Mekânın sahibi geri geldi, bebeleri pistten alalım

A -
A +
Hong Kong’da olup bitenleri izliyorsunuz. İpek Demiryolu Projesi'ne 50 milyar dolar ayıran ve ABD’nin küresel egemenliğini hem ekonomik hem de finansal anlamda bitirmek için adım adım ilerleyen Çin’e Donald Trump Hong Kong hamlesiyle karşılık verdi. ABD şimdilik Güney Pasifik’i öncelese de Orta Doğu da bir kenara atılacak değil. Malum Trump işbaşına geldiğinde Suriye’den ABD askerlerini çekeceğini açıklamış ama kendi derin devletine direnememişti. Suriye’nin kuzeyinde bir PKK-YPG devleti oluşturmak üzere gönderilen 20 bin tırdan fazla silah sevkiyatının sebebi buydu. Bu durum şüphesiz Türkiye’nin çıkarları ile çelişmekteydi. Doğal olarak güvenli bölge, barış koridoru ya da güvenlik koridoru olarak adlandırılan projeyi hayata geçirmek üzere sınıra müthiş askerî yığınak ve sevkiyat yapıldı. Son bir buçuk yıl boyunca ABD’den gelen giden heyetlerin haddi hesabı yoktu. ABD derin devleti Türkiye’nin “Bir delilik” yapmasından korkmaktaydı, çünkü tüm hesapları suya düşecekti. Ama hiç beklenmedik bir gelişme oldu ve “eli bu kadar güçlüyken” Türkiye birdenbire ABD ile anlaşarak Kuzey Suriye’de oluşturulacak Güvenlik Koridoru için Müşterek Harekât Merkezi’ni (MHM) kurdu? Süreç öyle hızlı ilerledi ki 90 ABD askeri gecikmeden Türkiye’ye geldi. Bu karar özellikle iktidarı destekleyen medyada ağır biçimde eleştirildi. Kimi yazarlar anlaşmayı teslimiyet olarak niteleyerek ABD’nin oyalama taktiğinden hâlâ nasıl olup da ders alınmadığını sordular. CHP ve İP muhalefeti ise sesini çıkarmadı; bu kararın PKK’nın çıkarlarını koruyup kolladığını düşündükleri için... Anlaşmanın “teslimiyet” olduğu fikri yanlış. Zira Türkiye meseleye bir satranç hamlesi gibi bakıp taktik bir karar aldı. Nihai hedefini hiçbir zaman değiştirmedi. Er ya da geç Suriye’nin kuzeyini süpürecek. Peki, neden böyle bir anlaşmaya imza attı o zaman? Sebeplerini anlatalım.   MHM ANLAŞMASININ SEBEPLERİ   Bilmeyen kalmadı. ABD’de iki ve belki de ikiden fazla devlet var ama majör güç istihbarat ve Pentagon’un etrafında toplanıp onları yönlendiren ekipler. Trump ile bu güç bir ipte iki cambaz gibiler. Öyle bir savaş yürüyor ki ülkede pedofili suçlamasıyla yargılanan ve cezaevinde bulunan ABD’li milyarder Jeffrey Epstein’ın öldürülmesi hepsinin üzerine tüy dikti. Konuşması durumunda Clinton’lardan Obama’ya kadar uzanan bir pedofili skandalının ortaya çıkacağı korkusu savaşı kızıştırdı. Çünkü 3 Kasım 2020 tarihinde ABD başkanlık seçimleri var. Ülke şimdiden seçim havasına girdi. Küreselci Amerikan medyası ve demokratlar bile, Hong Kong'daki ayaklanma ve Çin ile ticaret savaşları konusunda Trump’ın arkasında hizalandılar ABD’nin ulusal çıkarlarını koruyup kolladıklarını kanıtlamak için. Trump bu yüzden de Türkiye’nin bir askerî harekâtıyla rakiplerinin eline koz verilmesini istemiyor. S-400’ler için yaptığı jestin karşılığı Türkiye’nin bu anlaşmayı imzalamasıydı. Çünkü kazasız belasız yeniden başkan seçilmek niyetinde. Oysa Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlatacağı erken bir askerî harekât sonrası ABD ile karşı karşıya gelmesi Trump karşıtlarının elini güçlendirir ve bu durumda S-400 konusu da gündeme gelir diğer ekonomik mevzular da, biliyorsunuz. FETÖ zaten aportta beklemekte bekçi köpeği olarak. Ve hele o harekât sonrasında birkaç şehidimiz gelirse derhâl içeride “Suriyeliler tatil yaparken orada askerlerimiz ölüyor” muhabbeti başlatılacak malum ırkçılar tarafından. Bu yüzden Türkiye anlaşmanın gereğini uygulayıp, 20 millik (32 km) derinlikte güvenli bölge için müşterek hareket etme zeminini kaybetmeden sonuca bakacak. Ama öte yandan bir "oyalama"ya karşı da bağımsız müdahale seçeneği her zaman masada tutulacak.   TÜRKİYE BOŞ DURMUYOR   Dediğim gibi Türkiye taktik bir hamle yaptı. Ama bu boş durduğu anlamına gelmiyor. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçlerinin sayısı 80 bini geçti. Aşiretler örgütleniyor. YPG-PKK’nın er ya da geç başlayacak bir harekât ile birlikte Kuzey Suriye’de Sünni Araplar, Türkmenler, PKK karşıtı Kürtler arasında paspas olması kaçınılmaz... Kısaca ilk adım atıldı. Müşterek Harekât Merkezi ile de olsa RAP sanatçısı Norm Ender’in sözleriyle MEKÂNIN SAHİBİ artık orada ve bebeleri pisten alma zamanı geldi.(*) Ama muhalefet “ölü taklidi” yapsa da bu taktik hamlenin farkına varan etnik faşistler çıldırmaya başladı şimdiden. Milletvekili kılıklı CIA ajanı YPG’lileri kastederek “Suriye’deki Kürtler kendilerini korumak için silahlandı, operasyon çözüm getirmez, durum daha kötüye gider. Demografik yapıyı değiştiren bir yapının içinde olmamız yanlış olur” sözleriyle kendi ülkesini tehdit etti yeniden. Tekrar Norm Ender’in şarkısından esinlenerek söyleyelim: Sirk maymunları eğer orman kanunları istiyorlarsa güçlü Türkiye ezecek. Çünkü MEKÂNIN SAHİBİ geri geldi 100 yıl sonra da olsa. Ve benden bir ekleme: Katalog sürtükleri de umutlanmasın sakın ha sakın!.. ..... (*) RAP sanatçısı Norm Ender’in şarkısı https://www.youtube.com/watch?v=z3wAjJXbYzA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.