Banka soyanları anarak hırsızlığı kutsadılar

A -
A +
Banka soyanlar ve gasp yapanlar üzerinden kahramanlık destanları yazanlar, oy hırsızlığını da normal bulur.
Bugün olan bitenin adı tam da bu.
Hırsızlık, soygun, el koyma ve gasp mayalarında var.
Sonrasında CHP’de vücut bulan İttihatçı geleneğin temel özellikleri arasında sıralanabilir gasp, soygun, el koyma, talan etme…
Tehcir ettikleri, öldürdükleri tüm azınlıkların mallarına el koydular, menkullerini gasbettiler.
Varlık Vergisi’ni çıkarıp dımdızlak bıraktıkları azınlıkları Aşkale toplama kampına gönderenler de onlardı.
Her şeyi bırakın Cumhuriyet’in en önemli sembollerinden biri olan Çankaya köşkü bile Ermeni Kasapyan ailesine aitti. Kasapyan ailesi bu köşkü kimseye satmamıştı.
Gasp, soygun ve hırsızlığı CHP’lilerin ve solcuların algılayışları da bu yüzden farklı.
6 Mayıs 1971 tarihinde idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için mezarları başında anma törenleri ve salonlarda toplantılar düzenlemelerinin, bu üç ismi kutsamalarının sebebi de aynı.
Deniz Gezmiş 20 Aralık 1969′da Hukuk Fakültesinde yapılan aramalarda çıkan silahların sahibi olduğu için cezaevine girmiş ve 1970′e kadar hapis yatmıştı. Hapisten çıktıktan sonra silahlı mücadele veren bir “siyasi” örgüt olarak tanımladıkları THKO’yu kurdular. Niyetlerinin “yurtseverlik” olduğunu ifade etseler de kurdukları bir terör örgütüydü.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları kurdukları THKO adlı terör örgütünün kuruluşunu ABD elçiliği önündeki polislere kurşun sıkarak ilan etmiş, ardından da CHP’nin ortağı olduğu İş Bankası’nı da soymuştu silahlı baskınla. Atatürk’ün korunması için “miras” bıraktığı paraları çalmışlardı. Ardından İstanbul'da birçok soygun ve gasp eylemi gerçekleştirdiler. ODTÜ'de görevli bir kişinin arabasının gasp silah zoruyla gasbetmeleri, zorla evine girdikleri bir astsubayın eşini tabancayla yaralamaları, bir astsubayı silah zoruyla kaçırmaları, Şarkışla ve Gemerek’te güvenlik güçleriyle silahlı çatışmaya girmeleri ve ABD askerlerinin kaçırılması gibi eylemleri peş peşe geldi.
Sonuçta yakalandılar, yargılandılar ve idam edildiler.
Suçluydular ama hukuk esas alınacaksa eğer, idam edilecek bir suç işlememişlerdi. Lâkin verilen karar parlamentoya gelince CHP’li milletvekillerinin de oyuyla onaylandı.
Verilen idam kararı siyasiydi aslında.
Bugün CHP’liler Canan Kaftancıoğlu önderliğinde bu üç kişiyi büyük bir bağlılıkla anıp kutsayarak “Yolunuz yolumuzdur” mealinde açıklamalar yapıyor, gasp, soygun, adam kaçırma ve silahlı çatışmaları meşru bir siyasi mücadele biçimi olarak kabul ediyor.
Kafalarındaki hukuk ve demokrasi kavramlarının ne kadar sakat olduğunu anlıyoruz. Bu yüzden sandıktaki hırsızlığı da normalize edip sonuçların üstüne yatmak istiyorlar.
Bunu görüp “yağma yok” diyenleri de hedefe koyuyorlar tehdit diliyle. Yani terör örgütlerinin tehdit dili.
Dediğimiz gibi maya aynı maya. Baştan bozuk.
Bunun için de tedbiri elden bırakmamak lazım.
O hâlde alttaki ikinci yazıyı bu niyetle okuyalım.
 
 
KHK’lılar oy kullanamayacak
 
YSK biliyorsunuz geçtiğimiz cuma günü, yenilenen İstanbul seçimlerinin nasıl yapılacağına dair bir karar yayınladı.
31 Mart seçimlerindeki tartışmaları yeniden yaşamamak için bu kararı tüm partilerin temsilcilerinin iyi okuması ve takip etmesinde fayda var. Özellikle de AK Partililerin. Çünkü sandıktaki hırsızlığın mağduru onlar.
Bu kararın 7. Maddesi KHK konusunu açık ve net ortaya koyuyor:
“31 Mart 2019 tarihinde yapılan seçimden sonra ortaya çıkan 298 sayılı Kanunun 7. ve 8. Maddeleri kapsamındaki seçmenlerin seçmen kütüğündeki kayıtlarına 'oy kullanamaz' şerhi düşülmesi gerektiğine…”
Demek ki 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 7. ve 8. Maddeleri kapsamına girenler oy kullanamayacak ve seçmen listelerindeki isimlerinin karşısına OY KULLANAMAZ kaydı düşülecek. Bunu tüm sandık başkanlarının ve parti temsilcilerinin bilmesi gerekiyor.
298 sayılı kanunun 7. Maddesi asker polis ve hükümlülerle ilgili. Ama asıl 8. Madde ilginç bir duruma işaret etmekte:
“Aşağıdaki kimseler seçmen olamazlar:
1. Kısıtlı olanlar,
2. Kamu hizmetinden yasaklı olanlar.”
Yani KHK’lılar.
KHK’lılar kamu hizmetinden yasaklı olduklarına göre bu durumda 23 Haziran’da oy kullanamayacak.
 
TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLER HANGİ DURUMDA OY KULLANABİLECEK?
 
YSK’nın cuma günü yayınladığı kararın 8. Maddesi ise şöyle:
İstanbul ilinde yapılacak yenileme seçimlerinde seçmen kütükleri üzerinde değişiklik yapılamayacağından, Yüksek Seçim Kurulu’nun 26/2/2018 tarihli, 2018/1133 sayılı kararındaki esaslar uyarınca ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlü olanlardan, yerleşim yeri İstanbul dışı olan veya ceza infaz kurumunu birinci adres olarak bildirenlerin seçmen listelerindeki kayıtlarına “oy kullanamaz” şerhinin düşülmesi gerektiğine…
Bu madde gereğince İstanbul’daki cezaevlerinde bulunan tutuklular (hükümlü olmaları şart değil) ve taksirli suçlardan hüküm giyenler eğer hapse girmeden önceki adresleri İstanbul’da değilse oy kullanamayacaklar. Bu kapsamdaki tutuklu ve hükümlülerden ceza infaz kurumlarını birinci adres olarak bildirenlerin seçmen listelerindeki kayıtlarına OY KULLANAMAZ kaydı düşülecek.
Seçimlere bir aydan fazla zaman var.
Önce mutabık kalınsın ki sonra tartışma çıkmasın. Malum mızıkçılık yapmaya bir hayli teşne kitle var muhalif kanatta.
Üstelik tehditkâr ve her duruma müsait.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.