Gömün!

A -
A +
-Gömülecek…
-Ama müdürüm, nasıl gömelim!
-Emir Ankara’dan geldi, kesinlikle gömülecek.
-Yapamam müdürüm, içim kan ağlıyor. Bunlar bizim ülkemizin geleceği.
-Biliyorum ama emir böyle, gö-mü-le-cek!
-Peki müdürüm.
Ali Ateş anlatıyor bu diyaloğu.
Yıl 1949, yer Kayseri Tayyare Fabrikası. Ali Ateş de o fabrikada usta.
O kadar üzgündür ki yıllar sonra bile bu hatıra ona aynı olayı yaşattırıyor gibiydi:
“İçim kan ağlaya ağlaya 30 hangar dolusu yepyeni, daha kullanılmamış uçak üretim araç ve gereçlerini, malzemelerini tek tek sandıklarından çıkarıp kazılan çukurlara ölü gömer gibi gömdük. Gömdüğümüz uçak parçaları değil âdeta ülkemin gelecekteki hava gücü hâkimiyetinin parçalarıydı. Yazıklar olsun dedim içinden ve kahrola kahrola bu parçaları gömdük.”
Ali Ateş ile fabrika müdürü arasında geçen bu hüzünlü konuşma, Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatılan millî sanayi ve kalkınma hamlelerinden en önemlilerinden birinin dibine dinamit koyup yok eden bir İHANET ANLAŞMASI’nın utanç vesikası olarak tarihe geçti.
Millî Şef olarak tanımlanan İsmet İnönü’nün imzaladığı o ANLAŞMA, bugün kılık değiştirerek ABD güdümünde “solcu” bir görünüm alan CHP’nin ta o zaman kendini ABD’nin hizmetkârı olarak konumlandırmaya başladığının da ilk işaretiydi.
ABD, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa ülkelerini kalkındırmak, Sovyet Paktı ülkelerine karşı onları kullanmak üzere bir yardım paketi hazırlamıştı. ABD Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından 5 Haziran 1947’de açıklanan bu yardım paketi 16 Avrupa ülkesini kapsıyordu ve adı da MARSHALL YARDIMI olarak kalmıştı. Bu yardımdan sırasıyla en çok İngiltere, Almanya, Fransa ve Hollanda yararlandı. Türkiye ise 3 yılda 137 milyon dolarlık bir hibe alabildi.
Gelgelelim ABD bu yardımı İKİ ŞARTLA vermişti:
1-137 milyon dolarlık hibe karşılığında Türkiye’ye 73 milyon dolarlık askerî malzeme satacaktı.
2-Türkiye ağır sanayi ve silah sanayii kurmayacak, var olanlar da kapatılacaktı.
İşte İsmet İnönü’nün imzaladığı bu ihanet anlaşmasının ilk icraatı olarak da Kayseri Tayyare Fabrikasının fişi çekilmişti. Karşılığında da ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’nda kullanıp ıskartaya çıkardığı çöp uçakları vermişti Türkiye’ye “askerî malzeme” niyetine.
Bununla da kalmadı İnönü. İhanetini sorgulayacak nesiller yetişmesin diye ABD ile Fullbright Eğitim Anlaşması da imzalamış, Türk eğitimini emperyalizmin ellerine terk etmişti.
Mustafa Kemal ne demişti:
“Eskimiş teknolojileri değil, en yeni teknolojileri ülkeye getirmediğimiz sürece yabancı ülkelere bağımlı olmaktan kurtulamayız”
Kuruluşu 1924-25 tarihinden başlayan Kayseri Tayyare Fabrikasının tekmil hikâyesini Kayserili bir araştırmacı-yazar olan İLTER SAĞIRSOY’un yayınladığı GÖMÜN adlı kitapta okuyabilirsiniz.
 
Gömün!
Ama asıl bilinmesi gereken Alman Junkers firması ile başlayan kuruluş süreci çeşitli aşamalardan geçtikten sonra 1931 yılında tamamen Millî Savunma Bakanlığına devredilen Kayseri Tayyare Fabrikasının yüzlerce uçak ürettiği gerçeği.
 
Gömün!
Gömün!
Kayseri’de gömüldüğü belirlenen 50’den fazla uçağın Marshall Yardım Anlaşması ile bir anda ortadan kaybolan ve envanterden silinen 72 adet Focke-Wulf FW-190 tipi uçaklardan olduğu ve bunların Kayseri eski havalimanı altında bulunduğu ifade ediliyor. Araştırmacı Emre Uçar, Uluhan Hasdal ve Stuart Kline bu konudaki belge ve bilgileri ortaya koyuyor.
Tayyare Fabrikasında işçi olarak çalışan ama daha sonraları Erciyes Üniversitesi Rektörü olacak seviyeye gelen Prof. Dr. Mehmet Şahin’in girişimleriyle Marshall ihanet paketi ile kapatıldıktan sonra Kayseri’de uçak bakım atölyesine dönüştürülen fabrikanın imkân ve kabiliyetlerini görebilmek için Mavi Işık projesi başlatılmış, tayyare fabrikasının kapatılmasından 40 yıl sonra burada yeniden uçak üretilebileceği öngürülmüştü. Tarih 1978 yılıydı. Ama olmadı ve o yıldan sonra Kayseri Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı olarak faaliyetini sürdürmesine karar verildi.
Toprağın altına gömülen uçak parça ve malzemeleri Kayseri’de daha sonraki yıllarda gelişen metal sanayinin ortaya çıkışını ve gelişimini sağlamıştı.
Kendi uçağımızı üretmek yerine ABD’nin uçaklarını satın aldığımızda başımıza ne geleceğini ise ileriki yıllarda hâlâ hava ikmal ve bakım atölyesinde çalışmakta olan işçiler şöyle anlatmıştı:
“Kıbrıs Barış Harekâtı’nda ABD onay almadan benim verdiğim uçakları kullandınız diyerek ambargo uyguladı. ABD’den yedek malzeme akışı derhâl kesildi. Filoda 100 uçak vardı ama biz 20’sini bile uçuramıyorduk. İşte yıllar önce uçaklarımızı toprağın altına gömdüğümüzde aslında neleri gömdüğümüzü bir kez daha anladık.”
Önceki gün Selçuk Bayraktar’ın CNNTürk’teki röportajını dinlerken onun “İnsansız uçakları üreteceğiz” demesi ile elime geçen bu kitap aynı zamana denk geldi. Bayraktar ileri teknoloji gerektiren sanayinin ülkenin gelişimine katkılarını ve dinamo etkisini çok güzel anlattı.
Tayyare Fabrikası da hem Kayseri, hem de Türkiye’deki ekonomik canlanmanın itici gücü olabilecek kapasitedeydi. Ülkemiz 80 yıl evvel büyük ülke olma fırsatını köleleştirilmiş zihinlere sahip siyasetçilerle kaçırdı ama artık bir daha böyle bir lüksümüz yok.
İşte bu yüzden ülkemiz bir kere daha CHP’ye teslim edilemez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.