Barış Pınarı, kirli ve onursuz ‘sol’a da tokat olacak

A -
A +
Hatırla.
Abdullah Öcalan PKK’nın şimdiye dek 15 bin militanını iç infaza tabi tutarak öldürdüğünü söyleyeli çok olmadı. O vakitten beri muhtemelen yüzlercesi daha eklendi. Kaçmaya teşebbüs etmek, “ihanet” vb. sebeplerle infaz edilerek öldürülen binlerce Kürt genci. PKK’nın elebaşı ve çetesi tarafından öldürülmese, zaten öne sürüldükleri savaşta güvenlik güçleri tarafından etkisiz hâle getirileceklerdi.
Bugüne kadar dağa kaçırılan çocuk sayısı 20 bini aşkın.
Dağda güvenlik güçleriyle giriştikleri çatışmalarda ölen PKK’lıların yüzde 40’ı ise 18 yaşından küçük.
Kaçırılan çocukların küçücük bedenlerinin dağlardaki iklim koşullarına dayanamayıp hayatlarını kaybettiğini, kendilerinden büyük olanların tacizlerine uğradıklarını ise sağır sultan işitti.
PKK “zorunlu askerlik” kapsamında her aileden bir çocuk alıyordu. 14-18 yaşları arasında binlerce çocuk dağa çıkarıldı. Aynını bugün YPG, Suriye’nin kuzeyinde işgal ettiği bölgelerde yapıyor.
1984 yılından beri bu ülkenin evlatları PKK terör örgütüne karşı mücadele ediyorlar, hayatlarını ortaya koyuyorlar. 2018 yılı başı itibarıyla bu mücadele esnasında kalleşçe tuzaklarda 6.250 TSK, emniyet mensubumuz ve korucumuz şehit oldu.
Ve PKK 5.669 sivili katletti.
 
BU ANNELER SANAL MI?
Yukarıdaki paylaştığım bilgiler, ağzından barış sözcüğünü düşürmeyen sol-sosyalist siyasetin akademi, sanat ve müzik dünyasındaki uzantıları içindi.
Aslında boşa kürek çekiyorum, biliyorum.
Sıcak bir örnek. Cumartesi annelerini dillerinden düşürmediler yıllarca ama Diyarbakır anneleriyle ilgili tek kelime etmediler.
Bunu yapmadılar çünkü annelerin bu direnişi “Devletin organizasyonu”ydu onlara göre.
Değil ama velev ki öyle olsun. Bu anneler sanal mı?
Sizin hiç çocuğunuz yok mu?
PKK sizin çocuğunuzu dağa kaçırsa böyle susar mısınız?
O anneler “PKK, HDP kanalıyla çocuklarımızı kaçırdı, geri verin onları bize” diye çığlık atıyor.
Ama kirli, onursuz ve ahlaksız olduklarını bu çığlıklara karşı manda derisi taşıyormuşçasına duyarsız kalmalarından anlıyoruz.
 
GEÇMİŞTE DE SOL RADİKAL FAŞİSTLERİN ÖRGÜT İÇİ İNFAZLARINA GÖZ YUMDULAR
Çünkü aynı şeyi geçmişte de yaptılar.
1990 ile 2000 yılı arasında, F tipine geçilinceye dek cezaevlerinde tespit edildiği kadarıyla bazılarının yaşları 18’den küçük, 40 militan bağlı oldukları örgüt; yani “yoldaşları” tarafından infaz edildi. Örgüte bağlılığı zayıflayanlar, poliste çözülenler cezaevlerinde infaz ediliyordu.
Sadece PKK değil. 1996 yılında Samsun’da DHKP-C’den gözaltına alınıp tutuklanan Ulaş Şahintürk adlı 17 yaşındaki gencin filmlere konu olacak trajik hikâyesini okuyun. Gözyaşlarınızı tutamayacaksınız solcu olmasanız bile. Böyle bir alçaklık, böyle bir despotluk olmaz. 1990’lı yıllarda PKK örgüt üyeliğinden 10 yıl cezaevinde yatıp polis işkencesinden, iç infazdan tesadüfen kurtulan Aytekin Yılmaz’ın kitaplarını okuyun lütfen. Hepsini anlatıyor ONLAR DAHA ÇOCUKTU, YOLDAŞINI ÖLDÜRMEK, SIĞINAMAYANLAR adlı kitaplarında.(*) Sol namusun ender temsilcilerinden biri olan İletişim Yayınları tarafından cesaretle yayınlanmış.
Türkiye’nin soldaki siyasetçileri, sanatçıları, akademisyenleri, yazarlar, solcu-sosyalist gazetecileri, sinemacıları, müzisyenleri onursuzca sustular. Kirlenmiş beyinlerinden çeşitli bahaneler üretip bu infazları yok saydılar. Hatta hedefledikleri sosyalist düzen için gerekli “temizlik harekâtı” olarak gördüler kendi aralarındaki iç konuşmalarda.
 
KALPLERİ, ACIMASIZLIKLA ÖRÜLÜ BİR ZİFT TABAKASINDAN İBARET
Çok iyi biliyorum ki Stalin’in Sovyetler Birliği’nde 10 milyon insanı katletmesini zorunluluk olarak anlatan, Kamboçya’daki ölüm tarlalarını ve 2,5 milyon insanın soykırıma uğramasını olağan karşılayan, Doğu Avrupa’nın “sosyalist” blokunda yer alan ülkelerde yaşananları konuşmayan, Bulgaristan’da sosyalist etiketli faşist Todor Jivkov’un milyonlarca Bulgaristan Türkünün dinlerini, dillerini, isimlerini zorla değiştirmeye çalışıp toplama kampları kurmasını burjuva propagandası olarak niteleyen de onlardı.
Bu yüzden kendilerinden olan Yasemin Cebenoyan ve Onat Kutlar’ın PKK tarafından katledilmesini bir “talihsizlik” olarak niteleyip üzerine kül döktüler. Yasin Börü ve onun gibi onlarca muhafazakâr olduğu bilinen gencin sevinç nidalarıyla, sloganlar eşliğinde katledilip, balkondan atıldıktan sonra üzerinden arabayla geçilmesini ise “karışık bir durum” diye niteleyip görmezden geldiler.
Kısacası insanlıktan nasipsizdiler ve acımasızlıkla yoğurdukları kalplerini kara bir zift tabakası örtmüştü hepsinin.
 
TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SAVUNUP BARIŞ İSTEMENİN FORMÜLÜ
Dün saat 16.30 itibarıyla BARIŞ PINARI HAREKÂTI başladı. ABD’nin binlerce tır silah vererek donattığı ve Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurdurmaya çalıştığı YPG’yi süpürme harekâtı bu.
Yaklaşıyordu yaklaşmakta olan çünkü Türkiye bu devlet adı altındaki terör kepazeliğine izin vermeyeceğini baştan beri söyledi. Başkomutan Tayyip Erdoğan’ın kararlılığını, bunu geçmişte de kanıtladığını bildikleri için, on yıllardır terör örgütlerinin cinayetlerini, katliamlarını hep görmezden gelen, yok sayan, onları devlete karşı bildirilerle savunan bu sol şebekeler iki gündür “SAVAŞA HAYIR” kampanyası yürütüyorlardı.
Bize barış adı altında ahlak, vicdan, insan hakkı, adalet, barış öğretmeye kalkıyorlar.
Stalin’in, Pol Bot’un zihinsel uzantılarından bunları işitmek çok ironik.
Barış Pınarı Harekâtı hepsine BARIŞ’ın ne olduğunu tek tek öğretecek.
Beklesinler, geliyor gelmekte olan.
 (*) Aytekin Yılmaz’ın kitapları:
Barış Pınarı, kirli ve onursuz ‘sol’a da tokat olacak
Barış Pınarı, kirli ve onursuz ‘sol’a da tokat olacak
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.