Kılıçdaroğlu adaylık için İmamoğlu ve Yavaş’ı neden çizdi? Ya da gerçekten çizildiler mi?

A -
A +

Epeydir bende olan bir bilgiyi uzun süredir bekletiyor ve yazmıyordum. Bakıyorum bugüne dek yazılanlara ve söylenenlere, kimse kusura bakmasın ama hepsi büyük fotoğrafı görmekten uzak, yalnızca kişiler üzerinden yürütülen tahminler.

Şimdi Millet İttifakı’ndaki tepişmeye önce belli bir mesafeden bakıp, sonra esas meseleye geçelim.

Son tartışma, bugüne değin bir dolu spekülatif laf eden Meral Akşener’in, “durup dururken” CHP’nin yayın organı Halk TV’de ekrana çıkıp, tıpkı 15 Temmuz öncesindeki gibi yeniden “Ben başbakan olacam” demesiyle başladı.

Neler oluyordu? Kimilerinin dediği gibi Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu’na rest mi çekiyordu?

Ya da Akşener kendi adayı Ekrem İmamoğlu’nun önünü açmak için mi bu kadar net konuşmuştu?

Asıl soru şu:

“İmamoğlu gerçekten aday olacak mı?”

Evet, Kemal Kılıçdaroğlu görüntüye bakılırsa, hem Mansur Yavaş, hem de Ekrem İmamoğlu’nun üstünü çizdi.

CHP tabanı ve medyasıyla İyi Parti cephesinde bu durum şaşkınlıkla ve tepkiyle karşılandı.

Kemal Bey, geçtiğimiz ay kendisinden beklenmeyen bir sertlikle “Önce başarılı birer belediye başkanı olsunlar” talimatını verdi. Ardından İmamoğlu “Benim adaylık projem yok, İstanbul Belediye Başkanlığını iyi bir şekilde yapacağım” mealinde laflar etti ve “asıl işi”ne döndü. Yani İBB’ye bol bol HDP’li ve CHP’li eleman alımıyla, İETT otobüslerini yollarda bırakma projelerine odaklandı...

Sonra birden, Can Ataklı palavracısının “İlhan Kesici aday gösterilecek” iddiası ortalığı karıştırdı. CHP’liler “Yeni Ekmeleddin faciası geliyor” diye sosyal medyada tepki gösterdi.

Şu anda görünen ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerinde aday olacağı yolunda ağırlıklı bir görüş var. Evet, “ajans” bu algıyı oturttu sayılır. Ama hesap inanın çok başka.

 

İKİ İSME DE ŞU ANDA GÜVEN YOK ÇÜNKÜ…

 

Artık herkes biliyor. Kemal Kılıçdaroğlu, ona birileri bir şeyler söylemediyse kendi başına hareket etmez. Bu kadar net bir tutumla CHP ve İyi Parti seçmen tabanında da ilgi gören MANSUR YAVAŞ VE EKREM İMAMOĞLU SEÇENEKLERİNİN ÜSTÜNÜ ÇİZMESİNİN BİR SEBEBİ VARDI ve işte yazımın başında ifade ettiğim bendeki bilgi, tam da bu sebebe dairdi.

Çünkü Millet İttifakı ve arkasında hizalanan tüm kuvvetlerin Cumhur İttifakı ile mücadelelerinde en büyük handikapları Cumhurbaşkanlığı Sistemi. Bu sistem sayesinde Cumhurbaşkanı eskisi gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde muhalefetin art niyetli ve saçma sapan oyalamalarına takılmadan ülkenin ve milletin menfaatleri doğrultusunda aldığı kararları uygulamaya sokabiliyor. Özellikle yapılacak yatırımlarda, dış politika ve terörle mücadelede bu sistemin faydalarını son 5 yıldır net biçimde gördük, görmekteyiz. Tabii buna paralel olarak ABD’nin ve Batı’nın rahatsızlıkları ve saldırganlıkları da bunu doğruluyor.

Millet İttifakı net ve gevşek bileşenlerinin (CHP-İP-GP-Deva vd.) KHK güzellemesi yapıp vaatler vererek FETÖ terörünü, ardından “Kürt sorunu” deyip PKK terörünü inkıtaya uğratmaya çalışmaları, seçildikleri takdirde yapacaklarının ipuçlarını vermekte. Bu yüzden de Kemal Kılıçdaroğlu 2023’te Cumhurbaşkanı seçilirse derhal güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçileceği vaadinde bulunuyor.

Siz şimdi “Tamam da bunun Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ile alakası ne?” diye soracaksınız.

Çok alakası var çünkü Cumhurbaşkanlığı, verdiği yetkiler açısından Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu gibi güç sarhoşu olabilme potansiyeli taşıyan, bu konuda kişisel zaaf gösterebilecekleri yolunda izlenim veren isimler için çok avantajlı bir makam.

Yani Kemal Kılıçdaroğlu ve arkasındaki odak, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun seçildikleri takdirde “güç zehirlenmesi” yaşayıp Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni değiştirmeyeceklerinden endişeliler. Kısaca bu konuda her iki isme de güvenmiyorlar...

Gelelim Kemal Bey ile Meral Hanım arasındaki muhtemel diyaloğa:

-Meral Hanım benim zaten seçildiğimde yaşım 74 olacak. Ben yetkileri daraltılmış Cumhurbaşkanı olarak devem ederim, siz de Başbakan olursunuz.

-Tamam Kemal Bey de siz seçilebilecek misiniz? Ekrem İmamoğlu anketlerde yüksek çıkıyor. Yurt dışı ajans da aynı görüşte.

-Siz ve ittifak destek verirse, HDP’ye ses çıkarmazsanız seçilirim. Ayrıca yurt dışı ajans görüş değiştirdi. İki isme de ne yazık ki güvenemiyoruz. Seçilirlerse sistemi devam ettirirler ve ikimiz de dımdızlak ortada kalıveririz.

-Diyosuun... Olabilir valla! Tamam, o zaman ben Halk TV’ye çıkıp açıklayayım başbakan olacağımı.

-Oldu Meral Hanım, ben haber veririm çocuklara arasınlar sizi.

Durum şimdilik böyle...

Gelecek günler neyi gösterecek hiç bilmiyoruz. Çünkü arkalarında koskoca bir CIA/Pentagon-FETÖ aklı var.

İkincisi şu OYUNA GELMEYİN.

Adamlar bir yandan gıda enflasyonunu tezgâhlayarak halkı inim inim pahalılıkla inletip, iktidarı devrilecek kadar oy kaybetmeye hazırlarken, diğer yandan da sürekli seçim gündemini sıcak tutuyorlar. Bir Millet İttifakı’nın adayıdır gidiyor.

Bize ne arkadaş, yeter artık! Ne halt ederlerse etsinler. Biz ülkemizin iç ve dış sorunlarına odaklanalım. Örneğin şu gıdada oynanan oyunu bitirelim.

Haftalardır hayat pahalılığı, marketlerin entrikaları, kooperatif marketler vb. konuları yazıyorum. Ben bile artık bende olan bilgiyi buraya aktarayım da kurtulalım bu işten dedim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.