​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

A -
A +

Sizlere Önder Yol’un başlattığı elektrikli traktör sürecini birkaç yıldır anlatıyor, röportajlarla aktarıyorum. Son olarak iki yıl önce, Ziraat Bankası tarıma destek veren bir banka olduğunu kanıtlayarak Önder Yol ile ortak olmuş, böylece yerli ve millî elektrikli traktörü üreten şirketin adı da Ziraat Yol(ZY)’a dönüşmüştü.

ZY’nin elektrikli traktörünü YERLİ yapan, diğer araçlar gibi yalnızca MARKA’sı değil. Çünkü yerli elektrikli traktör aynı zamanda yazılımı, kaportası, şasisi, iç donanımı, dizaynı ile de tamamen YERLİ ÜRETİM. Elektrikli araçların motorları tali derecede önemli ama Önder Yol onu da seri üretime geçtiklerinde Türkiye’de bir fabrikada tamamen yerli olarak ürettirmek üzere planlamış durumda. Zaten şu anda kendi dizaynları olan bir motoru dışarıda ürettiriyorlar. Kaldı ki bir motor fabrikası kurmak, birkaç milyon dolarlık bir yatırım gerektiriyor ki dediğim gibi seri üretim başladıktan hemen sonra bu da hazır. Tabii bir de elektrikli araçların olmazsa olmazı bataryalar var. Bunun için ZY, bataryaların ham maddesi nadir toprak elementlerinin en büyük üreticisi olan Çin’den bir şirketle partner.

Ama bu kadarı da yetmez. Çünkü bir yerli üretim aracın yalnızca Türkiye’de değil dünya çapında bir pazarının olabilmesi için uluslararası bir kuruluştan da TİP ONAY BELGESİ dediğimiz bir belgeyi alarak aldığı diğer tüm belgeleri taçlandırması gerekmekte. Bu onay bir aracın, sistem, aksam veya ayrı teknik ünite tipinin, ilgili resmî ve ULUSLARARASI STANDARTLARA uygun olarak imal edildiğini ve onaylandığını bildiren belgedir.

Bu konudaki güzel haberi de önceki gün Önder Yol’dan aldım. Bir belge gönderdi bana.

Kuruluşu bundan 149 yıl öncesine dayanan, şu anda Belçika güvenlik ve güvenilirlik pazarının yüzde 75'ini kontrol eden, Belçika devleti tarafından akredite bir denetim ve sertifikasyon kuruluşu olan, ABD dâhil onlarca ülkeyi referans veren VİNÇOTTE nv firmasından alınan bir TİP ONAY BELGESİ’ydi bu.

18 Ocak 2022 tarihinde, yani bir hafta önce ZY Elektrikli Traktör Sanayi ve Ticaret AŞ firmasının AGROLİA T3418 ticari tanımlı, T tip adlı traktörünün “Tarım ve orman araçlarının tip onayı ve piyasa gözetimi ve denetimi hakkında yönetmelik” (AB/167/2013) kapsamındaki TİP ONAY test ve kontrolleri başarıyla sonuçlanmıştı. Altta belgenin ilk sayfasını göreceksiniz.

​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

Bu müthiş bir haber çünkü artık bir Avrupa birliği ülkesi olan Belçika’nın dünya çapındaki akredite şirketinin vereceği TİP ONAY BELGESİ sayesinde YERLİ VE MİLLΠTRAKTÖR artık Avrupa Birliği ülkelerinde, AB kriterlerini kabul eden ülkelerin tamamında rahatlıkla satılabilecek, bayilikler verilebilecek.

​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

ELEKTRİKLİ TRAKTÖR VE ÖNDER YOL

​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

Önder Yol çok rahat ve mutluydu. Bir başka bilgi daha verdi bana. Amerika Birleşik Devletleri’nin Tip Onay Belgesi olan UL’i almak için de epey önce başvurularını yapmışlar ve birkaç hafta içinde onun da sonucunu bekliyorlar. Eğer UL’i de alırlarsa bu, elektrikli traktörümüzün ABD ve Kanada dâhil tüm NAFTA ülkelerinde satılabileceği anlamına geliyor.

Sonuçta yerli ve millî elektrikli traktörümüzün Türkiye’de yapacağı tek şey kaldı. O da kısa adı TAMTEST olan Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Tarım Alet ve Makine Test Merkezi Müdürlüğü’nden onay almak. Böylece Türkiye’de üretim süreci de başlamış olacak.

​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

ÖNDER YOL İLE TARIM VE ORMAN BAKANI

​Yerli elektrikli traktörün uluslararası başarısı: ARTIK DÜNYANIN HER YERİNDE SATILABİLECEK

Bu arada bir not. Avrupa’dan alınan tip onay belgesi ile Türkiye’de satış yapılabiliyor ama Türkiye’den alınan tip onay belgesi ile Avrupa’da satış yapılabilmesi mümkün değil. Bu nedenle VİNÇOTTE nv’den alınan TİP ONAY BELGESİ’nin altın değerinde olduğunu tekrar belirteyim.

 


Richard Moore, Kenan Poleo serisi ve Kartal Pençesi

 

Kraliçe’nin ülkesi Britanya’nın, yani İngiltere’nin Türkiye elçileriyle konsolosları bir değişik oluyor.

Ankara’daki eski Büyükelçisi Richard Moore’u hatırlıyorsunuzdur. Türkçeyi neredeyse ana dili gibi konuşan, sevimli, sempatik, hazırcevap ve alaycı biriydi.

Kayserililere karşı özel bir zaafı vardı. Ne bileyim, hani hep söylenir, bir yeni tür Kalvinizmin boy verdirildiği yer olarak görülmesinden midir bu ilgi bilemiyorum, Mr. Moore sık sık Kayseri’yi ziyaret eder, oradaki birtakım “malûm” kişilerin bağ evlerinde günlerce “tatil” yapardı.

Abdullah Gül ve Ali Babacan sevgilerinin sebebi buna dair olabilir mi?

Neyse, İBB Başkanı Ekrem  İmamoğlu’nun yeni Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile bir balıkçıda görüşmeleri üzerinden çıkan tartışma nedeniyle aklıma geldi de yazayım dedim.

Richard Moore herkese Twitter’dan cevap yetiştirir, Türk insanının İngiltere hakkındaki genel kanaatlerini dalga geçerek değiştirmeye uğraşırdı. “Bu adamda bir şey var” diye düşünürdüm hep. Bazen içime doğuyor demek ki, Richard Moore İngiltere’ye döndüğünde Britanya İstihbarat Teşkilatı MI6’nın başına getirildi. Bingo.

Dominick Chilcott’ı henüz pek anlayamadık ama birden İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Kenan Poleo ilgimizi çekmeye başladı. Türk mü ne bu derken biyografisini öğrendik. Dediğine göre Türk değil ama Kıbrıs kökenli bir Britanyalıymış. Anne ve babası 1950’lerde Londra’ya göçmüş, kendisi Türkçe’yi dedesi ve ninesinden öğrenmiş. İri yarı, şişman, çeşitli hobileri olan ve güçlü bir kariyere sahip bir konsolos. Neyse o da FETÖ’den içeride olan casus Enver Altaylı’nın yeğeni; İyi Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu ziyaret etmiş. Beşiktaşlı olmaları nedeniyle “Kartal Pençesi” pozu vermişler birlikte.

Ne diyelim, “çok güzel hareketler” bunlar.

İzliyor ve öğreniyoruz.

Richard Moore’un kulakları çınlasın, o bu lafı okusaydı kesin “Türklerin de şu komplo teorilerine bayılıyorum” der ve işi derhâl şakayla sıradanlaştırırdı eminim.

Hani bir laf vardır; Şaka bazen hakikatin domuzudur!..

İngilizlerin de bu konuda üstüne yoktur.

 


CHP’nin ekonomi programını Ali Babacan hazırlıyor

 

İTÜ İşletme Fakültesi öğretim üyelerinden Ömer Günçavdı, muhalefet ittifakını destekleyen, dış destekli fondaş medyanın bir sitesinde “Muhalefet ekonomide ne yapmak istiyor?” başlıklı bir makale yayınlamış.

Yazının girişi şöyle başlıyor:

“Lafı uzatmadan doğrudan cevap vereyim. Gerçekten bilemiyorum. Umarım muhalefetin kendisi biliyordur.”

Kemal Kılıçdaroğlu işte bu yüzden büyükelçilerle yaptığı toplantıda “İktidara gelirsek Ali Babacan’ın ekonomik modelini uygulayacağız” demiş ya o yüzden bu yazı önemli. Günçavdı’nın yazısının ilginç bir iki bölümünü sizle paylaşayım da CHP ve muhalefetin ekonomideki çaresizliğini görün:

“En son Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir grup gazeteci ve iktisatçıyla gerçekleştirdiği kahvaltılı toplantıya katıldım. Siyasetçiler konusundaki gözlemlerim çok değişmedi... Daha uzun, kapsamlı ve her şeyden öte sistematik diyaloğa ihtiyaç duydukları görülüyor. Hele bir de okuyan, yazan kimseler değillerse… Sistemin genelinden bağımsız, belli grup ve kesimlerin sorunlarını çözmek üzere geliştirilmiş projelerinden bahsediyor Sayın Kılıçdaroğlu daha çok. Böyle yapılınca da, iktidarın uyguladığı ekonomik politikada sorun olmadığı, bu tahribatların giderilmesiyle işlerin yoluna girebileceği izlenimi çıkıyor ister istemez.

Ülkeyi şehir şehir dolaşıp, esnaf ve pazar ziyaretleri yapıp, kendi çözümlerini kamuoyunun dikkatine sunmadan, sadece vatandaşın dertlerini dinlemek, ekonomik konularda gösterilen en ileri düzey yaklaşım olarak sahipleniliyor. Muhalefet, özellikle de CHP ideolojisiz, pragmatik, ama çok daha önemlisi iddiasız bir parti olarak ortaya çıkıyor.”

Acıklı bir durum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.