Soldaki küçük tatlı çocuk

A -
A +
Bizim nesil çok fazla belli etmese de albümlerdeki eski fotoğraflara bakmayı sever. Telefondaki ‘selfie’lere göz gezdirmeye benzemez bu. Farklı bir tadı ve hüznü vardır o kenarları tırtıklı kartondan görüntülerin. Siyah beyaz olanları biraz daha çok içine işler insanın. Sayfaları karıştırırken kimi zaman gözler buğulanır, hatıralara bir yolculuk başlar ufaktan.
Fotoğraf albümlerine bakan birinin yanına yaklaşılmaması ve bilhassa “Aa, buradaki sen misin?” diye sorulmaması tavsiye olunur. Zira tüm aile şeceresini ve hayat hikâyesini anlatmaya dünden hazır olan bir albüm karıştırıcısı, sizi büyük bir memnuniyetle esir alabilir.
Yoğun iş temposunun arasında pek aklımıza gelmez aslında ama eski fotoğraflara dalmanın itiraf edemediğimiz gayesi, kendimize dönmek, kaybettiğimiz masumiyeti aramaktır. Kişinin en çok daraldığı, sıkıştığı, üst üste hatalar yaptığı, etrafındakilere kötü davrandığı ve bu yüzden kendini korunaksız hissettiği dönemlere denk gelir.
Bu fotoğraf meselesini aklıma getiren iki sebepten biri bugün Ramazan Bayramı’nın ilk günü olması. Nesilden nesile aktarılan “Bizim çocukluğumuzun bayramları bir başkaydı” diye başlayan ve artık geyiğe bağlanan muhabbetlerden mülhem bir çağrışım.
Oysa Ramazan Bayramı Allah’ın bize verdiği nimetlere şükretmeyi, açın ve yoksulun hâlini daha iyi anlamayı, yardımlaşmayı ve dayanışmayı, yeniden daha güçlü biçimde idrak ettiğimiz Mübarek ramazan ayının bitimi aynı zamanda.
Adaletsizliklere hep birlikte karşı çıkabilmeyi becerebilen, barışmayı bilen bir toplum olabildiğimiz ölçüde daha da anlamlı kılabileceğiz bayram günlerimizi.
DİĞER SEBEP ise son bir aydır her geçen gün sinir katsayısı artan ve önüne gelen insanı azarlayıp hakaret eden, üst üste yalan söyleyen CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun paylaştığı çocukluk fotoğrafı.
Küçüklük fotoğraflarını paylaşmanın bireyin duygusal dünyasındaki yeri “Ben de evvelden sizler gibi saf, temiz ve masum bir çocuktum” mesajıyla sevgi dilenmektir.
Bu kadar yoğun temposunun arasında evine gidip “Hanım çıkar şu eski fotoğrafları bir bakayım” demiş olamayacağına göre belli ki danışmanları ona bu aklı vermiş. Twitter hesabından şu sözlerle paylaşmış:
“Albümü karıştırırken çocukluk fotoğrafımı buldum. Soldaki küçük tatlı çocuk benim...”
Ekrem İmamoğlu’nun fotoğrafta yaklaşık 4-5 yaş civarında olduğu görülmekte. İnsanın kendi çocukluğunu “Ay bıcı bıcı, ne tatlı şeymişim ben” diye sevmesi sağlıklı ruh hâline işaret etmese de tüm çocuklar pek tatlıdır küçüklük fotoğraflarında. 
Resimdeki “Çocuk Ekrem”e baktım, insanın yanaklarını sıkası geliyor. Çok şeker hakikaten.
Gelgelelim, mesajı “Beni sevin anacım” olan bu küçüklük fotoğrafı, kaderin cilvesi olarak istemsiz bir bilinçaltı dışavurumunu (lapsus) içermekte.
 
Soldaki küçük tatlı çocuk
Çünkü Küçük Ekrem, elini yanındaki kendinden büyük çocuğun cebine atmış. Bir şeyler aşırmakta suratındaki çaktırmama ifadesiyle. Bayram el öpmelerinde toplanan şekerler olabilir mi bu? Kimbilir, belki de.

Ancak fotoğrafı gören herkesin aklına, soldaki küçük tatlı çocuğun, bugün “Oyları çalmakla” suçlanan bir partinin belediye başkan adayı olması ve kendisinin “Beylikdüzü Belediyesi’ndeki icraatları” nedeniyle ister istemez aynı düşünce gelmekte:
“Demek ki bu işlere ta o zaman başlamış. Kardeşinin cebine el atan oylara da el atmış mıdır? İnsan 7’sinde neyse 70’inde de odur. Anlaşılan ta o zamandan Yetenekli Bay İmamoğlu olmaya adaymış vb...”

Ekrem Bey çocukluğunun masumiyetinden oy devşirmek isterken koca bir çamı devirdi! Bundan pişman olmuş mudur bilemiyorum ama danışmanlarına ciddi bir fırça kaydığını az çok tahmin edebiliyorum.
Bu bayram günü söylenebilecek tek şey şu Ekrem Bey'e:
“Hasbi niyetle yapılmayan işin hesabi olduğu er geç ortaya çıkar.”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.