Sistem ahlaksızlık üretiyor, cezalar yetersiz

A -
A +

İki gün evvel Twitter’dan “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan taksicilerden yasalara uyacakları, temiz ve ahlaklı olacakları yolunda söz almış, Über’i ülkeden çıkarmış, korsan araçlara karşı sert önlemler aldırmıştı. Peki ne oldu? Taksiciler Arap turist kazıklamak için müşteri almıyor. Dur diyen yok.” diye yazmıştım.

Son baktığımda görüntülenme sayısı 500 bini geçmişti.

Yüzlerce yorum vardı ve taksi şoförlerine yönelik olarak tahminlerin ötesinde kızgınlık birikmişti.

Şaşılacak bir durum değil.

Plaka ticaretini bitir, plaka sayısını artır, herkes kendi aracını kullansın mesele çözümlenir. Neden olmaz, akıl alır gibi değil. Plaka sahipleri şoför çalıştırıp adamların elinden günde 400 lira para alırsa ve eğer şoför de ahlaken zafiyet içindeyse bu yola tevessül eder.

Aracında bulduğu bir torba dolusu mücevheri ve parayı müşterisine teslim eden de var, turist kazıklamak için vatandaşı yağmurda çamurda vatandaşı almayan da.

Karar verelim. Tek tek insanları mı değiştireceğiz yoksa sistemi mi? Sistem ahlaksızlık üretiyorsa yapılacak şey belli değil mi?

 

KAÇAK BALIK AVI VE CEZALARI

Yılın üç ayında balık avlama yasağı var biliyorsunuz. Yakında bitecek.

Boğazın uç kıyılarında ikamet eden bir tanıdığım “Sen öyle san” dedi. Her sabah görüyormuş, yasağa rağmen bir sürü tekne balığa çıkıyormuş. Trol mrol, elektro şok, tarama; ne ararsan var.

Çok üzücü.

Bu doğaya ve insana ihanettir. Ama aynı zamanda yasalara uyanları da kazıklamaktır. Kendi ipini çekmektir. Balık neslini tüketmektir.

Peki, denetim ve müdahale eden yok mu?

Tersine, denetim eskisine göre çok sıkıymış ve artık helikopterle havadan fotoğraflanıp ceza kesiliyormuş. Mutlulukla “İyi ya, gereği yapılıyormuş işte” dedim ama o da değil gerçek. Ceza dediğin 300-500 lira. Vız gelip tırıs gidiyor.

Çünkü bu kadar ceza ile ahlakla ilişkisini kesmiş bir adamı terbiye edemezsin.

Kısaca yapılacak belli. Kaçak balık avlayan adamın teknesine bir yıl el koy, bir iki uygulama sonunda bak bakalım bir daha teşebbüs ediyorlar mı?

 

SANA SEVDANIN YOLLARI, BANA KURŞUNLAR

Önceki gün de bir polisle sohbet ediyorum. Samsun’da bir akrabamın köydeki düğününde karşılaştım.

Düğünler malum artık “mermi şöleni” ne dönüştü.

O sohbette öğrendim. Silah bulundurma ruhsatı alanların devletten yılda 1000 adet mermi alma hakları varmış.

Neden? Savaşa mı gidecek bu insanlar? Polise bile 200 mermi veriyorsun, vatandaşa 1000 mermi? Bu neyin aklıdır?

Mermiyi bol bulan vatandaş da bitirmek için düğün dernek ne varsa, peş peşe sıkıyor.

Sonra da minicik bebeler ya da yetişkin vatandaşlar bir “kaza kurşunuyla” hayatını kaybedince gazete başlığı belli:

“Maganda kurşunu.”

Katil ise her seferinde tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebep olmaktan birkaç yılla kurtarıyor.

Oysa bu taksirli suç değil, taammüden cinayettir ve cezası da ona göre olmalıdır.

 

TRAFİK

Misal hep sorar ve konuşuruz.

Türkiye’de trafik kurallarını ihlal etmekte sakınca görmeyen bir vatandaşımız Almanya’ya, İngiltere’ye ya da ABD’ye gittiğinde neden pür dikkat kesilir?

ABD’de kırmızı ışıkta geçme cezası 900 dolar, yani en az 5000 lira.

Araç kullanırken telefonla konuşmak ABD’de 1000 dolar, yaklaşık 5400 lira.

Almanya’da şehirlerarası yollarda hız sınırını 70 km ihlal edene 600 avro para cezası (6200 TL) ve 23 ay ehliyete el konuluyor.

İngiltere’de hız sınırını geçenlere 2500 pound’a (17 bin lira) kadar ceza kesilebiliyor ve ehliyetten üç puan azaltılıyor.

Böyle uzayıp gidiyor liste.

Verdiğimiz linkten Türkiye’deki cezalarla karşılaştırmalı olarak okuduğunuzda sebep anlaşılıyor. (*)

 

TUHAF BİR HOLLANDA-TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI

Hastane sahibi olan bir hekim dostumu ziyarete gittim bayram öncesinde. Hükümetten uzun uzun dert yandı. Hatta öyle sertti ki şaşırdım da biraz.

Öfkeyle “Denetim elemanlarından nefes alamıyoruz” dedi. Belediye gidiyor, maliye geliyor, o gidiyor iş müfettişleri geliyor.

Hollanda’da hastaneleri var. Orayı anlattı biraz:

“Orada yılda bir kez müfettiş görürsün. Haber verirler, sadece oda ve evrakları isterler. Su bile içmezler bizden. Geçen yıl bize de geldiler. Oğlumun kullandığı bir araç vardı (lüks bir araç markası söyledi). Onu şirketin üzerine yapmıştık. Oğlumun kullandığını tespit ettiler ve bu kadar lüks bir aracın hastane ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılamayacağımı belirterek oradan 150 bin Euro ceza kestiler. Şoke olduk. Bir de hastanede yemekhane kurmuş ve öğle yemeği veriyorduk çalışanlarımıza. Buna da 20 bin avro ceza kestiler. Çünkü çalışanlara zaten maaş veriliyor, yemeklerini öğle tatilinde kendileri yiyebilirlermiş. Verdikleri cezalar çok ağırdı, biraz indirttik.”

Anlattıklarını hayretle dinledim.

Bu dostum cezalarla anasını ağlatan Hollandalı müfettişlere müteşekkir, Türkiye’deki hastanesine gelip yemekhaneyle yemeklerin yapıldığı mutfak arasına hijyenik nedenlerle duvar çekmesini söyleyen müfettişlere ise kızgındı.

Özet şu. Yaptırımı koy, cezayı bas, herkes mutlu olsun.

Hollanda, Almanya, Fransa, ABD gibi.

Açık söylüyorum, yetersiz yaptırım ve ceza adamı ahlaktan eder.

(*)https://m.haberler.com/amp/avrupa-ve-abd-deki-trafik-cezalari-cep-yakiyor-11719955-haberi/

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.