Beren Saat’in müsilajı eşi Kenan Doğulu’nun geçmişinde; 28 Şubat ve HSBC

A -
A +

Üzerinden birkaç gün geçti, artık hepiniz biliyorsunuz.

Oyuncu Beren Saat Ankara’daki Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi’nde, iklim için nasıl bir “hizmet” yaptıysa artık orası meçhul, “İklim Elçisi” seçilmiş, ardından “Müsilaj ve başörtüsü” üzerinden tuhaf metaforlarla dolu, telefonundan okuduğu bir konuşma yapmıştı.

Konuşmanın tamamı ise yalan ve bilgisizlikle malûldü. Bu sözlerin nasıl bir cehalet eseri olduğunu anlatmak isterdim ama takdir edersiniz ki bu, bir vakit israfı. Konuşmada ilgimi çeken ise sadece “Başörtüsü-müsilaj-peruk”lu giriş ve sonuç cümleleri:

“Öğrencilik dönemimde başörtüsünün üstüne peruk takmak zorunda kalan sınıf arkadaşlarım oldu ve geçen yıllar içinde eğitim eşitliğinin sağlanmasına hepimiz çok sevindik (…) Müsilaj bir üniversite öğrencisinin aydınlık zihninin üzerini kaplamaya çalışan başörtüsü üzeri peruk gibi berrak denizin üzerinde duruyor."

Beren Saat’in, geçmişe göndermede bulunup, başörtüsü mağduriyeti yaşayan ve peruk takmak zorunda kalan arkadaşlarıyla ilgili üzüntülerini açıkladığı ve “çevreciliğinden” yola çıkarak Marmara’daki müsilajı başörtüsü üzerine takılan peruğa benzettiği konuşmasının tuhaf ve ilginç çağrışımları oldu bende. Sebebi de yine aynı Zirve’de yanında olan, onun gibi “İklim Elçisi” olarak vazifelendirilen zevci Kenan Doğulu.

 

28 ŞUBAT’IN “VAZİFE ADAMI” KENAN DOĞULU

 

Kenan Doğulu aslında “Vazife Adamı”dır.

Şimdi kadınların giysilerinin siyasete malzeme yapıldığını söyleyecek kadar kolay yalan söyleyebilen biri olarak Beren Saat, eşi Kenan Doğulu’nun, başörtüsü yasaklarının uygulandığı, üniversite kapılarındaki kız öğrencilerin polisler tarafından yerlerde sürüklendiği, okullarından atıldığı dönemin; yani 28 ŞUBAT DARBESİ SÜRECİNİN ŞARKICISI olduğunu da biliyor mu acaba?

Doğulu, Amerikancı 28 Şubat Darbesi’nin şarkıcısı ve bu darbenin “Laikçilik ayağını” gençliğe barlar yoluyla yaymakla vazifelendirilen ismiydi. “DARBE ŞARKICISI” diyorduk biz ona. 28 Şubat Darbesi, Türkiye’de “laik-dindar” ayrımı üzerinden halkın arasına kama sokma darbesiydi aynı zamanda. Simgesi de 10. Yıl Marşı idi darbenin. 10. Yıl Marşı’nın popçu versiyonunun aranjmanını da Kenan Doğulu yapmıştı. Cumhuriyet Müzik Eleştirmeni Evin İlyasoğlu bu versiyonu “Armonisini tahrif ederek kakofonik hâle getirmiş. Ucuz ritm-box marifetleri serpiştirmiş. Üstelik o güzelim coşku dolu marşı pes, donuk bir sesle, hiçbir özelliğine dikkat etmeden söyleyip duruyor” diye yerden yere vurmuş.

Ama sonuçta Kenan Doğulu çıktığı barlarda, vazife icabı gecenin ilerleyen saatlerinde, millette kafa bi milyonken başlıyordu 10. Yıl Marşı’na:

“Çıktıık açık alınla…”

Herkes sallana sallana ayakta, kadehler ellerde höykürüyordu:

“Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”

Beren Saat bence o yılları sevgili eşi Kenan Doğulu ile bir konuşsun da başörtüsü üzerindeki müsilaj meselesinin neresinde yer aldığını kendisinden öğrensin. Ama asıl öğreneceği çok başka bir şey daha var ki bu da benden kendisine bir armağan olsun.

 

“BENİ ÖLÜMDEN KENAN KURTARDI!”

 

Çünkü Kenan Doğulu’dan bahis açıldığında aklıma hep yıllar önceki o haber düşer. Yine aynısı zuhur etti.

Şimdi anlatacağım olaya hepiniz çok şaşıracaksınız ve kafanızda bir dolu soru işareti dans edecek benim gibi eminim.

Önce bir hatırlatma.

Tarihler 20 Kasım 2003’ü gösterirken, İstanbul sabah saat 10.30 sıralarında büyük bir patlamayla sarsıldı. Onlarca kilometre öteden duyulan bu korkunç gürültünün sebebi iki üç dakika sonra televizyonlara düştü. Levent’teki HSBC binası bombalanmıştı ve onlarca insan hayatını kaybetmişti. Bombalayanlar “İslamcı teröristler”di! Aslında ABD’deki 11 Eylül 2002’deki İkiz Kulelere “El Kaide” saldırılarının artçı sarsıntılarıydı bunlar. Soğuk savaş döneminin ve komünizmin kalesi SSCB’nin yıkılmasının ardından ABD, komünizmi bertaraf etmek için kullandığı "İslamcılar"ı bu kez düşman olarak kendine hedef seçmişti ve buna uygun terör eylemlerini sırasıyla yaptırıyordu. Türkiye de kendine düşen payı almaktaydı bu çerçevede.

 

KENAN’IN 6. HİSSİ ÇOK KUVVETLİ, BANA “BANKAYA GİTME” DEDİ

 

Konu dağılmasın. Kenan Doğulu HSBC saldırısı sırasında, bugün bambaşka bir noktada olan manken ve oyuncu Tuğçe Kazaz ile birlikteydi. HSBC saldırısının üzerinden zaman geçmiş, yaralar sarılmaya çalışılırken üzerinde hâlâ konuşuluyordu doğal olarak.

Bir gün; 23 Şubat 2004’te, Hürriyet gazetesinde ünlü magazincilerden Sema Denker’in Tuğçe Kazaz ile yapılmış bir röportajına(*) denk geldim. Dehşetle gözlerim açıldı. İlk başta ilgimi çeken de başlığı olmuştu:

“HSBC’deki bombadan beni Kenan kurtardı!”

Şöyle anlatıyordu Tuğçe Kazaz:

“Kenan'ın altıncı hissi çok kuvvetli. Olacak şeyleri önceden hissediyor. Örneğin bu son bombalama olaylarında, beş dakikayla ölümden döndüm. O gün Levent'teki HSBC Bankası'nda işim vardı. Tam evden çıkarken Kenan aradı. ‘Lütfen evden çıkma, çıkmanı istemiyorum’ dedi. Beni sürekli hem ev, hem de cep telefonumdan arayarak evden dışarı çıkmamamı ısrarla istedi. Beni böyle oyalayınca, bankaya gitmek yerine direkt çekime gitmeye karar verdim. Bir süre sonra televizyonu açınca şok geçirdim. HSBC'nin bombalandığını duyunca dakikalarca yerimden kalkamadım.”

Söyleyeceklerim bundan ibarettir.

Gerisi sizin yorumunuza kalmış. İsteyen “Hissi kablel vuku” diyebilir, yani Tuğçe Kazaz gibi “Altıncı his”, isteyen başka bir şey.

Benim ne düşündüğüm de bende kalsın.

.....

(*) https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hsbcdeki-bombadan-beni-kenan-kurtardi-204499

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.