Madencilikteki yeni müjde tek kelimeyle muazzam

A -
A +
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın önceki akşam yaptığı konuşmada önümüzdeki yıllarda madencilik alanında da çok büyük müjdeler geleceğini söylemesi beni epey rahatlattı. Çünkü iki gün önce konuştuğum çok ciddi bir kaynağımın verdiği bilgiyi nasıl aktaracağımı düşünüp duruyordum. Yine tam olarak yazamayacağım çünkü gazetecilik yapıyor olsam da ciddi bir emperyalist saldırı altındaki ülkeme karşı sorumluluklarım var. Evet, kaynağımdan aldığım bilgi tek kelimeyle muazzam bir rezerve işaret etmekte. Ve bu rezerv doğalgaz sondajlarından elde ettiği sonuçlarla enerji dünyasında küresel aktör olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin geldiği noktayı taçlandıracak. Şu kadarını söyleyeyim. Bu rezerve dünyada birkaç ülke daha sahip ama Türkiye’deki rezerv ilk elde edilen verilere göre hepsinden daha fazla. Bu muazzam maden rezervini anlamak için önce bilgilerimizi tazeleyelim: Ülkemizin en büyük enerji bağımlılığı nedir? Petrol ve doğalgaz. Sırasıyla gidelim. 1-Doğalgazdaki bağımlılığımız öyle anlaşılıyor ki 320 milyar metreküplük Karadeniz rezerviyle sınırlı kalmayacak. Misal Kıbrıs’ın Karpaz Burnu'nun istikametinde bir yerleri şimdiden aklınızın bir köşesine yazın. 2-Elektrik üretimine bakalım. Ecevit ve Demirel dönemlerinde Bulgaristan’dan elektrik ithal ettiğimizi unutmadan altını çizelim. Türkiye şu anda kendi doğal kaynaklarıyla elektrik üretiminin neredeyse tamamını karşılıyor. Sevindirici olan da bu üretimin içinde güneş, rüzgâr, katı atık, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının son on yılda yüzde 1 seviyelerinden yüzde 20’lere kadar yükselmesi. Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarında ilk beş ülke arasında. 3-Evet, Türkiye’nin tek sıkıntısı petrol. Hâlihazırda Türkiye’nin günlük petrol üretimi sadece 47 bin varil. Toplam rezerv ise çok düşük; 245 milyon varil. Doğu Akdeniz’de petrol bulunma ihtimali yüksek ama an itibarıyla cari açığımızın sebebi en büyük ithal kalemi olan petrol. O hâlde, ithal edilen petrolün yüzde 60-70’inin tüm motorlu taşıt ve araçlarda kullanıldığını da belirttikten sonra en başa gelelim. Yeni bulunan bu madenle petrol bağımlılığımız en az yüzde 50 oranında azalacak. Bu kadarı yeterli olsun şimdilik.  
  Aşk olsun Rifat Bey! Önceki gün beni aradınız Rifat Bey. Konuştuk. “Fuat Bey Ankara’ya gelmiyor musunuz, bir çayımızı kahvemizi içsek ve sohbet etsek” dediniz. Ben de size “Vallahi Rifat Bey, ben Ankara’ya gelemiyorum ama siz İstanbul’a sık geliyorsunuz, o vakit görüşelim ve sohbet edelim. Siz de bana ne tür hizmetler yaptığınızı anlatırsınız, sohbet ederiz” diye cevap verdim. Biraz gülüştük, sonra güzel dileklerle kapattık telefonu. “Ne hoş, ne zarif bir insan” dedim kendi kendime. Üstelik Giresun’deki sel felaketi nedeniyle “Acil şifalar dilerim” mesajı yayınlayan Rifat Bey'i “Bırakın acil şifaları Rifat Bey, koskoca TOBB’un başkanısınız, bankalarda milyar dolar ve liralarınız var, elinizi taşın altına koyun ve biz de Bravo TOBB diyelim” diye eleştirmiştim. Dün bir baktım, telefonda benimle böyle “sevgi dolu” muhabbet çeviren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun talimatıyla 336 oda beni protesto etmişler topluca. Sebep? Sözlerimden rahatsız olmuşlar. Neden ki? Bu kadarına da tahammülünüz yok mu? Vallahi ne yalan söyleyeyim TÜSİAD’ın hakkını yiyoruz galiba. Neler diyoruz onlara. Beklerdim ki “Depremler, seller, maden kazaları gibi felaketlerde TOBB’un ne türden hizmetleri, yardım ve destekleri oldu, bunların değeri kaç liraydı” benzeri sorularımın cevapları verilsin. Bu daha güzel bir iletişim yöntemi olmaz mıydı? Protesto en kolay yol. Rahatlıyor demek ki insan... Bir oda üyesi yazmış, TOBB’un Elâzığ depreminde bilmem kaç tır gıda yardımı gönderdiğini. Affedersiniz ama küçük çaplı bir iş adamı dişini sıksa bu kadar gıda yardımı gönderir zaten. Türkiye’deki eti budu belli birçok sivil toplum kuruluşunun millî felaketlerde neler yaptığını gözlerimiz yaşararak izliyoruz. Başka misal vereyim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan pandemi sürecinden önceki ekonomik sıkışıklıktan beri sürekli TOBB ve diğer iş adamları derneklerine seslenerek; “Üyelerinizin her biri bir işçi istihdam etse işsizlik problemimiz kalmaz. Üstelik bu konuda devlet size prim kolaylığı gösterecek” diyor, ne oldu? Karşılık buldu mu? Bir tane daha. FETÖ’nün yönlendirdiği dış dünyada korkunç bir Türkiye aleyhtarlığı var. TOBB elindeki gücü de kullanarak yurt dışında herhangi bir kampanyaya, medya çalışmasına imza attı mı? Esnafın kestiği tüm faturalardan yüzde alan, faaliyet belgesi adı altındaki belgeyi parayla veren odaların kazandığı parada gözümüz yok, helal olsun. Ama bu paraların bir kısmının da sıkıntılı anlarımızda Türkiye’ye bir geri dönüşü olsun değil mi? Yani Rifat Bey, sizi dinlemeye hazırdım ama yönteminiz bana -teşbihte hata olmaz- ünlü Godfather-Baba filmindeki Don Corloeone’yi hatırlattı. Hani hesabını göreceği adamı önce ziyaret edip çiçek götürür ya “Baba”, onun gibi. Ne güzel konuştuk, ertesi gün protesto. Oldu mu şimdi? Aşk olsun!
  FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Aşk olsun Rifat Bey!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.