23 Haziran’ın sonucunu fake news mı belirleyecek?

A -
A +
Haber içerikleri taklit edilerek eksik ya da yanlış bilgi vermeye yönelik oluşturulan ve editoryal değerlendirmelerden yoksun olan içerikler yalan haber-fake news olarak tanımlanıyor. Günümüzde internet ortamları üzerinden yaygınlaşan yalan haberler de okuyucu tarafından çoğu kez sorgulanmamakta ve doğru kabul edilmekte.. Dünyada yalan haber üretimi artık basın özgürlüğü ve doğru habercilik kavramlarının hayata geçirilmesinde rol model olmaktan çoktan çıkan CNN, BBC, Guardian, Independent, New York Times gibi mecralar aracılıyla yapılmakta ve bu da güvenilir kaynakları zaten çok azalmış olan medya takipçileri arasındaki inanılırlığı tamamen sıfırlamakta. Donald Trump’ın haklı olarak fake news olarak adlandırdığı ve itibarı artık yerlerde sürünen bu yayın organlarının geçmiş güvenilirliklerini hovardaca harcayarak uydurdukları yalan haberler, sosyal medya kullanıcıları arasında da hızla yayılıyor. Sözünü ettiğimiz yayın organlarının ve sosyal ağlarının Türkiye’deki temsilcileri FOX Haber, Sözcü, Cumhuriyet, Halk TV, Tele 1, KRT, TV24, Ahval, Independent Türkiye olarak öne çıkıyor. Bu türden algı operasyonlarıyla somut olarak ilk kez küresel destekle sahnelenen Gezi kalkışması ve vandalizmi esnasında karşılaştık. Yalan ve algı 17-25 Aralık sonrası FETÖ’nün yargı-emniyet darbesi ve 15 Temmuz öncesindeki tüm medya ve sosyal ağlar aracılığıyla organize edilen operasyonlarda ağırlığını hissettirdi. 31 Mart yerel seçimleri öncesinde de aynı algı çalışması biraz daha sofistike ve farklılaştırılmış operasyonlarla kendini gösterdi. SETA (Siyaset ve Ekonomi Toplum Araştırmaları Vakfı) tarafından hazırlanıp yayınlanan FAKE NEWS adlı kitap 31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesi sosyal ağ tabanlı seçim manipülasyonlarını ve yalan haberleri mercek altına alarak çok ilginç sonuçlara ulaşıyor.   TANZİM SATIŞ ÜZERİNDEN ALGI OPERASYONU Somut göstergeler üzerinden bakıldığında muhalif kesimi ve Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen trol orduları en çok tanzim satış ve Suriyeliler üzerinden algı operasyonu yürütmeyi tercih ettiler. Tanzim satışlar üzerinde “fikir yürüten” sosyal ağ kullanıcılarının ekonomik olarak tanzim satışlarının uzağından bile geçmeyecek denli üst ekonomik gelir grubundan oluşları dikkat çeken önemli bir nokta. Çünkü tanzim satışların hedef kitlesinin bu uygulamadan son derece memnun olduğu bilinmekte. Bu kampanyayı Twitter üzerinden ilk olarak @TurkOrtaasyali hesabı başlattı. Bu hesap tarafından 11 Şubat 2019 günü saat 19.58’de ilk kez “#akpdemekkuyrukdemek diye bir tag açalım” Tweet’iyle kampanyanın startı verildi. Bu saatten 15 Şubat 12.49’a kadar 4 bin 911 Tweet atıldı, 21 bin hashtag paylaşımı yapıldı. Bu Tweet toplamda 11,1 milyon kişi tarafından görüldü.   TWEET’İ PAYLAŞAN KULLANICILARLA İLGİLİ ÇARPICI BİLGİ Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. Yani Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen şebekenin FETÖ troll ordusuyla ilintisine. 1-Tanzim satış ile ilgili tag’i paylaşan kullanıcıların yüzde 6,68’i SON BİR AYDA oluşturulan kullanıcılar.2-Yüzde 25,62’si BİRKAÇ AY ÖNCE hesap açmış kullanıcılar.3-Aynı Tweet’i paylaşanların yüzde 67,7 gibi ağırlıklı bir çoğunluğu ise BİR YIL ÖNCE AÇILMIŞ hesaplar. Bu tespit bize gösteriyor ki 31 Mart seçimlerinden yaklaşık bir yıl önce FETÖ’cü aklın öncülüğündeki sosyal ağ mekanizması faaliyete başlamış. Üstelik bu hesapların büyük kısmı yurt dışı ağırlıklı. Yukarıda da belirttiğim gibi yalanlara inanıp yaymaya şehvetli biçimde teşne bir CHP, İP ve HDP-PKK kitleselliğinin iştahını çok iyi kullanıp mobilize eden FETÖ, bu konuda ne denli kompedan olduğunu her defasında bizlere kanıtlamakta. Bizler ise doğruyu yaygınlaştırana dek yalan dünyanın etrafında iki tur atmakta. Çünkü dediğimiz gibi bu yalanlara inanmaya hazır morfinlenmiş bir kitle var muhalif tabanda ve bundan acayip derecede zevk alıyorlar.   YALAN VE İFTİRANIN UYUŞTURUCU ETKİSİ Üstelik her yalan ve iftiradan sonra dozun daha da artmasını istiyorlar uyuşturucu bağımlıları gibi. En son Nihat Hatipoğlu’na soru yönelten başörtülü bir genç kızın fotoğrafı üzerinden “Hocam ben tıp öğrencisiyim. Ameliyat sırasında namaz vakti gelse ameliyatı bırakıp namaz kılmamın sevabı daha çok değil mi?” diye sorduğu yalanını yaydılar. Muhalefetin anlı şanlı “tarafsız” gazetecileri ve “sanatçı” taifesi bu öküzlüğü büyük zevkle paylaştı. Ama kısa zamanda genç kızın “Namaz öncesi abdest almayla ilgili” bir soru yönelttiği videosuyla ortaya çıktı ama ne gam. Uyuşturucu kullanıcıları yeterli tatmini sağlamıştı bir kez. Bu kesimden bir tek TV program sunucusu Çağlar Cilara hicap duyup özür diledi ve trollendiğini açıkladı. Diğer hepsi üzerine yattı yalanlarının. Ama algıda bir adım daha atılmış oldu. Dolayısıyla 23 Haziran seçimlerinin sonucunu bu yalanlarla belirlemeye çalışanlara karşı en üst düzeyde halkı uyanıklığa ve farkındalığa çağırmak gerek. En üst düzeyden kastım ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Binali Yıldırım’dan başkası değil.  
Göz hakkı üzerine bir not Göz hakkı imrenilecek bir yiyecekten, gelen misafirlere ya da komşulara ikram etmektir. Yani “vermektir” , “çalmak” değil. Bize anamız babamız komşuların bahçesinden meyve almamamızı, eğer canımız çekerse izin istememiz gerektiğini öğretti. Kimse de bizim bahçemize gelmedi. Anne ve baba terbiyesini, edebini almış olanlar “göz hakkı” diyerek çalmazlar. Çalmak hırsızlıktır. Komşulara tüm meyvelerinden göz hakkı diye sahan sahan meyve ikram eden Hediye Teyze’miz, Ekrem Bey’in dediği gibi olsaydı bahçesine dadanan mahallenin iki azılı çakalını taş atarak kovalamazdı. Eğer göz hakkı böyle “yorumlanırsa” manav, market, fırın, mağaza da aynı kapsama girer ki Allah muhafaza. Çok şükür ki böyle martavallar toplumda karşılık bulmuyor.
 
Fuat Uğur'un diğer yazısıGöz hakkı üzerine bir not
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.