa derhâl “Meşruiyetini kaybettin, seçime git” denilecek. Sonra sokaklar hareketlendirilecek. FETÖ’nün bürokrasideki, yargıdaki ve TSK’daki kalan adamları devreye girecek, PKK sokağa dökülecek.
Oysa artık seçim olmadan tam dört yıl var önümüzde ve Cumhurbaşkanı çok açık bir tarih vererek şöyle diyor:
Size belirsiz bir gelecekten söz etmiyorum. Seçim sonrası birkaç ay içinde tüm adımları atmış ve hasılasını toplamış olacağız. Yatırımcı bizden haber bekliyor.”
İşte bu yüzden belirsizliğe değil, geleceğimize, huzurumuza, güvenliğimize ve refahımıza oy vermeliyiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.