FETÖ’cüler TSK’ya yeniden sızabilir mi?

A -
A +
Geçtiğimiz günlerde aldığımız bir haberle çok şaşırdık. Gazetelerde çıkan haberlere bakılırsa yeni mezun olup istihdam edilen 13 Kaymakam, haklarındaki FETÖ soruşturması nedeniyle açığa alınmışlardı. Hepimiz çok endişelendik. Sonunda anlaşıldı ki 4 Eylül tarihinde 15 Temmuz öncesi girişli olan 58 mülki idare amiri FETÖ soruşturması çerçevesinde açığa alınmış. Bunların 31’i kaymakam, 17’si vali yardımcısı, 9’u hukuk müşaviri, bir tanesi de mülkiye müfettişiydi.
Dün de İstanbul merkezli 17 ilde FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanmasında oldukları tespit edilen 13'ü sivil 44 kişiden 22’si yakalanarak gözaltına alındı.
Bugün 12 Eylül askerî darbesinin yıl dönümü. Ve biz ülkemizde hâlâ darbeleri konuşuyoruz. Acı olan bu. Evet, FETÖ’cülerin henüz bir kamu kurumuna sızdığı tespit edilemedi ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Böylesine kripto bir örgüt yeryüzünde hiç görülmedi çünkü.
Dolayısıyla başlıktaki “FETÖ’cüler TSK’ya yeniden sızabilir mi? sorusunu her kurum için de sorabilmeliyiz.
Aslında asıl soru şu:
Tamam, MİT ve Emniyet istihbarat sayesinde epey FETÖ’cü tasfiye edildi. Ama bir de kurumların kendi içlerinde bir İSTİHBARİ DENETİM mekanizması olması gerekir mi? Şimdi bunu söylüyorum ama çok netameli bir konu tabii. Çünkü kurum içlerinde oluşturulacak böyle mekanizma eğer kötü ya da beceriksiz ellere geçerse, “fişleme” ve “hedef çarpıtma” operasyonları söz konusu olabilir ve pek çok insan mağdur edilebilir. Dolayısıyla üzerinde çok düşünülmeli.
Bu karanlık örgütten, CIA aparatı kriptolardan her şey beklenmeli ve tetikte olmalı.
FETÖ’nün en esaslı hedefi TSK, çünkü darbe yapabilmesinin tek yolu bu kurumda etkin olabilmekten geçiyor. Bunu kanlı bir darbe girişimiyle denediler ama başaramadılar. Şimdi de geçen yazımda ifade ettiğim gibi dört duvar arasından “Bize örgütten darbenin Hulûsi Akar komutasında ve emir-komuta zinciri içinde yapılacağı söylendi ama öyle değilmiş” diye ağlamaya başladılar.
FETÖ’cüler için asıl acı olan ne biliyor musunuz? “Darbeyi onun yapacağını sanıyorduk” dedikleri Millî Savunma Bakanı Hulûsi Akar’ın kararıyla TSK’dan 5100 FETÖ’cünün tasfiye edilmesi ve yargılanıp cezaevine gönderilmesi.
Evet, yasaya göre Millî Savunma Bakanı’nın böyle bir “karar alma” hakkı bulunuyor ve Emniyet istihbarat ile MİT’ten gelen bilgiler doğrultusunda kurum içindeki FETÖ’cü olduğu belirlenen isimleri tasfiye edebiliyor. Onların büyük çoğunluğu dava açmış ama yalnızca 506’sı iade edilmiş ve görev başı yapmış. Türkiye’nin nasıl bir hukuk devleti olduğuna bir kere daha vurgu yapalım burada. Ama tabii bu 506 kişi pasif görevlere tayin edilmişler.
TSK’dan malum 21 bin FETÖ’cü ihraç edildi. Yaklaşık 4 bininin de ihraç işlemleri devam ediyor. Sürekli gözaltılar gösteriyor ki onlardan daha çok var.
Ne kadar FETÖ’cü tasfiye edilir, TSK o kadar güçlenir. Bunu son 4 yıldır gördük.
 
Çok şakacısınız Cavit Bey, demek Erdoğan’a yakınsınız?
 
Cavit Çağlar nazının geçtiği yazarlara konuşmayı tercih ediyor. Üç dört gün önce İsmet Berkan’a “Önce sattım dedim ama sonra satmaktan vazgeçtim” diye konuşmuştu. Önceki gün de yazımda anlattıklarıma cevap verip başka bir hikâye yazmış:
“Gelen iş taleplerini karşılayamadığım için önce benim olmadığını söyledim. Ekrem İmamoğlu ile filan ne alakası var?”
Enteresan.
Peki kanalın muhalif olacağı konusu nedir?
“Nereden biliyorlarmış? Yakınsam Tayyip Erdoğan'a yakınım ben, onu beğenen biriyim ama AK Partili değilim.”
İyi ama transfer ettiğiniz televizyoncu ve gazetecilerin hepsi muhalif?
“Gelen arkadaşlar kendi siyasi görüşlerini değil objektif olarak haberciliklerini ekrana taşıtacak. Yandaşlığa da muhalifliğe de ihtiyacım yok.”
Çok güzel. O hâlde Olay TV’ye aldığı isimlere bakalım:
Nuri Çolakoğlu (İBB Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı), Süleyman Sarılar (İBB iştirak şirketlerinden sorumlu basın danışmanı), Nevşin Mengü, Kenan Şener (CNN), Özlem Akarsu Çelik, Alican Uludağ (Cumhuriyet), Cem Tekel (Show tv), Abdullah Demir (Ciner Medya grubu), Ayhan Kudat (Kanal D), Tarık Ünlü (Kanal 7) var transfer olanlar arasında.
Ha bir de Duygu Demirdağ var. Onun ismini Google’da aradığımda karşıma hep Can Dündar da çıkıyor. Ne desem bilemedim şimdi.
Peki, bu isimler arasında radikal muhalif olmayan bir isim çıkar mı sizce? Çoğunun sosyal medya hesaplarına baktım, bazılarını geçmişten tanıyorum. Hükümetten ve Erdoğan’dan ölesiye nefret ediyorlar.
Cavit Çağlar da arkadaşı olduğu gazetecilere “Ben yakınsam Erdoğan’a yakınım. Bu kanal tarafsız ve objektif olacak” diyor.
Kısaca diyor da diyor.
Cavit Bey hakikaten şakacısınız.
Bu arada iki husus daha var:
1-Cavit Çağlar TMSF’ye olan borçlarının tamamını hatta iki katını ödediğini söylüyor. Burada cevabı TMSF vermeli. Ben bu konuda muhalif gazetelerin “600 milyon doların üzerine çizik atıldı” iddialarını dile getirdim. İnşallah dediği gibidir Cavit Bey'in.
2-Diğer husus ise Cavit Çağlar’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ilettiği mektupla ilgili. Rusya Devlet Akademisi Başkan Yardımcısı, Asiapol Polis Teşkilatı Kurucusu Talat Enveroviç Çetin'i dinlediğinizde gerçeğin daha farklı olduğunu anlıyorsunuz.Aslında fikir Talat Bey'e aitmiş. Çetin, Cavit Çağlar’ı bu konunun çözümü için Dağıstan eski Başkanı Ramazan Abdulatipova’ya gönderiyor. Ramazan Abdulatipova da Putin’in yardımcısı Uşakov’u araya sokuyor. Cavit Çağlar mektubu ona iletirken devreye Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de giriyor ve “Biriniz dostum, diğeriniz akrabamsınız. Siz yeter ki barışın, tazminatları ben öderim” diyor ve böylece ilk yakınlaşmanın temeli atılıyor.
Talat Enveroviç Çetin, “Mektup fikrini Ramazan’la ben düşündüm ama Cavit Çağlar her şeyi kendi yapmış gibi üstüne yattı, daha sonra iş bitip Putin’den ödülü almaya sıra gelince beni aramadı bile” dedi.
Ee, diyecek bir şey yok.
Boşuna dememiş atalarımız, “Bal tutan parmağını yalar” ya da  “İş bilenin kılıç kuşananın” diye. Başladığın işi kendin bitirmezsen sonu bu olur Talat Bey.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Çok şakacısınız Cavit Bey, demek Erdoğan’a yakınsınız?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.